Ölçü, sözlüklerde değer, itibar şeklinde tanımlanmakta. Ayrıca, aşırı olmama, ılımlı, uygun olma durumu demektir.

Uzunluk, ağırlık, hacim ve benzeri değerlerin de ölçümü yapılır. Ve ölçüm sonucunda benim istediğimin altında ya da üstünde; istenen vasıflara uygun ya da uygun değil deriz. Her değeri ölçmek için bir ölçü birimi belirlenmiştir. Mesela, uzunluk ölçü birimi metredir.
Uzun-kısa, ağır-hafif gibi, istenenin üstünde ya da altında olması halinde; istediğim ölçülere uygun olup olmamasından bahsedilir. Mesela, benim ölçülerime uygun değil. Başka bir şekliyle benim kriterlerime uygun değil ya da uygun denebilir. 
Bir iş yerinize elaman alacağınızda, işinize uygun kriterler belirler, ilanınıza talip olanlar arasından sizin kriterlerinize/ölçülerinize uygun olup olmadığını araştırır ve uygun olan elemanı tercih edersiniz.
Evleneceksiniz, zengin, güzel, asil ve dini bütün olmalı dersiniz, tercihinizi bu ölçülere uygun olanını seçersiniz.
Ayakkabı alacaksınız; ayağınızın ölçüsü bellidir, o ölçüye uygun olanını alırsınız.

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde bulunduğumuz yereli yönetmeye talip bir sürü kişi var. Özellikle Anamur’da; şu anda her partiden 7- 8 tane aday adayı var. Her parti bunlardan birini kendi kriterlerine/ölçüsüne en uygun olan birini kesin aday ilan edecek ve seçime o kişi ile gidecek. Herkesin kendi kriterlerine/ölçülerine uygun olan parti var, ama adaylara bakacağız. Belki de adayın durumuna göre diğer bir partinin adayını kendi kriterlerimize daha uygun olduğunu düşünüp, oyumuzu ona vereceğiz.Bu, seçmenin yerelde en doğal hakkı.

Her parti aday belirlemede, adayın nasıl olması gerektiğini tekrar tekrar ifade etmekteler. Hepsinin belirlediği ve istediği ölçüler/kriterler güzel. Ancak uygulamanın zaman zaman farklı olduğuna şahit oluyoruz. Aday, istenen kriterlere uygun ama ekibinde olumsuzluklara rastlamaktayız. Aday olanlara en büyük tavsiyemiz, oluşturduğu ekibini, halkın çoğunluğundan oy alabilecek kişilerden seçmesidir.

31 Mart 2019 yerel seçimlerinde, kendi ölçülerimize uygun olan parti ve onun adayına oy vermeliyiz. Ak Parti’nin İzmir adayı Nihat Zeybekçi ne diyor; “İzmir mahallenin en güzel kızı, onu kim istemez.” Mahallenin kızını, isteyen damatlar arasında bizim ölçülerimize en uygu olana vermeliyiz.

Sürekli yazılıyor/yazıyoruz, aday; kibirli olmamalı, alçak gönüllü olmalı, insanlara yüksekten bakmamalı, insanları ezmemeli, kapısını herkese 7/24 açık tutmalı.

Ekip çalışması yapmalı, tek başına her şeyin üstesinden gelinemez. Bu iş ekip işidir. Hayırlısını isteyen ve kanaat sahibi olanları tercih etmeliyiz. Sabırlı ve şükürlü olanlara oy vermeliyiz.
 

Seçilmiş arkadaş: Yaptığın iyiliklerin karşılığını bekleme; yaptıkların Allah rızası için olsun. Yaptıklarını başa kakma. İhtirasa kapılma, hayırlısını iste. İnsanların mutlu olması için çalış. Paylaş; kederler azalsın, mutluluklar artsın. Hakkını ara ama kötülüğe kötülükle cevap verme. Sana ve çevrene zarar verenleri adaletin terazine havale et. Bağışlamak büyüklüktür, pişmanlık duyup bağışlanmasını dileyenleri bağışla ve öfkeni yok et. Doğruları söylerken ve eleştirirken ölçüyü kaçırma. Üslup/tarz önemli; söylemek istediklerini dikkatli, hikmetli ve güzel söyle. Sırların olmasın. Hiçbir sırrın sonsuza kadar saklı kalmayacağını unutma. Kendinden emin ol. Bencillikten uzak dur. Egoist olma. Adaletli ol. Kanaat sahibi ol, ümitsizliğe kapılma. Ve bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah murat etmiş olabilir.
Kıskanma, senden geride olanlara bakarak şükret ve onlara yardım elini uzat. Yalan söyleme. Merhametli ol, merhametin öfkenden büyük olsun. İnadına sev; sevgin nefretinden büyük olsun. Cömertliği bırakma. Ne demişler, “veren el alan elden üstündür.” Tahammüllü ol, sabırlı ol ve başkalarına da sabrı tavsiye et.
Korkma, doğru bildiğin şeyleri konuş; korkunun ecele faydası yok. Tabi susman gereken yerde de susmasını bil. Övünme; övünmek insan kalitesinin defosudur. Bunların hepsi ile birlikte çalış, çalış, çalış.. Ama istişare yapmadan karar verme. İşini ehline ver, ehliyet ve liyakat her şeyden önce gelir. Ölçülü ol, ölçülü ol vesselam.

Ölçülü olmak; dikkatli, adil, hassa ve düşünceli olmak olarak tanımlanmakta.
Başka şekilde ölçülü olmayı; duygu, düşünce ve davranışlarda dengeli ve kontrollü olarak yaşama halidir şeklinde de tarif edilir. Dengeli/ölçülü kişi, kendi isteklerini/coşkularını, arzularını, korkularını, endişelerini ve davranışlarını, kontrol eden, kendine hakim olabilen, kendi ile uğraşan ve bu uğraşıdan asla vazgeçmeyen insandır. Ölçülü insan, eline, diline hakim olur ve olmasını bilir. Ve karşı bir harekete nasıl bir tepki ile cevap vereceğini bilen kişidir.

Başkan/ seçilmiş yönetici (seçimle görev alan herkes) sözlerinde, düşüncesinde ve eyleminde ölçülü olup aşırılıklardan uzak olmalıdır. Ani, fevri mantıksız, keskin söylem ve eylemlerin sonuçlarının kötü olacağını bilmelidir. Seçilmiş kişi, konuşmadan önce düşünür ve söyleyecekleri için Sokrates testini uygulamalıdır. Sokrates’e göre bir şeyi söylemeden önce üçlü filtre testi gerekli olduğunu söyler. Gerçeklik, iyilik ve işe yararlık. Sokrates şöyle diyor: “Eğer, bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi değilse ve işe yarar ya da faydalı değilse bana neye söylesin ki?”

Korkan, taraf olan, taviz veren, her olaya seyirci kalan, kaçak güreşen seçilmişin ölçülü hareket ettiği söylenemez. Seçilmişler, neyin yanında, neyin karşısında olması gerektiğini bilmelidir. Seçilmişlerin her zaman ve her yerde dengeli ve ölçülü olması zorunludur.
Ünlü matematikçi Pisagor da her durumda/konuda ölçülü olmayı önermiş, hiçbir konuda aşırılığa gidilmemesini tavsiye etmiştir. “Her şeyden aşırılığı kesip atmak için tüm çabayı göstermeliyiz” der Pisagor.

Kısaca, oy vereceğimiz kişilerin(başkan ve meclis üyelerinin) kendini bilen, nefsini terbiye etmesini bilen, aşırılığa kaçmayan, sabır ve tahammülü olan kişiler olmalıdır.

Demokritos da şöyle der. “Azınlık olan bilge insan, ölçülülük, öz denetim ve mutluluğun yolu olarak, zihnini geliştirmeye çalışırken, çoğunluk olan tensel insan, incelik ve bilgiden yoksun olarak arzularının ve duygularının peşinde sürüklenir durur ve sonuçta topluma çok az katkıda bulunur.”
Başkan, problemlerin çözümünde ortayı bulmayı bilmelidir. Sokrates, “Bir adam ortayı bulmayı bilmelidir” der.

Unutmayalım ki, her topluluk layık olduğu gibi idare olunacaktır. Nasıl idare edilmek istiyorsak ona göre seçimimizi yapıp oyumuzu verelim.

Hoş kalın. 1 Aralık 2018, Anamur. İsmet Kadıoğlu.