Dünkü otobüs muhabbetinin flaş cümlesi şuydu:

“Bunlar Anayasayı değiştirecek çoğunluğa ulaşırsa Türkiye yandı demektir!”

Bu sözü, arkamdaki sırada oturan, konuşmasından Yüksek Mahkemelerden birisinin başkanlığından emekli olduğu anlaşılan bir beyefendiye aitti.          

“Ülkede artık hukuk mukuk kalmadı.”

“Anayasayı da değiştirirlerse tümden yanarız. Ülke daha da kötüye gider. Maazallah!”

Yanındakiler, emekli hakimin bu sözlerini olumlayarak tasdik ediyorlar.

“İnşallah umduklarına nail olamazlar” diyor bir başkası.

O sırada telefonumdan bir sinyal. Bakmalıyım.

Facebook’tan bir paylaşım. Aynen şöyle diyor:

“Sabahın sahibi var.

Kral, demirciyi çağırtıp ‘Yarına kadar bin tane çivi yapmazsan  şafakta asılacaksın!’ demiş. Bir günde bin çivinin yapılamayacağını bilen demirci hiçbir endişe duymadan çivi yapmaya başlamış. Yakınları ağlayıp sızlarken o çalışmaktan ağlamaya zaman bulamazmış. Kaygısızlığını hatırlatanlara da  ‘Sabahın sahibi var’ dermiş.

Şafak yaklaşırken saraydan bir adam koşarak gelir. Yakınları ağlamayı hızlandırır. Saraydan gelen adam ‘Ne kadar yaptınsa hemen ver. Kral öldü, tabutuna çakacağız.’

Bu ibretli söz o sinyalle tevafuken mi geldi, bilemiyorum.

Evet, sabahların da sahibi var.

Kara gecede kara karıncanın sesini duyup duasına icabet eden Allah, milletin duasıyla içinde bulunduğumuz badireleri atlatmamıza yardımcı olacaktır elbet.

Otobüse dönüyorum yeniden.

Malûm, otobüs yolculuklarındaki vatandaş diyalogları, içinde bulunduğumuz ortamın bire bir fotoğrafını veriyor.

Otobüs, her zamanki gibi tıkış tıkış.

Yaşlı bir teyze tepkisini şöyle dile getiriyor:

“Bunlar cehennemde kibrit kutusunda yanacak!”

“Teyzeciğim, ayakkabı kutusu olmasın?”

“Hayır, hayır, kibrit kutusunda yanacaklar!”

Bu kadar kişiyi kibrit kutusuna nasıl sığdırdığı anlaşılamadı teyzenin.

Arada faydalı bilgiler de veriliyor.

Görmüş geçirmiş iki beyefendinin sohbetinden:

“Benim ve hanım için iki liste yaptım. Allah gecinden versin; ikimizden birimiz ölürsek, kimlerin aranacağından, nelerin yapılacağına dair notlar yazdım. Sen de yap bunu.”

Otobüs kilitlenmiş vaziyette.

Kıpırdayacak yer yok.

Ve bir tepki:

“Madem parasız kart dağıtıyorsun, o halde otobüs sayısını arttır. Arttırmak ne kelime, azaltıyolar ayol, azaltıyolar. Akıllarınca,oy vermeyen bizleri cezalandırıyorlar.”

“Dua da ediyoruz ama, gitmiyorlar başımızdan!”

Anlaşılan, muhalefetin dili gitgide keskinleşiyor.

Sayıları da artıyor.