Rusya, Türkiyenin gıda alanında en büyük müşterilerinden biri konumunda bulunuyor. Bu soğuk ve büyük ülke, özellikle meyve ve sebze ihracatında Türkiyenin Almanyadan sonra en büyük pazarı olarak görülüyor. Tarih boyunca sürekli olarak savaşan ve anlaşmazlıklar içerisinde bulunan Türkiye ve Rusya uzun bir aradan sonra tekrar iyi ilişkiler geliştiriyor. İlişkilerin politik olarak iyileşmesi ihracat rakamlarına da yansıyor. 2015 yılında yaşanan Rus uçağının düşürülmesi” olayından sonra büyük oranda darbe alan iki ülke arasındaki ticaret, 2016 yılından itibaren hızla toparlanma sürecine girdi. 2020 yılında gelinen nokta ise uçak krizinden önceki dönemin daha ilerisinde. Uzmanlar politik iklimin olumlu olarak devam etmesi halinde Türk-Rus ticaret hacminin çok daha yüksek büyüme göstereceği konusunda hemfikir.

UÇAK KRİZİ İHRACATA KET VURDU

2015 yılında Türkiye, Rusyaya ihraç ettiği meyve ve sebzeden 957.103.106 dolar gelir elde etti. 2015 yılının Kasım ayın gerçekleşen uçak krizinden sonra ise ilişkiler gerginleşti. Bu durumun bir sonucu olarak 2016 yılında Türkiyeden Rusyaya yapılan meyve-sebze ihracatından sadece 376.870.983 dolar gelir elde edilebildi. Rusya Türkiyeye karşı üstü kapalı bir ekonomik yaptırım uyguladı. Fakat toparlanma hızlı oldu. Önce liderler arasında görüşmeler başladı ardından siyasi ilişkiler hızla iyileşti. Siyasi açıdan ilişkiler iyileştikçe Türkiyeye karşı alınan ekonomik tavırda yumuşamaya başladı. Özellikle ürünlerin kalitesi, coğrafi yakınlık ve uzun yıllara dayanan ilişkiler sebebiyle Rusyanın da Türkiyeden daha iyi bir seçeneği yoktu.

İHRACATTA HER YIL BİR ADIM İLERİ GİDİLDİ

2017 YILINDA Türkiyeden Rusyaya gerçekleştirilen meyve ve sebze ihracatından 695.903.590 dolar gelir elde edildi. Bu rakamlar ilişkilerin normalleşme hızını daha net göstermesi açısından da oldukça önemli. 2018 yılında ihracat gelirleri 726.810.291 dolara, 2019 yılında ise 805.135.148 dolara yükseldi. Geçen yıl ise Pandeminin etkisiyle patlayan gıda talebiyle birlikte ihracat geliri 1.018.031.049 dolara yükseldi. Yani 2015 yılında yaşanan uçak krizinden tam 5 yıl sonra meyve ve sebze alanında elde edilen ihracat gelirleri geçmiş yıllarda ulaşılan zirveyi aştı. Pandemi sürecinin devam etmesi ve Türk-Rus ilişkilerinin günden güne daha sıkı şekilde ilerlemesi ise önümüzdeki yıllarda da Türkiyeden Rusyaya yapılan gıda ihracatının katlanarak artacağının bir göstergesi konumunda.

RUSYA EN ÇOK NARENCİYE İTHAL EDİYOR

2019 yılı verilerine göre Rusyan en çok ithal ettiğiniz meyve ve sebze ürünleri sırasıyla şöyle: narenciye, muz, domates, salatalık, üzüm, armut, şeftali ve biber. Bu ürünlerin birçoğu Türkiyede bolca üretiliyor ve dış pazarlara ihraç ediliyor. Türkiyenin üretimi ve Rusyanın ihtiyaçlarının örtüşmesi ihracatın artmasındaki en önemli etken. Türkiye; narenciye, sofralık üzüm, ayva, kiraz, kayısı, şeftali, çilek, taze incir ve nar gibi tarımsal ürünlerde Rusyaya en çok satış gerçekleştiren ülke konumundadır. Daha önce birinci sırada olduğu özellikle domates alanında ise Azerbaycan’ın gerisine düşmüştür. Bunun başlıca sebebi ise 2015 yılında yaşanan krizden sonra Rusyanın getirdiği satış kotaları.


POTANSİYEL ÇOK YÜKSEK FAKAT ZAMANA İHTİYAÇ VAR

Sadece meyve ve sebze değil savunma sanayii ve turizm gibi birçok alanda ciddi ilişkiler içerisinde olan Türkiye ve Rusya arasındaki ticari potansiyel çok daha yüksek. Uzmanlar başta gıda, turizm ve yeni nesil ticari alanlar olmak üzere iki ülkenin daha sıkı ilişki içerisine girebileceğini fakat mevcut durumdaki siyasi sorunlar yüzünden bunun için zamana ihtiyaç olduğu görüşünde. Siyasi sorunlarında zaman içerisinde barışçıl olarak çözülmesi halinde ticari hacmin artacağı düşünülüyor. Ayrıca pandemiyle birlikte hayatımıza giren aşı diplomasisi de ilişkilerin iyileşmesi açısından bir fırsat olarak görülüyor. Türkiyenin Rus aşısına talip olması ve ilerleyen günlerde yaşanacak olumlu olaylar ticari hacmi 2021 yılında çok daha ileri noktalara taşıyabilir.