15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Tuzla Orhanlı gişelerinde darbeci askerlerin açtığı ateş sonucu bir kolunu kaybeden Gazi Üzeyir Civan, darbe girişiminde neler yaşadığını 4 yıl sonra aynı yerde gözleri dolarak anlattı. “Gerekirse seve seve diğer kolumu da feda ederim“ diyen Civan, “Benim bir kolum gitti ama vatanım selamete erdi” şeklinde konuştu.

15 Temmuz hain darbe girişimi esnasında ailece Tuzla Orhanlı gişelerinde darbeci askerlere direnen Üzeyir Civan, açılan ateş sonucunda sol kolunu kaybetti ve sağ elinden yaralandı. 15 Temmuz gazisi Civan, 4 yıl sonra yine Orhanlı gişelerine giderek burada 4 yıl önce verdikleri mücadeleyi anlattı.

“Dört yıl önceki aynı duygular yüreğimizde yaşamaya devam ediyor”

15 Temmuz gecesinde hissettiği duygularla ilgili konuşan Üzeyir Civan, “Dört kocaman yıl geçti. Dört yıl önceki aynı duygular yüreğimizde yaşamaya devam ediyor. Vatanımız milletimiz bayrağımıza sahip çıkmak, ezanlarımızın susmaması idi o gün biz sokaklara çıkaran duygu. Bu vatan hepimizin. Bizi bu topraklardan ancak kanlarımızı toprağa dökerek uzaklaştırabilirler. Bu toprakları hiçbir şekilde bırakmadık, bırakmaya da hiçbir zaman niyetimiz yok. Bu topraklar üzerine emel besleyenlere her zaman diyoruz ki bu topraklar üzerinde beslenenler beslemeyiniz. o emellerinizi 15 Temmuz’daki gibi yine kursaklarınızda bırakmaya, Allah’ın yardımı inayetiyle her zaman muktedir olacağız. Yeter ki Allah bizimle olsun ki biz de her zaman ona yaslanmışız” dedi.

“Benim bir kolum gitti ama vatanım selamete erdi”

Konuşmasının devamında Civan, “Allah bizlerin kalbinden korkuyu silip atmıştı. Biz buraya geldiğimiz zaman vurulacakmışız ölecekmişiz diye bir dert bir tasa taşımıyorduk. Tek derdimiz tek tasamız bu vatanın üzerinde oynanan oyunları bozmaktı. Benim bir kolum gitti ama vatanım selamete erdi. Benim için önemli olan oydu. Keşke bin kolum bin canım da olsa bu vatan için seve seve feda etsem, edebilsem” diye konuştu.

“’Burada kardeş kanı akmasına engel olalım’ diye konuşuyorduk”

15 Temmuz gecesi yaşadıklarını anlatan Üzeyir Civan, “Darbeyi ilk haber aldığımız esnada ‘bu zamanda darbe mi olur’ diyorduk. Sonrasında köprülerdeki tankları hareketliliği gördüğümüz esnada yerimizde duramıyorduk ama, en sonunda darbe bildirgesini TRT’deki o spiker bacımızla okutturdukları esnada bizler de yerimizde duramıyorduk. Gişelerin olduğu kısımdan silah sesleri duyuyorduk. Bir yandan da ellerinde bayraklarla 25 - 30 kardeşimizin tekbirler getirdiğini duyuyorduk. 50 metre geride ben kararımı vermiştim, seyirci kalamazdım. Yanımdaki gençlerle konuşuyorduk, ‘ya bunlar bizim askerimiz, polisimiz. Bunlar bize ateş açmazlar araya girelim de kardeş kardeşi vurmasın. Burada kardeş kanı akmasına engel olalım’ diye konuşuyorduk o kardeşlerimle. Araya girmek niyetiyle oraya canla başla beraber onları uyarmak için üzerlerine iki elimi kaldırdım, üzerlerine doğru koşarak gidiyorum. ‘Durun yapmayın silahlarınızı bırakın hepimiz kardeşiz’ diye bağırarak üzerlerine koştum. Hayatımda duymadığım yoğunlukta kulaklarımda çınlama sesi duyuyordum. Sanki sol kolumu da elektrik çarpmıştı o esnada. Bir hafiften duraksadım eğildim ve sonrasında da ne olur ne olmaz belki vurulurum diye kendimi emniyete almak için yere uzanmıştım” dedi.

Daha sonra sol kolunda da ağrı hisseden Civan, "Yaralı olan sağ elimle sol kolumu tutarak gelmiş olduğum yere koşarak geldim” dedi. Daha sonra kıyafetini yarasına bastırarak kan akışını durdurmaya çalıştığını belirten Civan, “Şu şekilde dua ediyordum, ‘Allah’ım benim ruhumu Müslüman kardeşimin kurşunuyla teslim alma. Fitne kurşunuyla benim ruhumu teslim alma’ Çünkü karşımdaki insanın o esnada muhtemelen aldatılmış belki de hiçbir şeyden haberdar olmayan benim Mehmetçiğimin askerciğimin kullanılmış olabileceğini düşündüğümden ötürü o duayı ettim. 500 metre ileride bir motosikletli kardeşimiz aldı beni, arkasına bindirdi. Hastaneye götürmek istedi. Ama kopmak üzere olan bir kolla yaralı bir elle nasıl o şekilde hastaneye gidebilirdik ki” şeklinde konuştu.

“Eşim haberi aldığında ‘mücadelemize devam edelim’ diye düşünüyordu”

Ailesi ve akrabalarıyla beraber 15 Temmuz gecesinde darbecilere karşı mücadele verdiklerini belirten Üzeyir Civan, “Beraber gelmiş olduğumuz akrabalarımızdan bir tanesi beni görüp feryat ediyordu Üzeyir diye. Gençlerden bir tanesi ‘bir şey yok sadece kolunda sıyrık var’ diyerek onu teselli etme yoluna gitti. Benim yaralanmış olduğum haberi biraz ötede mücadele eden eşime ulaşıyordu. Eşim ilk haber aldığı esnada beni düşünmüyordu, şu şekilde düşünüyordu. Ya ona bir şey olmaz biz kalalım da biz burada mücadelemize devam edelim diye düşünüyordu. Neticede yaralandıysa hastaneye götürürler, orada müdahale edilir diye düşünüyordu” dedi.

Ayrıca Civan, “Burada Göçbeyli köyü vardır. Oradan traktörlere atlayıp gelen insanlar var. O insanlardan bir tanesinin burada çekmiş olduğu video vardı ki o videoda ben arka planda gözükürken insanların beni kurtarmak için orada bulunan Türkmen gençlerinin, Iraklı Türkmen gençlerinin o seslerini o videoda izlediğim zaman adeta dehşete kapıldım” dedi.

“Gerekirse seve seve diğer kolumu da feda ederim”

Ameliyat olduğu hastanede darbe girişiminin durdurulduğu haberini alan Civan, “Ameliyata girdim, uyandığım esnada başımda yeğenim duruyor. Soruyorum ne oldu bitti mi diye. Diyordum ya vatan selamete erdi mi? Yeğenim bitti dayı bitti deyince ben de Elhamdülillah diyordum. Elhamdülillah ki ben kolumu kaybetmiştim ama vatanımı kaybetmemiştim, Elhamdülillah diyorum. Ben 15 Temmuz gecesinde buraya gelmiş olduğum duyguları şu anda aynı şekilde yüreğinde taşıyorum. Yine benzer şekilde bir olay olsa inanın hiç zerre kadar tereddüt etmem. Bu zamana kadar da zaten pişman olmuş değilim. Aynı duygu ve düşüncelerle aynı şekilde burada kardeş kanı akmaması için vatanıma milletime bir şey olmaması için bu bayrağın inmemesi için ezan seslerinin susmaması için yine aynı şekilde mücadele ederim. Gerekirse seve seve diğer kolumu da feda ederim. Gerekirse şehadet şerbeti vererek bu canı Allah’a teslim ederim” diye konuştu.