10 Eylül 2014-ANKARA
İnsanlar; yalanla dolanla talanla aldatılıyor, kandırılıyor ve yönlendiriliyorlar.
Kimi din adına, kimi soyluluk adına, kimi askeri güç adına, halk yığınlarını sömürürken, çağımızda demokrasi denilen kapitalist sömürü çarkında yöntem değişmiş, sömürme değişmemiştir.
Çağdaş ve modern Türk devletinin elitleri halktan kopmuştur.
Bu ülkenin vatansever aydınları;
- Halkın içine girerek kenar mahalle ve köy kahvelerine gidip, insanlarla sohbet etmelidir.
- Öğretmen ve cami imamlarıyla konuşmalıdır.
- Mahalle esnafının düşüncelerini öğrenmelidir.
- Siyasal İslamcılar tarafından hiç aksatılmadan düzenlenen ev sohbetlerinde neler konuşulduğunu ve ev hanımlarına nasıl ulaşıldığını gözlemlemelidir.
Ayrıca, Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya da, İran, Mısır, Fas, Cezayir, Tunus, Pakistan, Afganistan ve Endonezya gibi Müslüman ülkelerde radikal İslamcıların halkı nasıl yanlarına çektiklerini, yönetimlere nasıl nüfuz ettiklerini ve din adına yapılan katliamları okumalıdır. Türkiye de uygulanan yöntemlerle örtüştüğü alanları bilmelidir.
Televizyonlarda ve mitinglerde, kahrolsun şeriat yaşasın laiklik diye bağıran sözüm ona Atatürkçü elit, Cumhuriyeti koruduğunu zannediyor.
Karanlık odalarda ise;
Vatandaşın kafasında bu algıyı yarattıktan sonra, bu halkın çağdaş evrensel insani değerlere sahip çıkması nasıl beklenir ki?
İnsanların din ve inanç özgürlüğüne saygılı olarak Laikliği ve laik Cumhuriyeti savunmak bu mudur? Bu mütedeyyin dindar sıradan vatandaşı laikliğe ve laik Cumhuriyete düşman etmez mi? Din tüccarlarının ekmeğine yağ sürmez mi? Böyle çağdaşlık mı olur?
Helal gıda, helal giyim, helal evlilik sitesi ve helal seks mağazası gibi akla hayale gelmedik her alanda dini değerler ve semboller fütursuzca istismar ediliyor.
Gazetecisi, akademisyeni masalarından kalkıp;
- odalarından çıkıp halkla iç içe olmalıdır.
- Her şeyi ben bilirim havasını bırakıp, büyüklük kompleksinden sıyrılmalıdır.