Bugünlerde hesaplar, dengeler birbirine karıştı. Artık dış siyaseti/savaşı konuşmuyoruz. 50 günlük sürede gündem seçim ve ittifaklar.

Hz. Ali, Allah’tan korkan entrika çevirmez, siyaset entrika çevirmek değildir diyor. Siyaset at binicisi olan seyis ile aynı kökten gelir. Siyasetin, “insan cemiyetini idare etme” sanatı şeklinde tanımlandığını görüyoruz. Ayrıca Yunanca’da politika, “devlet idare etme sanatı” anlamına geliyor.
Siyaseti, “insan harcama sanatı” şeklinde tarif edenlere de rastlamaktayız. Bu tanıma uygun olduğunu düşündüğümden; birçok şehzadenin Osmanlıyı idare etmek yani iktidarı ele geçirmek için kendi kardeşlerini öldürdüklerini, hatta bazı sultanların çok güçlü olmalarına rağmen, kendilerinin iktidarını ele geçirmek için tuzak kurduklarını sandıkları oğullarını bile öldürttüklerini biliyoruz. “Siyaset ana-ata tanımaz” sözünü doğrular örneklerdir bunlar.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğundan bu yana benzer sahneler o kadar çok ki.. Koltuk kavgasına, koltuğu sandıkta kaybedenler tarafından, kazananlara ellerine fırsat geçtiğinde uyguladıkları  bu tip zorbalıklar o kadar çok ki.. “Yeter söz milletin” sloganıyla seçimi açık ara farkla kazanıp 10 yıl başbakanlık yaptıktan sonra, askeri darbe ile devrilip sorgulamadan yargılanan mahkemelerde, darbeci askerler tarafından iple asılarak idam edilen Adnan Menderes.. Ve iki bakanın idam edilerek öldürülmesi; bu cinayetlerden nasıl zevk aldıkları unutulacak gibi değildir. İşte bunun adı siyaset oluyor. Demokrasinin tam gelişmediği sıkıntılı toplumlarda, birbirine çok yakın dostların bile birbirlerini harcadıklarını biliyoruz.

Ak parti’nin kurucusu, ilk Başbakanı Abdullah Gül’ü 11. Cumhurbaşkanlığı için Erdoğan’ın “adayımız kardeşim Abdullah Gül” diye açıklayıp ve 7 yıl Ak Parti’nin Cumhurbaşkanı olan Gül’ün son basın açıklamasından bir satır:

“Geniş bir mutabakat söz konusu olursa üstüme düşeni yapmaktan çekinmeyeceğimi söylemişimdir. Temel Bey’in yaptığı görüşmeler neticesinde böyle bir mutabakatın olmadığı görülmüştür. Böylece adaylığımla ilgili bir süreç artık söz konusu değildir.”  Bu açıklamanın kısa özeti: “Geniş bir mutabakat oluşsaydı, Erdoğan’ı devirecektik.”İşte entrikalı siyaset.. Kardeşin kardeşe siyaseti bu.

Tayyip Erdoğan, bir şiir okudu diye hapis cezası verildi. Ve Erdoğan siyasi yasaklı hale getirildi. Ama bu ve benzeri davranışlara karşı halkta bir öfke vardı. İlk seçimde kendisi milletvekili adayı bile olmamışken 357 milletvekili ile partisi seçimi kazandı.

İhtilallar ve siyasi idamlar, parti kapatmalar, tezkere krizi, e-Muhtıralar, kapatma davaları hep siyasetin oyunları; toplumu ben yöneteyim hırsının sonuçlarıdır.

24 Haziran 2018 tarihindeki seçimlerde seçilmek için yarışa girenler, bu tür oyunların olduğunu ve ileride olabileceğini dikkate almazlarsa büyük hüsranlar yaşarlar. Yarışta olmak isteyip aday olanların bazıları inandıkları değerleri gereği halka hizmet için girerken, bazıları da güç kullanmanın zevki için girerler. Adaleti unutarak, başkalarına zulmetmek hakkını kendinde görenler bizden değildir.

Daha önceki bir yazımda şöyle yazmışım: “Cumhurbaşkanlığı seçiminde %50+1 lazım. Bunun zor bir iş olduğunu herkes görüyor. Çok güçlü ve düzgün hizmet eden, vatandaşın sofrasına oturan kadroyla bu dere atlanacaktır. İşte bu kadronun nitelikleri endişesi var. Mevcut kadrolarda kalite aşınması olduğundan söz ediliyor. Kadroların hangi niteliklerinde aşınma olduğunu tespit etmek gerekir. Tabi şunu da söylemek gerekir. Ak Parti 15 yıldır iktidar; hep söylenir yazılır ya, iktidardaki yapılar yıpranır. “

Bu günlere kolay gelinmedi. Küçük hesaplar yapılmamalı. Muhalefetin çatı adayı bütün çabalara rağmen oluşmadı. Cumhur ittifakının adayı Erdoğan için sorun olmadığı düşünülebilir de, milletvekili seçimi “çantada keklik” diye düşünülmemelidir. İyi adaylar ve iyi bir strateji olmalıdır. İyi milletvekili profili ile eskilerin büyük çoğunluğu değiştirilmelidir. Kısaca parti vitrininin değişmesi gerekir. Ak Parti bu seçimi kazanmak zorunda ise ki bana göre öyle, bunun için de; halkla iletişim dilinde, medya ilişkisinde, sivil toplum kurumlarıyla ilişkilerini yeniden ele almak ve böylece ilişkisini gözden geçirmek durumundadır.

Rakiplerin eksileri üzerine gidilerek sonuç alınmaz. Onun ne yapamadığı değil senin ne yapacağın önemli. Bakanlar, partinin her türlü kademeleri, yerel yönetimler, özellikle bürokraside değişiklik yapılmalıdır. Ciddi bir şekilde zihniyet değişikliği olmalıdır.
24 Haziran 2018 seçimleri için, tüm partilerin a. adaylarının adaylıklarının hayırlara vesile olmasını dilerim.
Hoş kalın. Mayıs 2018. Ankara. İsmet Kadıoğlu.