Bir dönem ağızlara sakız bir sözü vardı ‘’Ağzı olan konuşuyor’’…
Evet, ağzı olan konuşuyor. Akademisyen ya da değil, farketmez! Beslenme uzmanı falanca şunları yiyeceksiniz, bunları yemiyeceksiniz! Filanca şu çayları içeceksiniz!
Eğer adının önünde bir de unvan varsa hiç düşünmeden inanın, açıkladıklarına inanın gitsin! Yok böyle bir şey! Sorgulayacaksın! Konu üzerinde düşüneceksin! Yargılayacaksın! Eğer aklına yatıyorsa uygulayacaksın!
Benim yazdıklarımı da sorgulayacaksın! Eleştireceksin. Eğer açıklamalarımda bir yanlış varsa tenkit edeceksin!
VARAN 1: Vücudun KİLO almasının nedeni çok yemek değil, sindirim aşamasında besinlerin ön işlemden geçtikten sonra metabolizmaya katılamıyor olmasındandır. Bu sorunun temel nedeni bağırsaktaki BAKTERİ florasının yetersizliğindendir.
VARAN 2: KİLO VERMEK İÇİN DİYET YAPMAK İNTİHARDIR, eğer besinlerinizin çeşitliliğini arttırmazsanız bağırsaklarınızdaki bakteri florası zayıflar. Beslediğiniz bakteriler hızla artarken beslemediğiniz bakteriler ölür, ya da vücuda saldırır. Beslenmek için aldığınız besinlerin bir dizi işlemden geçmesi gerekir. Ara basamaklarda görev alan bakterilerin bir kısmı yoksa alınan besin ön işlemden geçmiş olur. Ön işlemden geçen besin eğer metabolizma faaliyetinde kullanılamazsa karaciğerde basit bir işlemden geçer vücudun o besinle ilgili bir bölümünde depo edilir. Bu da kilo alınmasına sebeptir. Doğal ortamda yaşayan yabani canlılar içerisinde obez olanı gördünüz mü?
VARAN 3: Medyada önerilen ÇAYLARIN sizlere mineral ve karbonhidrat desteğinden başkaca bir faydası yoktur. 70 derece santrigrat sıcaklığı geçen tüm vitaminler, enzimer bozulur. 70 derece sıcaklığın üzerinde bakterilerin büyük çoğunluğu ölür, uçucu yağların pek çoğu uçar, geriye faydalanabileceğiniz karbonhidratlar ve mineraller kalır.
VARAN 5: Pazar ya da manavlardan aldığınız meyveler büyük oranda olgunlaşmamış olanlardan seçersiniz. Çürümeye eğilimi olanları almazsınız, gösterişli olanlarına sarılırsınız. Bu en büyük yanlışlarınızdan birisi. Çürümeye başlamış bir meyvenin yapısında sizin tükettiğiniz meyvenin probiyotiği oluşmaya başlamıştır. Ulma noktalarının üzerindeki küflü kısımı temizledikten sonra probiyotiği ile birlikte tüketmeniz metabolizma faaliyetinizi daha verimli hale getirecektir.
VARAN 6: Evinizde yaptığınız turşu, sirke gibi ürünlerin üzerinde oluşan bakterileri tiksinerek dökersiniz. Onlar sizin metabolizma faaliyetlerinizi daha verimli hale getirecek probiyotiklerdir. Onları her gün çay kaşığıyla tüketip bağırsak floranızı zenginleştirmek yerine neden dökersiniz?
VARAN 7: Eve aldığınız yeşillikler sarardığında doğru çöpe atarsınız…Koyunları, keçileri hiç görmezmisiniz, son baharda dökülen dut yapraklarını nasıl yerler. Hafif sararmış yeşilliklerin ne kadar faydalı olduğunu hiç mi duymadınız? Ya da okumadınız?
VARAN 8: Evde yaptığınız salata arttığında doğru çöpe atarsınız… Artan salatayı birkaç saat beklettiğinizde salatayı oluşturan bütün besinlerin probiyotikleri orada oluşur. Bunlara hiç kafa yormaz mısınız? Alın size bedava probiyotik…(Salatayı 24 saat içerisinde tüketmeniz önerilir, çok bekletip zararlı küflerin oluşabileceğini de unutmayın.)
VARAN 9: Elma, armut, erik, üzüm gibi bazı bitkilerin yalnızca meyvelerini tüketirsiniz. Bir düşünün o bitkinin yapraklarını keçiler niçin yerler?
Ama biz yapraktan sarma yapıyoruz, yukarıda açıkladım, biz pişirilmiş besinlerin yalnızca minerallerinden ve bize sağladığı enerjiden faydalanıyoruz. Tükettiğiniz, pancar, pazı, asma yaprağının size enzim katkısı yok.
VARAN 10: Besinlerin kabuğunu tüketiyor musunuz? Hayır kabuk yenilir mi? Biz keçi miyiz? Gibi serzenişlerinizi duyar gibiyim… Azıcık aklınız varsa ‘’keçiler niçin sağlıklıdır’’ sorusunu sorun ve sorunuza yanıt bulun. Ateş icad edileli kaç bin yıl oldu. İnsanların var oluşlarından bu yana geçen milyon yıllarla oranladığınızda insanların damak zevklerinin birkaç bin yıla dayandığını görürsünüz. Bütün besinler kendi içlerinde bir dengeye sahiptir. Daha dün TV ekranlarında limon kabuğunun limonun iç kısmına göre çok daha değerli olduğu açıklandı.
Bundan kırk elli yıl kadar önce beyaz ekmeğe bayılıyorduk. Buğday ununu ve kepeğini ayrıştırarak değersiz kısmını kendimiz, değerli kısmını hayvanlarımıza yedirdik… Şimdi şimdi bunun farkına varıp tambuğday ekmeği aramıyor muyuz?
VARAN 11: Raflarda gördüğünüz ürünlerin pek çoğunun içerisinde koruyucu kimyasallar var. Bu kimyasalların ömrü ürün sofranıza gelinceye kadar değil, aldığınız besinlerle birlikte bağırsağınıza gelir ve oradaki faydalı bakterileri ya öldürür, ya da mutasyona uğratır. Bu durum metabolizma faaliyetinizin tamamlanamaması anlamına gelir ki kilo biriktirmenin en önemli nedenlerindendir.
VARAN 12: Yoğurt, kefir, sirke her biri bir tek maya, bir tek probiyotiktir. Her bitkinin, her besinin probiyotiği farklıdır. Yalnızca kefir tüketerek bağırsak floranızı zenginleştiremezsiniz. Bazı bakterilerin aşırı çoğalması az sayıda olan başka bakteriler için risktir.
Sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için bağırsağınızdaki faydalı bakteri çeşitliliğinizi arttırmanız, bakteriler arasındaki dengeyi de korumanız gerekmektedir. Benim yaptığım çalışmada kentlerde yaşayan insanlarımızın beslenme kalemlerinin sayısı 65 ile 85 arasında değişmektedir.
Bilim insanlarının yaptıkları çalışmalara göre insan vücudunda bulunması gereken enzim sayısı 3.200 civarı iken kentsel alanda yaşayan insanlarda bu sayının 600 civarı olduğu gerçeğidir.
Lütfen yazdıklarımı sorgulayın, kendinizi sorgulayın, ama sağlıklı yaşamak için bir şeyler yapın…
Çözümsüz müyüz?
Çözüm var, bir problem doğru kurulmuşsa çözümü kolaydır… Çözümü geçmiş yazılarımda bulabilirsiniz…
Bir sonraki makalemizin başlığı ‘’ÇÖZÜM SİMBİYOTİKTE’’olsun…
Saygılarımla…