İşgüzarlık, üzerine vazife olmayan işlerle uğraşma, gereksiz çalışma, 
tribünlere oynama, boşa kürek sallama,  kent gündemini işgal etme 
gibi deyimleri Mersin’de çok sık kullanırız.
Bu deyimler bazı oluşumlara da çok güzel uyar. Bunlar kendi 
içlerindeki her yönetim değişikliğinde Valiyi, Belediye Başkanlarını, 
Kurum Müdürlerini ziyaret ederler; İl Müdürlerini davet edip onlarla 
çalışmalar yaparlar, Bakanlarla görüşmeye çalışırlar. Eski yöneticileri 
dönemlerinde överler,  yeni yöneticiler gelince de eski yöneticileri 
eleştirir, memlekete 15 yıl, 8 yıl kaybettirdiğini söyleyip, bu sefer yeni 
yöneticileri övmeye başlarlar. Fakat sonuçta hiçbir netice alınmaz; 
hepsi sözde kalır. 
Mersin’de yıllardır bunlara alışıldı, artık çok da önemsenmiyorlar.
Şimdi son altı ay içinde kucağımızda kent gündemini lüzumsuz işgal 
eden, yukarda bahsedilenlere benzer yeni bir oluşum bulduk: 
Büyükşehir Kent Konseyi! 
Demokratik olmayan bir oldu bitti seçimle oluşan bu Konsey giderek 
gereksiz ve işgüzar çalışmalarla kent gündemini işgalden öte, kente 
zarar verebilecek gibi görünüyor.
Yaptıkları çalışmaları şimdiye kadar yalnızca gülümseyerek, biraz da 
üzülerek gözlemlerken, artık kızgınlıkla izlemeye başladık. 
Birkaç kez Kent Konseyi’ni eleştiren yazılar yazdım; ancak gereksiz 
çalışmaları artarak devam ediyor.
Son olarak da hiçbir etkisi, yetkisi, yaptırımı olmayan bu 
oluşumdakiler, adeta Mersin’in tüm kentsel sorunları çözülmüş gibi 
şimdi de bir dizi temaslarda bulunmak adı altında bir Anamur gezisi 
yapıyorlar ve Belediye Başkanı’nı ziyaret ediyorlar. Anamur Belediye 
Başkanı da işi gücü bırakıp Kent Konseyi Başkanı ve üyeleri onuruna 
Kısakahyaoğlu Konağı’nda bir yemek veriyor.
Şimdi, buraya kadar bir sorun yok gibi gözüküyor; ama dikkat: Kent 
sınırları içinde öncelikle ve esas olarak kentleşme sürecinde yerel 
yönetimler üzerinse sivil baskı grubu oluşturarak öneriler üretme, 
projeler sunma ve eleştirel bir kamuoyu yaratma göreviyle yükümlü 
Kent Konseyi’nin Anamur gezisinde görüşülen konusu: 
Nükleer Santral ve Askeri Bölgeler! 
Sanırsınız uluslararası düzeyde kriptolu görevler üstlenmiş bir 
stratejik örgütle karşı karşıyayız…
Öyle ki, bir yanda devlet politikası kapsamında ülke güvenliğini ve 
devlet stratejisini ilgilendiren iki konu; diğer yanda Büyükşehir 
Belediyesi özelinde kentsel sorunların çözümünde düşünce üretmekle 
yükümlü yetkisiz, sıradan bir oluşum… 
Nükleer santral konusu Mersin’de Nükleer Karşıtı Platform tarafından 
zaten yeterince işleniyor. Kent Konseyinin asıl görevinin ne olduğunu 
iyi bilmek, anlayabilmek ve ona göre davranmak gerekir.
Kent Konseyi Başkanı burada çarpıcı açıklamalarda bulunuyor. 
Nükleerde asıl amacın uranyum zenginleştirme olduğunu iddia 
ediyor. Ayrıca Hükümetin Askeri Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri 
yönetmeliğinde değişiklik yapılmasına dair yönetmeliğini eleştiriyor. 
Havada Türk pilotların uçuş bölgeleri, karasularında da kullanıma 
kapalı bölgeler konusunda stratejik, askeri, siyasi bilgiler veriyor, 
öneriler yapıyor. 
Allah Aşkına, bu konular bir Kent Konseyinin konusu mudur? 
Eğer bir yarar sağlamak istiyorlarsa, ki aslında bunda da fiilen 
yapabilecekleri pek bir şey yoktur, bu kentin yüzlerce çözüm bekleyen 
sorunu ile ilgili en azından varsa fikirleri, birkaç öneri yapsınlar.  
Oysa bunlar tamamen bir siyasi muhalefet anlayışına soyunarak, 
önceki yerel yönetim ve taraftarlarının devamı gibi Mersin’e yapılacak 
her projeye karşı çıkmayı sürdürerek, Hükümetin tüm icraatlarını 
eleştirerek şimdiye kadar açıkça görüldüğü gibi Mersin’e bir fayda 
sağlamayan, aksine zarar verdiğini gördüğümüz çalışmalarında ısrar 
ediyorlar.
Bugün Büyükşehir Belediyesi yönetimi ve Merkezi Hükümet birbirinin 
karşıtı,  projeler konusunda anlaşmazlığa düşmüş, iki düşman oluşum 
değildir.
Yeni Büyükşehir yönetimi Mersin’in projelerini gerçekleştirmeye, 15 
yıl Mersin’de yapılamayanları yapmaya açıkça gözlenen bir gayretle 
çalışmaktadır. Yeni Ak Parti İl Başkanı da tüm iyi niyetiyle Mersin’in 
projelerine destek vereceğini söylüyor; bunda da samimi olduğuna 
inanıyorum.  Şimdi bu projelerin gerçekleşmesinde Hükümet ve 
Belediyenin işbirliği içinde çalışması, doğabilecek sorunların çözüme 
yönelik iyi niyetli bir diyalog kurabilmesi çok önemlidir. Toplu taşıma, 
merkezi yatırımlardan kentin pay alması, Mersin’deki ekonomik ve 
sosyal sorunların çözümü için gerekli yasal düzenlemelerin hızla 
yapılması, havaalanı, turizm bölgeleri ve benzer onlarca meselede 
hükümetle işbirliğinin kime ne zararı vardır? 
Buradan bir politik hesap çıkarmanın bu kente neler kaybettirdiği 
yeterince görülmedi mi?
15 yıl Mersin’de Büyükşehir Belediye yönetimi taraftarları neredeyse 
hemen her konuyu merkezi politikaya tam bir muhalefet için istismar 
etti; sonuçta ne elde ettiğimiz, neler kaybettiğimiz, nelerin 
engellendiği, nelerin geciktirildiği ortadadır.
Özellikle yüzlerce sorunun ve ötelenmiş sıkıntının içerisinde olan 
kentimizde Hükümetle Büyükşehir Belediyesi arasında gerginliğin 
yeniden başlaması tüm kenti olumsuz etkileyecektir.
Artık Mersin’in daha fazla beklemeye, boş işlerle uğraşmaya, üzerine 
vazife olmayan konularda sonuç alınması olanaksız çalışmalara  
tahammülü yoktur.
Nükleer enerji konusunda bir fikrin varsa başka oluşumlar içinde 
söylersin; ama sosyal sorumluluk gibi parlak etiketler altında asli 
görevlerinden kaçarak doğrudan genel politikanın tartışmalı sorunları 
içine girersen, bırakın kendi işini ihmal etmeyi, kente ve ülkeye zarar 
verirsin.
Bu tür işgüzar oluşumlar kendilerini önemsetmek, değerli kılmak 
amaçlı gereksiz çalışmaların bu kente ne kadar zarar verebileceğinin 
idrakinde olmalıdır;  bu yetkiyi onlara veren yönetici ve sorumlular 
başta olmak üzere bu oluşumlarda görev alanlar kadar tüm kamu oyu 
da artık sivil kuruluşları suiistimal eden bu zihniyete dur demelidir. 
HARUN ARSLAN