-Kimse kimsenin iyi gününü istemez bir hale geldi!..

İrade Celil bir kaç yıldan bu yana, “dikgazete.com”un yazarı. Bir süre önce Azerbaycan’da belirli kişiler tarafından çeşitli sorunlar yaşadı.

Mesele şahsi olsa da görünen o ki karşıdaki şahıs, istediğini elde edebilmek için her bir şeyi yaptı.

Yaptı ama kendine olan saygıyı kaybetmekten başka bir şey kazanamadı.

Azerbaycan dilindeki yazıları hem doğup büyüdüğü ülkede hem de ülkemizde ilgiyle takip edilen İrade Celil’in durumunu biz de takip ediyor ve yazarımızın hayatı ile uzaktan da olsa ilgileniyorduk. Ne yazık ki İrade Celil, yaşadığı olumsuzluklarla ilgili Azerbaycan devlet kurumlarına şikayette bulunsa da o pervasız şahıs, hiçbir şekilde cezalandırılmadı.

Gerçekten çok tuhaf...

Kadın, bir başına ülkesinden ayrıldı, Gürcistan’da önce Batum, sonra Bakuriani’de yaşamaya başladı; dikGAZETE.com ise onunla irtibatı kesmedi. Çünkü İrade Celil, sıradan bir gazeteci değildi. Köşe yazılarını okuyor, izliyorduk.

Azerbaycan Devlet Madalyası almıştı.

Bugün sizlere, yazarımız İrade Celil ile gerçekleştirdiğimiz röportajı sunuyoruz.

Konuşan: Selçuk Aka

- İrade hanım, kısa bir süre önce sizin şahsi sorunlarınız vardı. Bu neden kaynaklanıyordu?

- Şimdi söylemesi biraz zor. Her bir insanın yanlışı olabilir hayatta. Tabii ki, benim de var.

Bir iş teklifini almak, bir işe başlamak, hem de parası güzel bir işe başlamayı herkes arzular.

Bana da 2017 yılında bir iş teklifi geldi.

Babam öldükten sonra biraz sinirlerim yerinde değildi, hatta bir ara, bir tedavi de oldum. Bu iş teklifi bana sanki merhem gibi gelmişti.

Meğerse yanlış yapmışım.

Ben, olduğum gibiyim.

Düşmanımı, dostumu tanımayacak kadar saftım o zamanlar.

Sonra işte sorunlar başladı. Beni işe alanları işten çıkardılar. Ben gitmedim. Bundan sonra da sorunlar başladı.

Neyse bu konuda çok konuşmak istemiyorum. Her bir güzel kadına, saplantısı olan biri çıkar mutlaka. Ben de size o kişi hakkında özelde konuşmuştum, biliyorsunuz.

Amma ben bir şeyi istemiyorsam eğer, ölmüş babam dirilip gelse, rica etse yapmam!

Evet yapmam!..

Benim de sevdiğim oldu, ayrıldım. Sevdiğim için, yaşadıklarım için zerre kadar pişman değilim.

Bazan ara-sıra eski resimlerimizi birileri paylaşıyor. Ben onunla yaşadıklarımdan utanmıyorum ki... İyi ki, sevmişim...

Yani yaşadığım sorunlar, benim için çok adileşti. Sorun değilmiş gibi. Hatta okuyup gülüyoruz.

İnsanlar ne kadar geri zekalı diye.

- Bir kitap yazdığınızı biliyoruz. “Psikopat”ın konusu ne?

- “Psikopat”ın konusu, bana bu  zorlukları yaşatan insanlar. Yani “Psikopat”ı okuduğu zaman herkes kendisini görebilecek.

Bazı insanlar, çok küçük düşünüyor. Kimde ne yoksa ondan konuşuyor. Kim ailesini, çevresini nasıl görüyorsa, diğerleri hakkında öyle düşünüyor. Kıskançlıklar çok.

Yani kimse kimsenin iyi gününü istemez bir hale geldi. Yazık bu insanlığa yazık.

İnsanlar o kadar ikiyüzlü ki, birisi vardı, ekmek kesmiştik. İşten ayrıldığı zaman yakın arkadaşıma benim için “tehlikeli dikkatli ol” demişti. Düşünebiliyor musun ve bütün bunları söyleyen bir kadındı.

Duyduğum zaman güldüm, yazık.

İnsanlara yalakalık yaparak yaşamak o kadar çok zor ki. O kadın için de üzülüyorum.

Kitabımda her şey var, yasak aşk, kıskançlıklar, arkadaşlıklar, ikiyüzlü insanlar hatta ikili özel ilişkiler bile var...

- Kitabınız ne zaman hazır olacak?

- Bu sene geçti artık. Bitiremem.

Hem biliyorsunuz, Azerbaycan’dan taşındım. Yeni bir bölgeye, yeni bir şehre alışmak zor. O yüzden gelecek yıl biter Allah’ın izniyle.

- İrade hanım, kadınlar sizi çok kıskanıyor, peki erkekler size nasıl bakıyor, nasıl yaklaşıp, yakınlaşmak istiyor?

-Kadınlarla zor değil, kıskanıp ne yapıyorlar ki, ha biraz ileri geri konuşurlar, bir de en fazla geceleri beni düşünüp uyuyamazlar.

Erkekler de aynı.

Zor olan biliyor musunuz kimle. Hani erkek cildinde olup, kendisinin bile ne olduğunu bilemeyenler var ya onlarla. Ama artık ben değiştim. Hiç kimse umurumda değil, ne de insanların ne yaptıkları ne düşündükleri. “Psikopat”ı düşünüyorum. 

- Birisi yazmıştı sizin hakkınızda ki, evli bir erkekle “aşk” yaşamışsınız!..

- Evet yaşadım. Hem de severek yaşadım. Hiç pişman değilim. Yasak aşklar daha güzel. Türkan Şoray bile 20 yıl “Yasak aşk” yaşamış. Ben yaşasam kabahat mi? Bazen oluyor, birine aşık oluyorsun, tüm kalbinle seviyorsun. Amacın onu eşinden ailesinden ayırmak değil ki.

Amacım öyle olsaydı yapardım! Ben sadece onu gözümde büyütmüş ve deli gibi seviyordum.

Kimseyi sevmediğim kadar. Tüm yasak aşklar gibi, o da günü geldi ve bitti. Ben ayrıldım.

Çünkü kendi hayatımı kurmam lazımdı.

Ama hiç pişmanlığım yok. Asla da olmayacak.

Ben yaşadığım hiçbir şeye pişman değilim. Kötü olaylar yaşadığım zaman, “bu benim dersim” diyorum, insanları tanıyorum. İyi şeyler de zaten iyi...

- Değiştim diyorsunuz, sizi ne değiştirdi, nasıl oldu bu değişim?

- İlk başlarda zordu. Ağlıyordum… Benim ailem güzel bir aile. Kimseye bir zararımız dokunmadı. İlk başta onlar hakkında ileri geri konuştular, sonra benim, hatta ölmüş babam hakkında da konuştular.

Hani diyorlar ya, daha acıtmıyor. Mesela elinizi yaktığınız zaman ilk önce acıyor. Ağlatabiliyor sizi, sonra acı geçiyor, izi kalıyor. Artık daha o yara sizi acıtmıyor.

Yani yeri var, hissediyorsunuz. Amma ilk yara önemli. Sonra alışıyorsun, hayat yara-bere ile dolu anlıyorsun.

Herkes iyi olmaz ki. Herkes erkek gibi erkek olamaz ki. Herkes kadın gibi kadın olamaz ki.

Bir arkadaşım diyor bana ki, “çok cesursun”. Evet öyleyim.

Çünkü ne kazandımsa alınımın akıyla kazandım.

Devletin malını tırmalamadım. Devletime karşı konuşmadım. Başkalarının yaptığı gibi kimseye gazeteciliğimi kullanıp da şantaj yapıp, parasına çökmedim. Devletle hiçbir zaman problemim olmadı.

- Bir ara Sputnik Azerbaycan ofisinde gazeteci kimliğinizle çalıştınız…

- Evet çalıştım. Çalıştım ama sıradan bir muhabir oldum. Oradakı yazılarım hala yerinde duruyor. Kim istese okuya bilir. Devlete karşı bir yazım, bir cümlem olduysa boynum kıldan ince. Asla Yapmadım. Bir yanlışım olsaydı, bununla ilgilenen kurumlar var. Sosyal medya sitelerinde hakkımda çıkan iftiralar sonucu müracaat yaptım, gittim, “beni araştırın” dedim. “Vallahi” de dedim… Bana “seni biliyoruz, git işini yap” dediler.

Amma!.. Yoruldum birgün ve 2021 Ocak ayında Sputnik’teki işimden ayrıldım. Sonra da Azerbaycan’dan taşındım. Çünkü saplantılı biri, beni çeşitli yollarla sürekli rahatsız ediyordu.

Benimse aklımda “Psikopat” vardı. Ve onu yazabilmek için hastalıklı insanlardan uzak olmalıydım.

Kitabın çoğunu yazdım, azı kaldı.

Ve o kitap, benim ruh halimi de değiştirdi. Beni daha güçlü, hiçbir şeyi umursamayan birisine çevirdi.

- Sevgiliniz var mı?

- Hani özel konu olmayacaktı?

- Bir tek bu soru..

-Var. Onunla da Gürcistan’da Bakuriani’də tanıştım. İngiltere’den kendisi. Sayesinde İngilizceyi geliştiriyorum... O zaten bizim dili bilmiyor.

- İleriye dönük ne gibi planlarınız var?

- Kitap bitmeli. Başka da bir şey düşünmüyorum.

- İnsanlara, bu söyleşiyi okuyanlara ne söylemek istersiniz?

- Bir şeyi söyleyeceğim; hem de kadınlara. Biri size şantaj yaptığı zaman intiharı seçmeyin. İntihar, seçim değil.

Güçlü olun. Kimse sizin bir damla göz yaşınıza değmez. Ha kime zamanında, adam bilip önem verebilirsiniz. Amma bu sizin yanlışınız değil, onun sonradan ortaya çıkan gerçek yüzü..

Ben, her zaman kendime şunu söylüyorum; güzelsin, kariyerin var, yaratıcısın. Seni sevenler çok. Varsın 5-10 kişi de seni sevmesin. Ne olacak ki...

İnanın ne yaşarsınız, yaşayın geçiyor.

Geçmese de alışıyorsunuz, acıtmıyor.

Hayatta bir tek Allah’tan korkun.

Çünkü Allah, yaşattığınızı size yaşatmadan canınızı almayacak!

- İrade hanım; Azerbaycan Türkçesi ile yazdığınız ve ilgiyle takip edilen dikGAZETE.com’daki yazılarınız ve açık yürekli cevaplarınız için teşekkür ederiz.

- Estağfirullah, Selçuk bey, sizin magazin haberleriniz ve dikGAZETE’deki yazılarınızı ben de ilgiyle takip ediyorum, sorularınız için ben teşekkür ederim..

.