Söze şöyle başlamak istiyorum:

                Türkiye, kimsenin ihtiras ve beklentilerine göre dizayn edilecek bir ülke değildir.

                Dışarıdakilere de, içeridekilere de söylenmesi gereken söz budur.

                Son üç günde teröre kurban verdiğimiz insan sayısı 50’ye ulaştı.

                Son olarak, Gaziantep’te sokakta yapılan bir kına gecesi kana bulandı, 30 vatandaşımızı kaybettik.

                Kan akmaya devam ediyor.

                Bütün bu olup bitenlerin, bütün bu dış ve iç ihanet planlarının önüne ancak milli birlik hükümetiyle çıkılabileceğini baştan beri ifade ediyoruz.

                Bu kanaatimiz, artık zaruret haline gelmiştir.

                Düşünün; ülkede darbe kalkışması oluyor, ülkeyi yönetenler bu alçakça girişimi eniştesinden ve eşten dosttan öğrendiklerini söylüyorlar.

                Peki, bizim MİT diye bir istihbarat kuruluşumuz yok muydu?

                Bu kuruluşumuz ne iş yapardı?

                Başkanı halâ neden işin başındadır?

                Ülkede bir istihbarat zafiyeti yoksa bu başımıza gelenler neden önceden haber alınamamakta, bilenememektedir?

                İşin bir yönü istihbarat, öte yönü icraattır.

                Sadece olağanüstü hal ilanıyla bu işin üstesinden gelinemeyeceği açıktır.

                Çok kapsamlı düzenlemelere ihtiyaç vardır.

                Öncelikle bir milli koalisyon ihtiyacı.

                Adına ister “milli birlik kabinesi “ deyin,  ister “milli hükümet” deyin, karşı karşıya bulunduğumuz en öncelikli ihtiyaç böyle bir hükümetin kurulmasıdır.

                Alanlarında kendilerini ispatlamış, ülkenin değerli, tecrübeli insanlarını da içine alan bir hükümet.

                Çeşitli partilerde dağılmış halde bulunan veya hiçbir parti ile ilgisi olmayan bu değerler ancak böyle bir yapı altında bir araya getirilebilir.

                Buna milli koalisyon da diyebiliriz.

                Yine AKP’nin öncülüğünde, muhalefetin ve bağımsız unsurların da katıldığı bir hükümet.

                Sonra, Ergenekon, Balyoz  v.s tertiplerle rütbeleri sökülmüş olan masum ve yiğit vatan evlatlarını yeniden göreve çağırmak, rütbelerini ve onurlarını iade etmek.

                Ordumuzu yeniden güçlendirmek.

                Hükümet, çeşitli tertiplerle uzaklaştırılmış eski savaş pilotlarımızı çağırarak güzel bir karar almıştır. Devamı getirilebilir.

                Böyle bir koalisyonda aklıma gelen insanlar var. Başta, terörle mücadelenin kahraman generali Osman Pamukoğlu. İç ve güvenlik ve istihbarat bakanı olarak görev alabilir.

                Binali Yıldırım yine başbakan olmalı. AKP’den başarılı  bakanlar bu kabinede yeniden yer almalı, CHP’den de İlhan Kesici gibi ekonomide ve dış politikada temayüz etmiş isimler, keza MHP’den Ümit Özdağ ve Sinan Oğan gibi vaktiyle araştırma kuruluşlarında görev almış vizyon sahibi insanlar, Vatan Partisi bünyesinde toplanmış Soner Polat, İsmail Hakkı Pekin gibi eski askerler bu kabinede görev alabilirler.

                Çok güçlü bir istihbarat teşkilâtı behemehal, derhal, en öncelikli işimiz olmalıdır.

                Olağanüstü Hal yetmez,  belki geniş kapsamlı bir Sıkıyönetimle bu işin üstesinden gelebiliriz.

                Büyük Atatürk’ün şu sözünü hatırlayalım:”Milli birlik, kaderi ilahiden başka her şeyi yener.”

                15 Temmuz akşamı elde ettiğimiz milli birliği heba etmemeliyiz.

                Bıçak kemiğe dayanmıştır.

                Ya devlet başa, ya devlet başa!