Göçmen sorununun insani boyutu vardır. Bu insani boyut gözardı edilemez. Yerinden yurdundan kopup göç eden insanlara yardım edilmesi gerekir. Ancak bu yardım, ülkemizi zorda bırakan ve tehlikeye atan bir boyut da olmamalıdır.

Halen Türkiye’de, “”nerede olduğu, kim olduğu, ne yaptığı ve tam sayısı bilinmeyen” üç milyondan fazla göçmen olduğu söylenmektedir. Avrupa’dan ve yunan adalarından gelecek “Suriyeli- arap göçmenlerle” bu sayı çok daha fazla artacaktır. Bu durum ülkemizi demografik yönden olduğu kadar, sosyal, siyasal ve toplumsal açıdan da sıkıntıya sokacaktır.

Hatta bir kısım Suriyeli Araplar örgütlenerek; “Arapça eğitim ve kısmi özerklik” isteklerinde bile bulunmaya başlamışlardır.

İMZALANAN SÖZLEŞME

Göçmenlerin Türkiye’ye getirilmesi için AB ülkeleri ile “imzalandığı söylenen” anlaşmanın içeriği de tam olarak bilinmemektedir.

Ayrıca uluslararası nitelikte ve diğer devletlerle imzalanan anlaşmaların “TBMM de onaylanması” gerektiği halde bu koşula uyulmamıştır. Bu itibarla imzalanan anlaşmanın hukuken geçerli olup olmadığı da tartışmalıdır.

Bir miktar para karşılığı göçmenlerin toplanarak getirilmesinin üstlenilmesi de “onur kırıcıdır”. Ne zaman ve nasıl uygulanacağı belli olmayan ve aslında hiç de önemli olmayan vizesiz seyahat söyleminin de bir değeri yoktur.

Böyle bir anlaşmanın, halkın düşüncesine saygı duyan iktidar tarafından “halkoylamasına” sunulması da gerekir.

SAKINCALI VE TEHLİKELİ SONUÇLARI OLACAKTIR

Yunan adalarından ve Avrupa’dan “alınan her bir göçmen için”, Avrupa’nın bir göçmen alacağı söylemi ise işin gerçek yönünü ortaya koyduğu kadar şaşırtıcıdır. Bir göçmen alacaklarsa, bir göçmeni neden yollamaktadırlar. Anlaşmaktadır ki, Avrupa ülkeleri; seçerek, tahsilli, kültürlü, belli yaşlardaki bir kısım göçmenleri alarak hem yasak savacak, hem de yararlanacaklar, işin günahını Ankara çekecektir.

Kaldı ki bulundukları ülkelerden Türkiye’ye gelmek istemeyen göçmenler, hem taşıma, hem yerleşme sürecinde önemli rahatsızlıklara neden olacaklardır. Bu göçmenler, söylem ve eylemlerini hakaret ve tehdit boyutuna da vardırmaktadırlar.

Başta da ifade ettiğimiz üzere; Türkiye’de sosyal çalkantılara neden olan ve ileride çok daha büyük tartışma ve kavgalara neden olacak “göçmenlerin Türkiye’ye kabul ve barındırılması işleminden tamamen vazgeçerek ülkelerine iade edilmeleri” mutlak bir zarurettir.

Av.A.Erdem Akyüz