“Seçilmiş Cumhurbaşkanı”, şu gün itibariyle aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na göre Başkomutandır.
Nihayet,
Gün itibariyle “tarafsız”dır.
“Milletvekilliği sıfatı düşmüştür.”
Artık Başbakan da değildir.
“Partisi ile ilişkisi kesilmiştir.”
“Devletin başı” sıfatıyla “milletin birliği”ni temsil edecektir.
Gerçi;
Seçildiği 15 Ağustos 2014 tarihinden itibaren Anayasa ve Hukuk O'nun istediği şekilde işlemiştir.
Ne partisi ile ilişkisini kesmiş,
Ne milletvekilliği ve başbakanlıktan vazgeçmiş,
Ne tarafsız olabilmiş,
Seçildiği halde ne de yeni sıfatını sahiplenmiş.
Dünyada, seçildiği anda mazbatasını almamış, ilanını geciktirmiş tek seçilmiş kişidir.
Seçildiği anda yeni ünvanını kullanmak istemediği için, partideki işlerini bitirinceye kadar “seçilmiş Cumhurbaşkanı” dediler.
Şimdi resmen Cumhurbaşkanıdır.
Yemin ederek göreve başlamış oldu.
Ne üzerine?
Anayasa üzerine.
İşte yemin:
“Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, milletin huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, Türkiye Cumhuriyetinin şan ve şerefini korumak, yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”
“Büyük Türk milleti ve tarih huzurunda..”
“Namusum ve şerefim üzerine...”
“Seçilmiş Cumhurbaşkanı”ndan, kazandığı Başkomutanlık sıfatı dolayısiyle öncelikli istirhamımız:
IŞİD denen terör örgütü elinde tutulan başkonsolusumuzla birlikte 48 vatandaşımızı rehin olmaktan kurtarınız!
Vatanın bölünmez bütünlüğü üzerine yemin ettiniz.
Güneydoğu'da bir takım çapulcular bayrağımızı indiriyorlar, teröristlerin heykellerini dikiyorlar, yol kesip kimlik kontrolü yapıyorlar, kanun nizam tanımıyorlar, bu bölge bizden sorulur diyorlar...
Orada paralel bir devlet kurmuşlar.
Siz öteki paralel'e yoğunlaşmışken, asıl paraleller vatanı bölmeye çalışıyorlar.
Paralel'se paralel, ikisini de yok etmek, artık zat-ı şahanelerinin görevi.
Haydi başkomutan!