Ulusal bir tv.  haber programında Kültür ve Turizm Bakanı Ömer 
Çelik’in yabancı film firmalarının Türkiye’de film çekmek istedikleri 
takdirde Bakanlıkça kendilerine destek verileceği haberi vardı. Bunun 
üzerine haber programcısı Türkiye’de çok iyi film çekilecek bölgeler 
olduğunu söylüyor ve başta İstanbul ve Antalya olmak üzere birçok ili 
sayıyordu. Bu illerin içerisinde maalesef Mersin yoktu. Halbuki 
İstanbul dışında film stüdyoları kurulabilecek tarihi ve doğal 
zenginlikleri en fazla olan kent Mersindir; hatta dünyada bu yönden 
en zengin kentin Mersin olduğunu söyleyebiliriz.
Geçtiğimiz yıl bir ticari heyetle Hollywood’da bulunmuştum. Burada 
Amerikalı sinema yapımcıları ile görüşmeler yapmış, film stüdyolarını 
gezmiş, Mersin’de bir film stüdyosu kurmaları teklifini yapmıştık.
Bu konuda Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürümüz Bahaettin 
Kabahasanoğlu’nun bölgemizle ilgili hazırladığı önemli bir çalışmayı 
da Amerikalı film yapımcılarına vermiştik.
Bölgemiz sayısız doğal zenginliklere ek olarak, Kleopatra’nın, 
İskender’in, st. Paul’un,  Aratos’un yaşadığı ve tarihteki birçok 
ünlünün bulunmuş olduğu bir yer. Tarihin ve tarihsel kişilerin yaşadığı 
gerçek bir mekan en iyi film stüdyosu olsa gerektir.
Dünya’da benzeri olmayan bir değerimiz Kızkalesi, gereğince fark 
edilemeden yıllar geçti; nihayet İl Kültür ve Turizm Müdürümüzün 
çalışmaları sonrasında Mersin’in bu eşsiz zenginliği,” Unesco Geçici 
Dünya Mirası” listesine alınmıştır. 
Maalesef biz başarısız yurt dışı tanıtımları yaparken, kentimizi 
ülkemizde ve özellikle İstanbul’da tanıtmakta eksik kaldık.
Demek ki önce kendi ülkemizde tanıtım yapmalı ve Mersin’in yanlış 
imajını da değiştirmeye gayret etmeliyiz.
Bu güne kadar Mersin kent dinamiklerinin gerçekleştiremedikleri bir 
konuyu gündeme getiren MEBİDER (Mersin Bürokrat ve İş Adamları 
Derneği) ilk kez geçen yıl Mersin’de bir “Kültürler Festivali” düzenledi. 
Son derece başarılı oldu ve Türkiye gündeminde yer aldı. Bundan 
sonra aynı etkinliği İstanbul ve Ankara’da düzenlemeyi planlıyorlardı.
Fakat İstanbul’da bulunan MİYSAD (Mersin İşadamları Yöneticileri 
Sanatçıları Akademisyenleri Derneği) önce davrandı ve ilk kez 27 – 30 
Kasım tarihleri arasında İstanbul Feshane’de “Mersin tanıtım Günleri” 
düzenliyor.
Yine ilginçtir ki, aynı tarihe rastlayan 29 Kasım günü Mersin’de 
çekilmesi planlanan “Bu Bizim Sevdamız” adlı sinema filminin tanıtım 
toplantısı yapılıyor.
Filmde MEBİDER in “Kültürler Festivali” ile sağlamaya çalıştığı “Barış 
ve Hoşgörü” teması işleniyor ve toplum içinde yaşayan farklı kültürel 
gruplar ve farklı yaşam alanları  arasında dayanışma ve tüm engellere 
rağmen ortak yaşama iradesini sürdürebilmelerinin mümkün olduğu 
mesajı verilmeye çalışılıyor.
Birçok ilimizde çekimi yapılan ve artık yurt dışına da gönderilerek 
ülkemizin ve birçok kentimizin tanıtımına katkı veren dizilerden 
Mersin’de çekimi yapılan önemli bir dizi olmadığını biliyoruz.
Demek ki Mersin’in önce ülkemizde tanıtımı gerekiyor. 
MİYSAD bu konuda önemli bir başlangıç yapmış oluyor.
Başarılı olmasını ve sürmesini dileyelim. 
HARUN ARSLAN