Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, bir konuştu, pir konuştu.

Uzunca zaman konuşulacak, üzerinde konuşmalar ve tartışmalar yapılacak bir konuşma.

Kılıç Yarası gibi.

Kürsüde Haşim Kılıç değil de, “Haşin Kılıç” var gibiydi.

Sözleri okkalıydı.

Birikmiş bir öfkenin dışa vurumu gibiydi.

Hem hukuk dersi verdi, hem payladı.

Cemil Çiçek'in ifadesini tersinden okuyacak olursak;

Hem “haşladı”, hem “tokatladı!”

Her kelimesinde bir kılıç darbesi vardı.

Kılıç yarası, iktidarın gövdesinde derin izler bıraktı.

İktidarın başının çehresinde de derin çizgiler.

Konuşma boyunca Tayyip beyin yüzüne baktım.

Suratı asıldı, dudakları büzüldü, yüzünün ağız ve yanak nahiyesinde pörsümeler oluştu.

Bunlar, kızgınlığının ifadesiydi.

Kızdı ama, sabırla dinledi.

Her an salonu tek edebilir diye bekledik, etmedi.

Konuşma boyunca gözlerim ara sıra da Gül'ün yüzüne kaydı.

Konuşmayı “mütebessim bir çehre”yi gizliyerek dinliyordu.

Bir yerinde gözünü kitapçıktan ayırıp, küçük bir gülücük kıvrımıyla Kılıç'ın yüzüne baktı.

Belli ki konuşmanın vurgusundan ve içeriğinden memnundu.

İçerikte neler vardı; bakalım:

"Bizler, adil olmayı kutsal bir görev kabul eden bir medeniyetin mensupları olarak, gücün ve şartların etkisiyle gömlek değiştiren bir karakterin sahibi olamayız"

"Mahalle baskısı ile yargı mensuplarının görüş, düşünce ve kararlarının etki altına alınma çabaları, adaletin kutsallığına inanmış olanlar için geçerli değildir"

“Anayasa Mahkemesi’nin siyasi amaçlarla hareket olduğunu söylemek ya da milli olmamakla suçlamak sığ eleştirilerdir"

“Yanlış yapanlar elbette yer değiştirecek. Tayinle sorun çözülmez.”

“Yargı, tuzak kurulacak yer değil!”

“Eğer bir karar almazsak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nce yok sayılırlar.”

"Yargı üzerinde oluşan ya da oluşacak siyasi, ideolojik, dini, ırkı ve mezhebi tüm vesayetçi anlayışlar, başta yargı mensupları olmak üzere herkes tarafından şiddetle reddedilmelidir."

Konuşmanın geniş özeti gazetelerde yayımlandı.

Bu konuşmanın meydana getireceği sonuçlara gelince:

Anayasa Mahkemesi, iktidara açıkça meydan okudu!

“Hukuk devletinden taviz verilemez” dedi.

Mahkemelere, hakimlere ve savcılara cesaret verdi.

“Kararlarınızın arkasında durun, korkmayın” anlamına gelecek imalarda bulundu.

İktidarı eli bundan böyle eskisi kadar rahat olmayacak.

Siz bakmayın Cumhurbaşkanının her kanunu imzaladığına.

İmzalansa da bir kısmının Anayasa mahkemesinden geri döneceğinden eminiz artık.

Meselâ MİT yasası iptalini gündemine alabilir.

Bireysel başvurular sonunda tutuklu milletvekili Engin Alan'a tahliye ve yeniden yargılama yolu açılabilir.

Balyoz ve Ergenekon sanıkları yeniden yargılanabilir.

Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığı seçimi iptal edilebilir.

İktidarın başında “Demokles'in” değil ama,

“Haşim'in kılıcı” sallanıyor demektir.