Bu yazımda, okuldaşımız, şair- yazar Arif Bilgin’den ve kendisiyle ilk iletişim kurma şeklimizden bahsetmek istiyorum.
Arif Bilgin; Elbistan doğumlu ve Mersin Öğretmen Okulu mezunu. Aynı öğretmenlerin öğrencileriyiz. O yazmaya benim gibi geç başlamamış. İlkokul beşinci sınıfta başlamış. Yazdığı şiir ve nesirleri o yıllarda birçok yerel ve ulusal dergilerde yayınlanmış.
Daha sonraları, Elbistan’ın tarihi ve kültürü üzerinde yaptığı araştırmalar, makaleler ve yazdığı kitapları var. Halen de köşe yazarlığı ve kitap çalışmaları devam etmektedir.

Değişik yerlerde yayınlanan “KEŞKEK” başlıklı yazım, Mersin Öğretmen Okulu Mezunları Derneği köşesinde de yayınlandığında, kendisini ismen tanıdığım ama şahsen tanımadığım Arif Bey kardeşimiz şu kısa yorumu yaptı ve o vesileyle yazışma ve telefon görüşmelerimiz devam etti. Aramızda geçen yazışmaları sizler ile paylaşmak istedim.

İsmet Bey, yazınızı ilgiyle okudum. Mısırdan keşkek yapıldığını bilmiyordum. Öğrendim. Yalnız şunu belirtmek isterim: TAB dediğimiz mısırdan yapılan bazlama Elbistan'da da uzun yıllardır yapılmakta idi; son yılları bilmiyorum... Teşekkürlerimle. Arif BİLGİN.

Arif Bey sağ olsunlar araştırmacılığı daha kapsamlı olduğu için bir başka köşe yazımda geçen, köyümüzün ismi “Kükür” kelimesi ilgisini çekmiş olmalı ki, şu yorumu yapmış:

Merhaba.
Haddim olmayarak KÜKÜR kelimesinin anlamına ben de bakmak istedim. TKD'nın 1993'te yayımladığı Derleme Sözlükleri vardır. Bunlardan 8. cildinde (sayfa 3026); Kükür: Çok taşlı yer, olarak anlamlandırılmış.
Ayrıca Künge'ye bakmamızı istemiş. Burada da Künge: Toz, çöp, süprüntü manalarına geliyormuş.

Kükürt ise (sayfa 3037), anası tüylü, babası boz deve yavrusu anlamında iken (Mersin, Antalya, Anamur, Mut bölgelerinde) üç yaşını bitirmiş buhur deve manasına gelirmiş. Bilgilerinize.. Selamlar. Arif BİLGİN.

Arif Bey’in bu değerli bilgilerine tarafımdan şöyle bir cevabım oldu:
Arif Bey merhaba. Ben 1950 doğumluyum. 1965-1966 öğretim yılında;  sizin de okuduğunuz, Mersin Pozcu’da, birinde dersliklerin olduğu, diğeri de yatakhane şeklinde, iki binadan oluşan Mersin Öğretmen Okulu’nun ilk öğrencilerindenim. Son sınıfa geçince 1967-1968 öğretim yılında Ankara Yüksek Öğretmen Okulu Hazırlık Sınıfına gönderildim. Yüksek Öğretmen Okulu’nu Hazırlık Lisesi ve üniversiteyi 5 yılda bitirdim. 3 yıl Demirci Lisesi ve Artvin Öğretmen Okulu öğretmeni olarak görev yaptıktan sonra 12 yıl kadar da İsdemir’de Otomasyon Mühendisi olarak çalıştım. Serde öğretmenlik olduğundan ve çok sevdiğimden özel dershanelerde 25 yılın üstünde, matematik öğretmeni olarak çalıştım. Bu arada Final Dergisi Dershanelerinde 10 sene kadar soru hazırlama komisyonunda bulundum, test ve soru hazırladım. 

2010’daki referanduma evet diyecek olan bir toplulukta bulundum. Referanduma evet diyecek olan beni, konuşmacılar niçin evet oyu verilmesi konusunda ikna edemediler. Eve döndüğümde meseleyi detaylı bir şekilde inceledim ve referanduma niçin evet diyeceğim başlığı altında bir yazı hazırladım. Gazete çıkaran bir kardeşimize gittim bunu yayınla ama değiştirmeden dedim. Zira o kişi hayır diyebileceklerdendi. Tamam hocam bir şifre vereyim köşe yazısı olarak yayınlayalım ve bundan sonra devamlı yazarsınız dedi. Ben de Mithat, ben matematik öğretmeniyim köşe yazarlığı yapamam falan demişsem de o bir kez yazarsın, istemezsen bir daha yazmazsın dedi. Bir başladım o gündür bu gündür, aynı gazetede ve değişik yerlerde eğitim ağırlıklı, yaşadıklarımla ilgili konularda, köyümden, ilçemden ve oturduğum yerlerden gördüklerimle ilgili, zaman zaman da aleyhte olmamak üzere siyasi de yazılar yazmaya başladım ve yazmaya devam ediyorum.

Daha çok yöreme uygun yazılar yazmaktayım. Detaylı bir araştırmaya ve ilmi bilgilere dayalı olmayan, yaşlılardan duyduklarım ve yöresel bilgilere dayalı yazılar yazmaktayım. Yaşadıklarım ve gördüklerime merakla bakmış ve zaman zaman notlar almışımdır. Rahmetli babam 92 yaşında vefat etti ve uzun yıllar köyde muhtarlık yaptı. Çevre hakkında oldukça bilgi birikimi vardı. Zaman zaman ondan öğrendiklerimi, yörem hakkında yazdıklarımda kullanmışımdır.

Daha önce sanırım “KEŞKEK” başlıklı yazıma yaptığınız yorumda ‘tap ekmeği’den bahsettiniz ve beni bilgilendirmiştiniz. Size ait o ifadeyi başka yazılarımda kullanmıştım. Şimdi de kendi köyüm “KÜKÜR-4” ile ilgili yazımdaki Kükür adının anlamı ile ilgili bilgi verdiniz. Ben cevap vermekte geciktim. Ama size bu bilgileri verecek rahat bir ortam bulamadım. Bu bilgilendirmelerinizden yazılarımı takip edebildiğinizi anlıyorum, bunun için de çok teşekkür ederim.

2001 yılı ile 2006 yıllarında Isparta Final Dergisi Dershanesi ortağı ve sorumlusu olarak çalıştım. Müdürümüz Edebiyatçı ve Türkolog idi. Sümer Şenol köşe yazıları falan da yazıyordu. Kükür isminin anlamı nedir bir araştırmasını istemiştim. Sanırım eski Osmanlıca bir sözlükten bulduğu satırlar şöyleydi ve ben yazıma daha çok onun bana verdiği bilgiye dayalı yazı yazdım.

*Kükreyen: Zehhar. *Kükür: Muzaharat.*Muzaharat=Zehar’dan: Coşku ile yardım etme, arkalama, arka çıkma.*Kü kökünden gelme. Kü: Şan, şöhret, ün, gösteriş.*Bu adın kükremekten geldiği sanılıyor.

Sizin yerleşim yeri olarak verdiğiniz bilgi; “Çok taşlı yer.” Aynen katılıyor ve teşekkür ediyorum. Köyümüz 13 mahalleli, her evin önünde bir iki evlek, kazmayla, çapayla ekim yapılan yerleri olan, taşlık, keçi beslemeye yarayan ve halkında geçimini öyle sağladığı sarp, taşlı kayalık dağlık verimsiz arazi.
Yüz yüze, bir gün bir araya gelip görüşmek üzere hoş kalın. 

İsmet Bey Merhaba,
İlginize, zahmet verip uzun uzun yazmanıza teşekkür ederim.
Sizi köşenizden tanıyordum; şimdi daha yakından tanıdım. Memnun oldum. Hatta sevindim.
Ben özgeçmişimi ekte takdim ediyorum.
Küçük yaşlarımdan beri okuma ve yazma tutkunu birisiyim.
Bana "Emeklilik nasıl gidiyor?" diye soranlara şöyle cevap veriyorum: Öğlene kadar okuyorum. Akşama kadar geziyorum. Yatana kadar yazıyorum.
Okuyacağınız gibi 15 kitap yayımladım. Bir o kadar kitabın üzerinde çalışmaktayım. Onlardan altısı basıma hazır hale geldi.
Kültürümüz birbirine çok benziyor. Zaten Anadolu'ya yerleşim zamanlarında iki bölgeye de aynı oymakların, toplulukların bölümleri yerleşmiştir. Mesela Yazırlar... Sonra Dulkadiroğlunu oluşturan boylardan birkaçı...
İnşallah telefonla da konuşur birbirimizi daha yakından tanıma fırsatı buluruz.
Elbistan'da yaşıyorum. Hemen her sene Erdemli'ye geliriz. Mersin'deki SALT CAM şirketlerinin sahibi benim bacanağımın çocuklarıdır; yani hanımımın yeğenleri.. Selamlarımla. Arif BİLGİN.
İşte bu yazışmalarımız sayesinde Arif Bey ile iletişimiz sağlandı ve birbirimizi takip ediyoruz. Hoş kalın. Aralık 2016, Antalya. İsmet Kadıoğlu.