Her ülkenin kalkınması için zenginlik kaynaklarına ihtiyacı vardır. Bu da ülke insanının çabalarıyla doğrudan ilgilidir. Bu davranışların iyi yönde olmasını sağlayan eğitimdir.

Eğitimim temel elemanı ise öğretmendir. Başarı sevgi ile ilgilidir. Öğretmenler sevgi dağıtır. Yurdu sevmeyi, işini sevmeyi öğretmenler öğretir. En kutsal meslektir öğretmenlik. Öğretmenlik, özveri ister. Öğretmen, karşılık beklemeden verendir.

Öğretmen; yapıcı ve yaratandır. İnsan haklarına saygılıdır. Öğretmen özverili, çevreye güven ve inanç veren, içi insan sevgisiyle dolu bir kişidir. Atatürk; “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır,” demekle öğretmene yüklediği sorumluluğu ve değeri anlatmıştır.

Öğretmen, içimizi aydınlatır. Bizi doğruya götürür. Bilgili kişiler olmamız için çaba gösterir. Dünyayı tanıtır. Öğretmen her alanda yeniliği, yenileşmeyi savunur, gerçekleri anlatır. Çocukları analar doğurur, öğretmenler yoğurup yetiştirir; duygularına, ruhuna, fikirlerine ve hayatına en güzel renkleri verir.

Öğretmen, bir milletin geleceğini hazırlayan kişidir. Dünümüz, bugünümüz ve yarınımız öğretmenin ellerinde biçimlendi ve biçimlenecek. Öğretmene sevgi, saygı ve güven şart. Öğretmenin toplumda saygın ve övgün bir yeri olmalıdır.

İşte öğretmenin bu güzel özelliklerinden ve görevlerinden dolayı; 1981 yılında, 24 Kasım, her yıl Öğretmenler Günü olarak kutlanması kararlaştırıldı. Öğretmenler Günü’nde öğretmenin toplum içindeki yeri, değeri belirtilir. Öğretmen sorunları dile getirilir. Öğretmenler Günü’nde; eğitime, öğretime hizmet etmiş, saygınlık kazanmış öğretmenler anılır.

Onların yetiştireceği nesiller, hiç şüphesiz ki ülkemizin geleceğini şekillendiren kişiler olarak karşımıza çıkacaktır. İşte bu yüzden kutsal bir göreve sahip olan öğretmenlerimiz, bizler için de son derece önemli ve değerli insanlardır. Her türlü fedakarlıktan kaçınmadan özveriyle çalışan öğretmenlerimize ne kadar teşekkür etsek yine de azdır. 24 Kasım Öğretmenler Günü tüm öğretmenlerimize kutlu olsun.

ANA GİBİ, BABA GİBİ
Öğretmenim bilir misin                Ana değil, ana gibi;
Seni nasıl sevdiğimi?                   Baba değil, baba gibi
Sorsan bana nerde yerin             Öğretmenim ben de sevgin
Gösteririm ben kalbimi                Can içinde bir can gibi…   (H. D.)
                                                                  
BİR HİKAYE 
Bir bilim adamı yoksul bir mahallede yaşayan 200 erkek çocuğun durumlarını araştırıp ve her bir çocuğun geleceği hakkında bir değerlendirme yapmak için ziyaret etmiş, evlerine ve okullarına gitmiş.

Gördükleri, bilim adamını çok üzmüş. Çünkü bu çocukların yaşadıkları şartlar çok kötüymüş. Bir kalem alacak parayı bile zor buluyorlarmış. Okulları çok küçük ve eskiymiş. Üstelik iyi ısınamadığı için çok soğukmuş.

Bilim adamı kendi kendine; 
“Ne yazık ki bu çocukların geleceği çok kötü olacak” demiş. Ama tespit ettiği bilgileri not etmiş.

Aradan yirmi beş yıl geçmiş. Bilim adamı bir gün bu çocukları merak etmiş. “Acaba ne yapıyorlar bunu mutlaka araştırayım” diye düşünmüş. 
Günlerce, o yoksul çocukları aramış. Sonunda hemen hemen hepsini bulmuş. O bölgeden taşınan ya da ölen 20 çocuk dışındaki 180 çocuktan 176’sının olağanüstü bir başarı gösterip, avukat, doktor ya da işadamı olduklarını tespit etmiş. Bilim adamı bu durumdan çok etkilenmiş.

Hepsinin; “Siz çok kötü şartlarda yaşıyordunuz, nasıl bu kadar başarılı oldunuz? sorusuna verdikleri cevap hep aynıymış.
“Mahalle okulundaki öğretmenimiz sayesinde.”

Bilim adamı bu öğretmeni merak etmiş.
Hala hayatta olduğunu öğrendiği yaşlı öğretmenin izini bulması zor olmamış. Kendisini ziyaret etmek için evine kadar gitmiş. Karşısında yılların yüzüne  eklediği kırışıklıklara rağmen hala dinç duran bir yaşlı kadın bulmuş. Merakla yaşlı kadına bu çocukları kenar mahallelerden kurtarıp, başarılı birer yetişkin olmalarını sağlamak için kullandığı sihirli formülün ne olduğunu sormuş. Yaşlı öğretmenin gözleri parlamış şekilde ve dudaklarının kenarında bir gülümseme belirtisiyle;
“Çok basit” demiş.
“Ben o çocukları çok sevdim.” (Uyarlanmış, alıntı)
 
“Anneanne, sen beni sevgiyle büyüttüğün için çok mutluyum değil mi?” diyor, 6 yaşındaki torunum anneannesine. Öğretmenim çocuklarınızı sevgiyle yoğurun ki mutlu büyüsünler. “İnadına sevgi” öğretmenim. Günün kutlu olsun. Mutlu ol. Hoş kalın. 23 Kasım 2016, Antalya. İsmet Kadıoğlu.