Büyük Taarruz'un ikinci gününde, muharebenin ve ülkenin - ulusun kaderini etkileyecek en kritik mevkide yer alan -Sincanlı Ovası'ndan Dumlupınar'a kadar tüm yolların önündeki en stratejik engel olan Çiğiltepe'yi (Afyon`nun güneybatısında yer alan, 1591 rakımlı tepe) düşmandan temizlemesi emredilmiştir. Ne var ki, bu tepenin önemini çok iyi bilen Yunan Başkomutanı Trikopis ise, en zinde kuvvetlerini, üstün ateş gücüyle bu tepeye yığmış; tahkimatı tamamlamıştır.

İşte, gerisini resmi kayıtlardan izleyelim:

"... 27 Ağustos 1922 sabahı 57. Alay bu tepeyi kuşatmış, saat 10.30'da Mustafa Kemal telefonda komutana;
– Reşat Bey, bu önemli tepeyi ne zaman alacaksınız?
– Komutanım, yarım saat sonra alacağız.
– Başarılar diliyorum.

Mustafa Kemal (10.45):
– Düşmanın halen direndiğini görüyorum. Gözümüz o tepede, çok önemli.
– Komutanım tepeye düşman bir tümen yığmış direniyorlar. Ama alacağız komutanım, mutlaka alacağız.

Mustafa Kemal (11.00):
– Reşat Bey'i istiyorum.
– Komutanım Reşat Bey size bir mesaj bırakarak intihar etti. Okuyorum, komutanım.
–“ Yarım saat zarfında bu tepeyi almak için söz verdiğim halde sözümü yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam komutanım.”

Mustafa Kemal'in gözlerinden yaşlar boşanır:
- Allah rahmet eylesin, Reşat Bey büyük bir vatanseverdir.

 

11.45 Başkomutanın telefonu çalar:
– Çiğiltepe alınmıştır komutanım. Yüzlerce ölüsünü bırakan düşman Sincanlı Ovası'na doğru kaçmaktadır, arz ederim".
İlgili resmi kayıt burada biter.

 

Çiğiltepe'de 15 dakika gecikme ile kazanılan zaferin hikayesi budur. Şimdi ise Zafer Bayramının kutlanmasına engel olmak isteyen, Atatürk İlke ve Devrimlerini, laik Cumhuriyeti silmek isteyen zevatlar var.
Av.A.Erdem Akyüz