Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca Kobani olaylarına ilişkin hazırlanan iddianamede ifadesine yer verilen Yasin Börü’nün babası Fikri Börü, "Teşhis için morga girdiğimde çocuğumun yüzü tanınmaz haldeydi. Ben çocuğumu üzerindeki elbiseden ve sol ayağında bulunan ben vardı buradan tanıdım. Daha fazla bu duruma dayanamayınca orada baygınlık geçirdim" dedi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kobani bahanesiyle 6-8 Ekim 2014’te düzenlenen eylemlere ilişkin aralarında eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın da olduğu 108 sanık hakkında iddianame hazırladı. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, olaylar sırasında vahşice öldürülen Yasin Börü’nün babası Fikri Börü’nün de ifadesi yer aldı. Oğlunun cesedini 9 Ekim 2014’te hastane morgunda bulduğunu belirten baba Börü, "Teşhis için morga girdiğimde çocuğumun yüzü tanınmaz haldeydi. Ben çocuğumu üzerindeki elbiseden ve sol ayağında bulunan ben vardı buradan tanıdım. Daha fazla bu duruma dayanamayınca orada baygınlık geçirdim. Benim oğlum Yasin Börü’nün ölmesine sebep olan şahısları tanımıyorum. Saldırıyı yapan örgüt taraftarı şahıslardır. Bu olayları bu dereceye getiren basın yayın, medya kuruluşları aracılığı ile açıklama yaparak insanları ayaklandıran Selahattin Demirtaş, Zübeyde Zümrüt, Gültan Kışanak ve daha tanımadığımız insanlardır. Bu şahıslardan ve oğlumun ölümüne sebebiyet veren şahıslardan davacı ve şikayetçiyim" ifadelerini kullandı.

"Ben bu telefonun da bulunmasını istiyorum"

Olaylar sırasında defalarca oğlunu telefonla aradığını ancak ulaşamadığını kaydeden Börü, "Oğlumun telefonu halen kayıptır. Telefonu oğlumu katleden şahıslarda da olabilir. Ben bu telefonun da bulunmasını istiyorum. Oğlumun telefonunu kim almışsa öldürülmesine sebep olan kişilerdir" diye konuştu.

Yasin Börü ile kurban eti dağıtan ve olaylar esnasında terör örgütü sempatizanlarının hedefi olan Yusuf Er’in ifadeleri de iddianamede yer aldı. Kurban eti dağıttıkları sırada bir grubun "siz İŞİD’cisiniz" diyerek kendilerini kovalamaya başladıklarını anlatan Er, şunları kaydetti:

"Hasan Gökguz, Yasin Börü, Riyat Güneş, Ahmet Dadak ve ben bir binaya saklandık. Üst kattaki bir bayan şahıs bizlere ‘gelin benim evimde gizlenin’ dedi. Biz de içeriye girdik. Kadın evin ışıklarını söndürdü ve bizi bir odaya aldı. Ev sahibi bizlere biraz su verdi. Daha sonra ise dışarıdan kocası içeriye geldi. Bizleri görünce ‘siz kimsiniz benim evimde ne arıyorsunuz?’ dedi. Cebinden bir bıçak çıkartarak ‘sizler İŞİD’cisiniz çabuk benim evimi terk edin’ diye söyledi. İŞİD’ci olmadığımızı yerde duran poşetleri göstererek kurban dağıttığımızı söyledik."

"Çevreden ’öldürün bunları’ diye tempo tutulduğunu duydum"

Daha sonra kalabalığın evin kapısına dayandığını ve zorla içeriye girmeye çalıştığını anlatan Er, bir müddet sonra bir kişinin camdan içeriye girerek kendilerine silahla saldırdığını, ev sahibinin de anahtarını bu kişiye verdiğini kaydetti. Kapının açılmasıyla birçok kişinin içeriye doluştuğunu belirten Er, "Silah seslerini duyduktan sonra 4 arkadaşımı vurduklarını anladım. Bundan sonra beni vuran şahıs ‘tuvalette de biri var’ diyerek tuvalet kapısına geldiler. Kapının camını kırıp içeriye girdiler ve beni tekme tokatla dövmeye başladılar. Yere düştüğüm esnada biri birkaç kez kafama bıçak sapladı. O sırada bıçak uçlu bir sopa ile bir başkası bana vurdu. Yine o sırada elinde kanlı keser bulunan biri vurmaya başladı. Baygın olduğum bir esnada beni de balkondan atmak için kaldırdıkları sırada ayıldım. O sırada çevreden ‘bunlar İŞİD’ci öldürün bunları’ diye tempo tutulduğunu duydum" şeklinde konuştu.

"Parçalanıp yakılmışlardı"

Er, balkondan aşağı atılmak istendiği sırada çırpındığını ve bu kişilerin elinden kurtulup tekrar tuvalete girdiğini söyleyerek, “Elinde keser olan şahıs peşimden gelerek keserle başıma ve boynuma vurdu ve beni tekrar salona çıkarttılar. O sırada aşağı doğru merdivenlerden koşmaya başladım. Apartmanın önü insan doluydu. Merdiven altına sığındım. Arkamdan birkaç kişi girdi. Biri satırla ayağıma vururken diğeri elindeki odun ile kafama ve bacaklarıma vuruyordu. O sırada yine bayılmıştım. Keserli şahıs ‘bunu sağ bırakalım diğerlerine ibret olsun’ diyordu. Diğeri ise ‘hayır ellerini ve ayaklarını bağlayıp öldürelim ve yakalım’ diyordu. O esnada iki kişi kollarıma girip binanın önüne çıkardılar. Yerde 2 arkadaşımın kanlar içinde uzanan bedenlerini gördüm. Parçalanıp yakılmışlardı. Bunlar Hasan Gökguz ve Yasin Börü’ydü. Beni darp ederek binadan 70-80 metre uzaklaştırıp bıraktılar. Ben de yaralı halde kaçmaya başladım" dedi.