Filmlerde yani televizyon dizilerinde yazılan senaryolar ve oynanan rollerde sürekli izlediğimiz; çocuk doğar doğmaz, anneye çocuğun öldü ya da ölü doğdu derler. Çocuğu; hazırlanan plan gereği, annesi olmayan diğer bir bayana verirler. Zamanla gerçek anne, çocuğunun ölmediğini hisseder ve yaşadığını sandığı duygularla arar durur. Tesadüf bu ya bir gün gerçek anne oğlunu bulur. Büyüten anne de bu duruma şahit olur. Her iki annede çocuğu kendi tarafına çekip “senin annen benim”, kabulünü çocuğa zorlarlar ve bunun için iki bayan birbirlerini alt etmek için yarışırlar. Bu durumdan çocuğun haberi yoktur. Ama bir şekilde çocuğa durum ifade edilir. Çocuk isyanları oynar. Her iki bayana da isyan eder. Bayanlar yarışmaya devam edip “senin annen benim” sözünü çocuğa kabul ettirme yarışması yaparlar ve çocuğu iyice çileden çıkartırlar. Çocuğun üstüne çok gidildiğini gören yaşlı anneanne ya da babaanne; Anne olmanın bedeli ağırdır. Bu hikayenin üstüne anne olmanın bedeli nedir bir bakalım: Annenin duygusu yani annelik duygusu karşılığı beklenmeyendir. Anne olmak zordur ama sanırım çok zevklidir. Anne karşılığı olmadan zorlukları göğüslemektir. Anne olanlar arkadadır, yani onun yeri hep arka koltuktur. Ana kucağı çocuğun en rahat uyuyabildiği yerdir. Ana olanın eli boş değildir, çocuk için doludur. Yolda yürürken bile çocuk için eli dolu olan anadır. Ana olmada uyumak yoktur, uyku geçmişte kalan bir hatıradır. Kahveler bir yudum içilince bitirildi sanılır, devamı soğuk su gibi içmiş olmak için içilir. Ana için yani kendin için alış verişe çıkarsın ama yine çocuk mağazasını görünce oraya dalar, oraya kazandırmaktan kurtulamazsın. Kadın mağazalarının adresini unutursun. Ana oldun mu hayat zehir oldu sanırsın ama aslında çocuklarınla hayatın bal gibi olduğunu görürsün. Anneysen son sözün, “keşke” olmasaydın yerine “iyi ki” varsın çocuğum olur. Çevren tertemiz, yumuşacık, seni yormayan bir yürüyüş yapıyorsun gibi bir hayatın içindesin onunla. Yani anne olmak karda yürür gibi olmaktır.
Annenin emekliliği Farklı, değişik bir şey annelik. Annelik, verilmiş kutsal bir görevdir. Yaradan tarafından verilmiş mesai kavramı olmayan bir görev. Annenin vicdanında; sorumluluğu çok olan bitmez tükenmez bir mesaisi olan bir yol annelik. Doğum yardımı almayan ve bunun hesabını yapmadan bir sürü çocuk doğurmuş olmanın mutluluğunu yaşar anne. İlaç yardımı yok, sosyal güvencesi yok, mesai kavramı olmadığı için fazla mesaisi mi olur, o da yok. Anne kendinden ısıtmalı olduğu için de yakacak yardımı almıyor. Gerek yok anne demek sıcacık olmak demektir. Anne kucağı bambaşkadır, sıcacık Anne aynı zamanda; sigortasız, maaşsız, otomatik olarak kendinden kontrollü memur, iyi bir koruma memuru. “Okuldan geldin elini yüzünü yıka.” “Yemeğini bitirmeden kalkma, bitecek o yemek.” “Doğru dersinin başına, derslerini yapmadan televizyon seyretmek yok.” “O kız arkadaşın kim? Ailesi ne iş yapar ismini ver bana. Ben sordum soruşturdum o kızları, onlarla sakın bir daha görüşmeyeceksin.” “Sigara mı içiyorsun, çocuğum sakın içme.” “Saat kaç oldu ve nerelerdesin sen?” Öksürüyorsun sen, üşüttün mü yoksa?”