Seçimlere birkaç gün kala siyasetin havası meydanlardan okunuyor.

            Meydanlar hep kalabalık.

            Akla şu geliyor: Bu halk birilerini işletiyor ama, kimi?

            AKP, bütün mitinglerinde rakiplerine fark atmanın peşinde. Onun için can havliyle meydanlara kalabalıkları yığıyor. Yığıyor ki, görenler bir daha iktidar olacağını sanıp, oylarını ona göre kullansınlar.

            Mahalli seçimleri böyle kotarmaya çalışıyor.

            Bu kadar yolsuzluk, rüşvet iddiasından ve “diktatör” yaftasından sıyrılmak için sandıktan mucize bekleniyor ama boşuna. Zira, bu kadar seçim oldu, sandıktan deterjan çıktığı görülmedi. Kirden pastan temizlenmenin yolu sandık değil, adaleti işletmektir. Onu bloke etmişsen sandık seni başka çıkmazlara da götürebilir.

            Mağlup gibi görülenlerin galip; galip gibi görülenlerin mağlup çıktığı dönemler çok olmuştur bizim ülkemizde.

            İktidar ateşten gömlektir. Hele de bu gömleğin üst düğmesini yanlış iliklemişsen! O zaman, “mağlûptur bu yolda galip” tekerlemesi seni ifade eder, galip çıksan da olursun bu yolda mağlûp!

            Konuya girelim:

            İktidar, devlet imkânlarını kullanarak taşımalı kalabalıkları çok iyi organize ediyor. Bunu meydanlardan okuyoruz.

            Ama meydanların başka yüzü daha var. O da, muhalefet partilerinin mitingleri.

            CHP mitingleri iktidar kadar kalabalık toplamasa da tepkisel bir canlılık var. Kılıçdarolu iktidarı yolsuzluklardan vuruyor.

            MHP mitingleri ise hemen her yerde iktidarla başa baş.

            Son Erzurum mitinginde de bunu gördük.

            Bir gün önce İstasyon meydanını AKP’liler doldurmuştu. Meydan hınca hınç doluydu.

            Ertesi gün MHP’nin mitinginde de aynı kalabalık!

            Reel olarak baktığınız zaman, MHP mitingi AKP’ninkinden daha kalabalık. Zira, burada toplama kalabalıklar yok. Anasının ak sütü gibi bir seçmen kitlesi var burada.

            Meydan, adeta kırmızı akıyor. Bayrak rengine bürünmüş.

            Bir gün önce bu meydanda bağıran bir adam, yuh çeken bir kalabalık vardı.

            Ertesi gün aynı meydana olgun bir lider, sakin bir kalabalık hakimdi.

            Bağıran adam adeta intikam çığlıkları atıyordu.

            Hedefinde kimler yoktu ki. “Gösteririm size!” tehditleriyle seçim sonrasına biber gazı sıkıyordu!

            Sakin ve olgun adam; 18-25 yaş aralığındaki 10 milyon gence “gelecek sizindir!” diyerek sokağın değil, sandığın yolunu gösteriyordu.

            Bir gün önce Erzurum’da turist patlaması yaşanmış. Lokantalarda, otellerde yer kalmamış. Urfa’dan, Rize’den, Gümüşhane’den, Trabzon’dan, Kars’tan, Ağrı’dan, Muş’tan, Bingöl’den insanlar getirilmiş otobüslerle. Siyasi toplantı değil de, başarılı bir turizm organizasyonu gibi. Bunu, objektif bakışlarına güvendiğim bazı dostlardan aldığım bilgilere dayanarak ifade ediyorum.

            Köylerden, ilçelerden minibüslerle adam taşınmış.

            Her minibüste, otobüste kumanya paketleri. Kimse aç bırakılmamış.

            MHP’nin mitingi gariban sofrası gibi. Herkes kendi cebinden. Kendi inancını taşıyarak doldurmuş bu meydanı.

            Ölçülü ve vakur bir kitle.

            Taşkınlık yok,

            Bağırtı, şamata yok.

            “Yuh” çeken yok.

            Geldiler, liderlerini dinlediler, sakin bir şekilde dağıldılar.

            Kanaatim o ki, MHP’nin mitingi daha gerçekçi, daha natürel.

            Ve daha başarılı.

            Bizim Gani Hamutçu’nun söylediği gibi; “Meydanda bu defa merzurumlular değil, Erzurumlular vardı!”