Mersin’de geçtiğimiz 15 yıllık yerel yönetim dönemini sürekli eleştirdim. 
Yerel yönetimin bağlı olduğu siyasi anlayış da bütün aksaklıklara seyirci kaldı, bir uyarma ya da eleştirme çabasında bulunmadı. 
O günün Ana Muhalefet Partisi İl Başkanlarının uyarı, eleştiri ve öneri yönünden önemli etkisi olabilecekken, bunu yapmadıklarını ve bugünkü aksaklıklarda kusurları ve payları olduğunu söyleyebiliriz.

İktidar Partisi İl Başkanı’nın ise özellikle Devlet Projelerinin gerçekleşmesinde ve merkezi yönetimin kent için yapacağı çalışmalarda bir muhalefet partisi İl Başkanından çok daha fazla etkisi olabileceği de bir gerçektir. Bunda da maalesef geçtiğimiz dönemlerdeki İktidar Partisi İl Başkanlarının başarılı olduklarını söyleyemeyiz.

Özellikle son 10 yıldır bütün İktidar Partisi İl Başkanlarını ve çalışmalarını gözlemledim.
İlk üç ay İl Başkanlarının gayretli çalışmalarını görürsünüz. Basın toplantıları yaparlar, kentin bekleyen yatırım ve projeleri ile ilgilenir, takip ederler, kentin Bakanı ile diyalog içinde görünürler. Telefonları hep açıktır. Arayanlarla görüşürler, görüşemediklerine geri dönüş yaparlar. 
İl Binasında halkın taleplerini dinlerler, ilgili müdürlüklerle görüşürler, kentin ve vatandaşların sorunları ile ilgilenirler.
Benim gözlemlerime göre, zaten olması gereken bu çalışmalar yaklaşık üç ay sürer. Bu dönemin sonunda İl Başkanı gücünü hisseder, neler yapabileceğini görür. Bundan sonra maalesef İl Başkanında büyük bir değişim olur. 
Müdür, memur tayinleri gibi birçok konudaki etkilerinin farkına varırlar; 
iktidar gücünün hazzı içinde çalışma yönleri değişir.
Artık telefonla ulaşmanız mümkün değildir; cevap vermezler, dönüş yapmazlar. 
Bu dönemde kentin sorunları ile de çok ilgili değillerdir.

Bu durumu, özellikle eski dönemin İl Başkanlarında yaşadık.
Yine ilginçtir ki dönemlerinin sonuna gelindiğini hissederek sıkıntı yaşayan, eleştirilen İl Başkanları birden tekrar çalışmaya başlarlar, basın açıklamaları yaparlar, kentin sorunları ile ilgilenirler.
Yani sonuç olarak genelde ilk üç ay ve son bir ay yoğun bir çalışma yaparlar.

Geçtiğimiz dönemde İl Başkanı’nda olması gereken özellikleri şöyle sıralamıştım;
* Önce kentimizin Bakanı ile uyum içerisinde çalışmalı
* Eski başarısız dönemlerin anlayışını çağrıştıracak bir uzantı görünümünde olmamalı
* Toparlayıcı yapısı olmalı. 
* Kentin projelerini takipte hem merkez hem de Mersin bürokrasisini iyi tanımalı.
* Mesaisini tamamen bu işe harcamalı. 
* Maddi, manevi, siyasi bir beklentisi olmamalı.

Kentin gelişmesi için çok önemli katkısı olacağına inandığım İl Başkanları için hep görevlerinin başında şevklendirici yazılar yazdım.
Maalesef hep hayal kırıklığı yaşadım ve 3 ay olayı hep aynen devam etti. 
Ondan sonra da görevi bırakması gerektiği üzerine yazılar yazdım.
Son İl Başkanı Cesim Ercik için bu defa yazmadım. Yine aynı olayı yaşayacağımızı sanıyordum.

Bazı dengelerin değiştiği yeni kent dinamiklerinin seçildiği ümit verici bir bir dönem yaşadık.
Tabii bu dönemin en olumlu sevindirici yönü ise Sn. Lütfi Elvan’ın varlığı.
Kentin geleceğine olumsuz bakmak isteyenler ve bu olumsuzluğa alışanlar 
Sn. Elvan’ın ilk Bakan olduğu dönemde eski yaşananları örnek göstererek yine karamsarlık yaratmak isteseler de sn. Bakan kısa sürede tüm olumsuz düşünceleri ortadan kaldırdı. Teker teker tüm vaatler gerçekleşmeye başladı.
Böyle ümitli bir dönemde kentin gayretli, çalışkan, çevresini çalışmaya zorlayan, başlanan çalışmaları ısrarla takip edip sonuç alan bir Bakanı vardı. Buna ayak uyduracak kentteki siyasi ayağını güçlü kılıp tüm projelerin gerçekleşmesine çalışacak, kentte bunların takibini yapacak bir İl Başkanı gerekiyordu.

Şimdi son İl Başkanı Cesim Ercik’in yukarıda saydığım beklenen özelliklere uyduğunu ve hep sözünü ettiğim İl Başkanı’nın3 aylık kritik sürecini birkaç kez aşmış olduğunu görüyoruz.
Cesim Ercik yine aynı; 
mütevazı, saygılı, çalışkan, makamın gücünü kullanıp güce esir olmamış.

Cumhurbaşkanımızın Parti Başkanlığı’na geçtikten sonra İl yönetimlerinde bazı değişiklikler olabileceğini ima eden sözleri birçoklarını ümitlendirdi. 
İl Başkanı’nı eleştiren fakat aslında kendilerinin yada birilerinin İl Başkanı olmasını ima eden kişiler ortaya çıkmaya başladı. Hatta bazılarının aday olduklarını hayretler içerisinde kalarak izledik. Burada da Cesim Ercik hiçbir şekilde saygın, barışçı tarzını bozmadı ve bu kişilere karşılık vermedi.

Bugüne kadar hep Bakanımızın yanında olduğunu, kentin projelerini takip ettiğini gördük.
Müdür ve memur tayinleri ile uğraşmadı. 
Özellikle darbe girişiminden sonraki hassas süreçte üzerine düşen görevi sorunsuz yerine getirdi.

Uzun bir zaman sonra tekrar Mersin’de arzu ettiğimiz özelliklerde mütevazı, saygılı, ulaşılabilen, iyi niyetli ve en önemlisi Mersin’e duyarlı bir kişinin bu görevde olması ve bunu başarı ile sürdürmesi sevindirici.
Kendisini kutluyor ve kentim adına teşekkür ediyorum.

HARUN ARSLAN