Yazmak…
Ne yazmak?
Sorumun cevabı; gezmek, görmek, duymak, konuşmak, dinlemek, araştırmak … Ve elde ettiklerinden ne yazacağın ortaya çıkar/çıkacaktır.
Bu kez, biraz nalına biraz mıhına, karışık konularda yazayım istedim. Bir gazetede okuduğum Temel fıkrasıyla başlayalım.
İlkokul öğretmeni Temel’e sorar:
-Temel dünya nasıldır?..
-Yuvarlak mı?
-Hayır öğretmenim.
-Dört köşe midir?
-Değildir öğretmenim.
-Üçgen şeklinde midir?
-Hayır öğretmenim.
-Öyleyse… Dünya nasıl bir şeydir?
-Öğretmenim… Babam akşamları televizyon izliyor ve diyor ki: Dünya karmakarışık.
Seçimdi, ittifaktı karışıklığına örnek olsun..

Ankara’da bulunuyorum ama an itibarıyla Anamur’a geldim ve Anamur’la ilgili yazabilmek güzel olanı. Anamur ve Mersin’in siyasi durumunu ele almak istesem netleşmedi. İşte Temel’in hesabı karmakarışık, net değil. İnşallah netleşince yazarım.

İskele’den Anamur şehir merkezine gitmek için belediye otobüsüne bindim. Otobüs, İskele durağında durdu. Yolcu alacak. Durağın dibinde bir manav var. Sanırım manav sahibi, yolcunun binmekte olduğu kapıdan şoförle konuşuyor. Anamurluca konuşmaya başladılar. Şoför, arkadaşına “gör beni” anlamında benzer bir şey söyledi. Tam cevabını duymadım ama “görmem için ne yapmalıyım” anlamında bir şey söylemiş olacak ki; şoför, “hava soğuk, yolcular üşüyor birer çay söyle” dedi. O da, “yok, birkaç odun vereyim onları yak, daha iyi ısınırsınız” dedi.

Eskiler ve yenilerle ilgili, alıntı bir hikayeyi uyarlayarak yazmaya devam edelim
Yaşlı adam eşine sordu:
-Birbirimize sevdalandığımız eski günlerimizi hatırlıyor musun hatun?
-Evet hatırlıyorum ve çok özledim o günleri.
Yaşlı adam;
-Yarın ilk buluştuğumuz yerde yine buluşup sevgiliyken yaptıklarımızı yine yapalım. Teklifinde bulunur.
Yarın sabah yaşlı adam süslendi, güzelce hazırlanıp erkenden dedikleri yere gitti. Gitti ama, bekledi, bekledi, bekledi sevgilisi gelmedi..

Üzgün ve kızgın bir şekilde eve dönüp geldi ve sevgilisine beni niye ektin diyecekti ki; sevgilisinin ağlıyor olduğunu gördü.
-Sevgilim ne oldu?
Sevgilisi cevap verdi:
-Ne olacak, annem göndermedi..
Bu hikayemizi de eski sevgililerden şimdiki sevgililere(kızlara) göndermiş olalım..

Karışık yazmaya devam edelim:
Bir ilkokulun girişinde bulunan panoyu inceliyorum. Bir yazı; herhalde birbirini seven iki sevgili/seven kişiler arasında geçen bir konuşma.
“Daha çok anlat” dedim.
“Hoşuna gidiyor mu?”
“Çok. Elimden gelse seninle sekiz yüz elli bin kilometre hiç durmadan konuşurdum.”
“Bu kadar yola nasıl benzin yetiştiririz.”
“Gider gibi yaparız.”
Bu da benzin tasarrufu ya da benzin zammına gönderme olsun..
 Hoş kalın. 15 Aralık 2018, Anamur. İsmet Kadıoğlu.