Sevinç, insanın iç dünyasında beliren en yalın kıvılcımdır; sevinmek ise bu kıvılcımı büyütüp başkalarıyla paylaşmaktır. Sevincin de sevinmenin de “ne” olduğunu unuttuk! “At izi” her yerde “it izine” karıştı! “İktidarın”, bu yaşamı yurttaşa yeterli sayan sistemin “sevinci”; yükselen betondan yapılar, yurdu ağ gibi ören asfalt yollar, silahlar/ kurşunlar/ komşularla sürtüşmeler/ içeride tepki gösterenleri susturmak için güç kullanmalar… Bunun içine “sevgiyi” nasıl koyuyorlarsa, nasıl “sevinci” kendi tekellerinde sayarak mutlu olabiliyorsa…
Sevincin içinde toplumun çoğunluğunu oluşturan, toprağını süren, sistemin makinelerine yaşam katan yurttaş yok! Avucun içinde kaybolacak çoğunlukta olan “doymazlar”…“Doymazların” büyümesi, “doymazların” gücü, “doymazların” şatafatı her şeye bedel! Diyorum ya “sevinç” nedir unuttuk! Bir çocuk topacına sevinirdi bizim dönemde, sonra futbol topuna, daha sonraları bisikletine… Anne/ baba çocuğunun “sevincini” severdi, sevmesi çoğalması için uğraş verirdi! Şimdi ne çocuklar sevinebiliyorlar ne de anne/ baba sevmenin çoğalmasına katkı koyabiliyor…
***
Tüik’in açıkladığı kasım ayı enflasyonu dört yılın “en düşük” düzeyinde gerçekleştiği için, başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hoşnutluğunu dile getirdi. Aralık ayında da benzer bir düşüş beklendiğini belirterek “fiyat istikrarını merkeze alan programımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz” dedi. Belirlenen yıllık yüzde otuzbirlik enflasyonun, bugüne değin süren “kararlılıkların” ne denli doğru olduğunun da altı çizildi. “Sevinç” büyük, “beklentiler” istendiği gibi…
Hiç tartışmasına girmeyeceğim, ancak demek ki “akıl” da “kötü koku” alabilirmiş! “Koku alma organı burundur” diye diretmeyin, artık “akıl” da “o kokuyu” alıyor! “İktidarın” bu sevinci emekçi için, dargelirli için, çalışan için, emekli için olmadığı açık! Her ay bilançoları artan patron için… Tüketici fiyat endeksine göre aylık yüzde 0,87 enflasyon olmuş, aralık ayında buna benzer bir rakam geleceğini de Bakan Şimşek söylüyor! Bu da şu anlama geliyor; asgari ücrette, emekli aylıkları da yüzde otuz dolayında artacak! “İktidar” bunu istiyor, Tüik yolunu açıyor, bakanlık da bunu yaşama geçiriyor! Nasıl bir “sevinç” kaynağı değil mi; halaya durup, umut şarkıları söylenir artık…
***
Kimse kendini kandırmasın, kimse “yaşanmayanları” yaşanıyormuş gibi göstermesin, kimse algı işini bu denli yaşamla içselleştirmesin; toplumda “sevinç” her geçen gün azalıyor, her geçen gün yürekler daha çok yanıyor… Bunun en büyük nedeni de ekonomi; insanların gereksinmelerine ulaşamaması, istediği yaşamın içinde olamaması, eşini/ çocuğunu saramaması, doyamaması, yaşayamaması… Tüik’in açıkladığı veriler “iktidarı” sevindiriyor olabilir, bu algıyla yerlerini sağlamlaştırmış olabilirler, ancak yurttaşın “o” sevincin içinde ne yeri var, ne de yaşadıkları…
En küçük, herkesin her an gereksindiği bir ürünü örnek vereyim; yemeklik yağ… Aylık enflasyon verilerinden hoşnut olup “sevinç” duyan, bundan sonraki aylarda da eylemlerini “aynı kararlılıkla” uygulayacaklarını sıkça yineleyenler, yemeklik yağın yıl içinde ederinin ikiye katlandığını değerlendirirken başlarını eğecek mi acaba? Pırlanta, yat, yurtdışı gezisi, lüks lokantalarda bir akşam yemeği, Bijan’dan giyim/ kuşam demiyorum; yemeklik yağ…
***
Sistemin, “yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan” çıktığını aptalca sorgulattığı gibi, Tüik’in verileriyle emekçinin alım gücünü erittiklerinin anlaşılmasını istemezler; sanki kimse yumurtanın tavuktan çıktığını, yumurtadan civciv çıktığını, Tüik verilerinin yurttaşın yaşamıyla ilgisinin olmadığını, “iktidarın” yerini sağlamlaştırmak için yapay “sevinç” büründüğünü bilmiyor gibi… Şunun açıklamasını yapmalılar o zaman: Enflasyon aylık yüzde 0,87/ yıllık yüzde 31,07 olsun, ancak süresi bu ay dolan işletme sahipleri kiralarına yüzde 35,91 oranında zam yapsın! Bu kiracının yüzde dörtbuçuk daralması anlamına gelir; gelin “sevinmeyi” sürdürelim, halaylarla kutlayalım bu yoksunluğu…
Sevincin topluma yayılması isteniyorsa eğer, insanların yaşamlarını sürdürebilecekleri kadar ücret almalarının önündeki engeller yıkılmalı! Gerçek sevinç sofrada paylaşılan ekmekte, çocukların gülüşü, emeğin karşılığının tam odağındadır. TÜİK tabloları “iktidarı” sevindirebilir, ancak yurttaş için kemer sıkmaktan başka anlamı yok! Bu da “kırılmayı” çabuklaştırır ancak… 041225