“MECLİS TOPLANTILARI İKİNCİ DÖNEM” ÖNCESİ DURUM...
Özellikle geçmiş dönemdeki bütün İl Genel Meclisi ve Büyükşehir 
Belediye Meclisi toplantılarını düzenli izledim.
Buna ilişkin olarak da, çeşitli yazılarımda geçtiğimiz dönemlerdeki 
“Büyükşehir Belediye Meclisi” ve “ İl Genel Meclisi” toplantılarının ne 
kadar ciddiyetsiz, faydasız ve hatalı yapıldığını belirtmiştim.
İl Genel Meclisi kapandıktan sonra özellikle bu dönem Büyükşehir 
Belediye Meclis toplantıları daha önem kazandı; bu nedenle tamamını 
daha fazla bir dikkatle izledim; Meclis üyelerinin birçoğu ile görüştüm; 
gündemdeki tüm konuları da inceledim. 
Büyükşehir Belediye Meclis toplantılarının ilk günden bugüne, 
geçen 6 ayının bir değerlendirmesini yapmak, kimi gözlemlerimi 
kent yararına bir yorumla ve özel bir politik yöne sapmadan sizlerle 
paylaşmak istiyorum. 
Üzücüdür; ama ilk toplantı Sn. Burhanettin Kocamaz’la Ak Partili 
Meclis üyesi Mustafa Turan arsındaki bir gerginlikle başladı ve bu 
gergin hava Başkanla diğer bazı üyelerin ilişkisine de yansıdı; son 
toplantıya kadar, sınırlı olsa da bazı gerginliklere neden oldu.
Meclis üyeleri genelde Başkan Sn.Kocamaz’ın üslûbunun sertliğinden 
ve üyelere karşı davranışından şikayet etmekteydiler.
Burada özellikle Sn. Kocamaz suçlansa da ve dışarıdan bakıldığında 
bu açıdan kısmen kusurlu görülse de, onun içinde bulunduğu durumu 
psikolojik açıdan göz önünde bulundurmak, sert tepki gösterdiği 
meselelerdeki haklılık payına dikkat etmek gerekir. Anladığım 
kadarıyla sorun, Sn. Kocamaz’ın gündeme ilişkin konularda haklı 
olsa da üslûpta sert davrandığı yönündedir. Öyleyse bu noktada 
oyalanalım ve bu sert üslûp meselesinin gerisindeki psikolojiyi 
anlamaya çalışalım:
Şurası tartışılmaz bir gerçektir: 
Sn.Kocamaz önceden karşılaşacağını bildiği ve ona göre hazırlık 
yaptığı yüz farklı sorun beklerken, hesapta olmayan belki de bin 
sorunla karşılaştı. Bu beklenmedik sorunların kapsamı, derinliği ve 
kirlenmenin boyutu karşısında hepimiz gibi o da şaşkınlık ve öfke 
içinde kaldı.
Kendisini 15 yıldır tanırım. İddialıdır, hırslıdır, hiçbir sorunu atlamadan 
üstesinden gelmek ister, verdiği kararları ve talimatları takip eder, 
sonucunu görmek ister; bunun için de sonuna kadar mücadele eder. 
Her tarafa yetişmeye çalışır, her işi bizzat kontrol etmek ister, her 
konuyu kendince bir özenle izler. 
Bu yapıda bir kişinin, beklediğinin on katı sorunla karşılaşınca gergin 
ruh halini düşünmeye çalışalım. Kendimizi bir an onun yerine koyalım, 
ki eminim ki kimse bu açıdan onun yerinde olmak istemeyecektir, 
gerçekten altından kalkılması zor bir stres ve baskı altında olan 
Sn.Başkan’ın içinde bulunduğu durumu anlamak gerekiyor. 
Yapı itibarı ile de geçiştirme, üstünü örtme, erteleme, perde gerisi 
hesaplar yapma gibi özellikleri olmayan Sn. Kocamaz, bu yüzden 
kendisini de bir baskı altına sokuyor. 
Gelelim Ak Parti’li ve CHP’ li Meclis üyelerinin durumuna ve nasıl 
seçildiklerine...
Bu üyeler genelde Özcan ve Salt tarafından kendilerine yakın olan 
kişiler arasından seçilmiştir.
Ak Parti eski İl Başkanı Salt’ı bazı konularda eleştirsem de, 
dürüstlüğüne ve insancıl duyguları üzerine en ufak bir şüphe 
duymadım ve duymam. Salt’ın dürüst ve siyasetle iş ilişkilerini ayıran 
bu yapısından dolayı onun tarafından seçilen Ak Parti’li üyelerin de 
dürüstlüklerinden ve kentle ilgili içten sevgilerinden kendim kadar 
eminim. Yeni İl Başkanı İsmail Taşpınar da dürüst yapısı ile bu durumu 
destekleyecektir. 
Meclis üyelerinin Mersin’le ve sorunları ile ilgili bilgileri, donanımları 
yetersiz olabilir; ki bu durum birçok Meclis oturumunda görülmüştür. 
Bunu ilk altı aylık dönemin acemiliğine bağlamak gerekir. Elbette 
ikinci dönemde kendilerini yetiştirecekler, kentle ilgili daha fazla bilgi 
sahibi olacaklar ve çözüm odaklı çalışma yapacaklardır. Dileğimiz 
ve beklentimiz budur. Bunun için elbette kentle ve Belediye 
hizmetleriyle ilgili konularda kendilerini yetiştirmeleri gerekir. Bazı 
Belediye Birliklerinin bu konuda eğitimler verdiklerini ve seminerler 
düzenlediklerini biliyoruz. Bunlara katılarak kendilerini geliştirmeye 
başlayabilirler. Böylece toplantılarda ortaya çıkan kimi anlamsız 
tartışmalarla zaman kaybedilmeyecektir.
CHP’li Meclis üyeleri üzerinde çok fazla yorum yapmak istemiyorum. 
Onlar genelde sessizler, çok konuşmuyorlar. Eleştiren ya da konuşan 
bir CHP’li üyeyi incelediğiniz zaman şunu görüyorsunuz: Kendisi 
ya da bir yakını daha önce Belediyede çalışmıştır; ya da bir şekilde 
Belediye ile bir bağlantısı olmuştur. Onlar biraz da geçmiş dönemin 
ezikliğini ve suçluluğunu hissediyorlar. 15 yıllık Özcan döneminin 
nice kirli, yetersiz ve yanlış işleri karşısında sırf parti disiplini için 
ya da özel yararları dikkate alarak sustular; bu sıkıntılarını yüz yüze 
konuştuğunuz çoğu CHP’liden dinleyebilirsiniz. Bu elbette politik 
hayatta en istenmeyen bir durumdur. Bundan kurtulmaları ve yeni 
düzene alışmaları, kent yararına çalışmalarda katkı vermeleri biraz 
zaman alacak gibi görünüyor.
CHP yeni İl Başkanı ile geçtiğimiz hafta tanıştım, kısa da bir sohbet 
yapma fırsatım oldu. Hakkında birçok olumlu şeyler duydum. 
Belediyedeki eski usulsüzlük iddialarının açığa çıkmasında ve Mersin 
CHP’de temiz bir sayfa açılmasında öncü olacağını sanıyorum; kendi 
üyeleri üzerinde etkili olabilirse Belediye Meclis toplantılarında kent 
yararına katkı verebileceğini sanıyorum ve ümit ediyorum.
BDP li Meclis üyesi Mustafa Güler her konuyu araştıran ve 
donanımıyla Meclis toplantılarında en çok fikir üreten, temennide 
bulunan ve yararlı çalışmalar yapan bir Meclis Üyesidir.
Umarım diğer Meclis üyeleri de aynı duyarlılık ve sorumlulukla 
davranırlar; gelecek dönem için bilgilerini ve ilgilerini arttırırlar. 
 * * * 
Gelelim son Meclis toplantısına:
İlk toplantıda Sn. Başkan’la gerginlik yaşayan Mustafa Turan’ın 
önemli bir konu üzerinde söz alarak konuştuğunu görüyoruz. Bu defa 
Başkanla ilk seferin aksine olumlu, verimli bir diyalog kurdular ve 
Mustafa Turan’ın gündeme getirdiği önemli konuda Sn. Başkan da 
aynı görüşte idi ve gereğinin yapılacağını söyledi. 
Son toplantı karşılıklı bir anlayış ve hoşgörü ortamında geçti, gelecek 
için bize ümit verdi. 
Bundan sonra, yani gelecek dönemde Sn. Kocamaz’ın Meclis üyelerini 
daha kucaklayıcı davranacağına, onların görüşlerini dinlemeye daha 
fazla zaman ayıracağına inanıyorum. Geçtiğimiz dönemdeki gergin 
çalışma ortamının her açıdan verimi düşürdüğünü söylemeye gerek 
var mı? Böyle bir verimsiz sürecin, başta Sn. Kocamaz olmak üzere tek 
tek her Meclis üyesini üzdüğünü yakından biliyorum.
Sn. Kocamaz’ın deneyimi, yönetim iradesi ve konulara hakimiyeti bu 
kent için bir şanstır ve her Meclis üyesi bu ön kabülle davranmalı, 
kimi zaman zihinsel yorgunlukla ya da psikolojik gerginlikle ortaya 
çıkabilecek olumsuzlukları anlayışla karşılamalıdır. Düşünün ki, bir 
Meclis üyesi kendi özel işinden ayırdığı zamanı kullanıyor; Sn. Başkan 
ise hizmetin olanca ağırlığı, gerilimi ve sıkıntısı içinde bu toplantıları 
yönetiyor. 
Tabii bugünkü Büyükşehir Meclisinin oluşumunun ve yeni Büyükşehir 
statüsünün Mersin tarihinde ilk olduğu ve bunun çalışmaya getirdiği 
zorluklar unutulmamalıdır. Yeni yapılanmanın ortaya çıkardığı işleyiş 
sıkıntıları süreç içinde aşılacaktır. Herkes yeni statü içinde kendi görev 
ve sorumluluğunu daha yakından görecek ve ona göre bir pozisyon 
alacaktır. Bunun da en başta kent yararına bir hizmet dönemi 
anlamına geleceği açıktır.
Sonuç olarak herkes bir orta yol bularak Mersin için çalışacaktır.
Mersin’de 15 yıllık Belediyecilik anlayışının bu kente verdiği zarar 
ve bu kentin geri kalmasında ve gelişememesindeki etkisi tahmin 
edilenden çok fazladır. Şimdi hem bu eksikleri tamamlama, 
yapılmayanları yapma ve yanlışları onarma zamanıdır. Dar politik 
hesaplar, kısır tartışmalar, bilgisizce yapılan engellemeler doğrudan 
kente zarar verdiği gibi, ilgili kişilere de partilere de vebal yükler.
Sonuç olarak: Bu hizmet dönemi Mersin açısından yepyeni bir vizyon, 
çaba, anlayış ve demokratik bir yerel yönetim iradesi gerektiriyor. 
Sn. Kocamaz’ın kişiliği, donanımı ve seçimden bu yana ortaya 
koyduğu yüksek enerjisi hepimizin daha iyi bir Mersin için inancımızı 
güçlendirmiştir. Değerli Meclis üyelerimizin de bu inanç, beklenti 
ve iyi niyetlerinden kuşkum yoktur. Ancak, bu ikinci dönemde 
Büyükşehir hizmetlerinin daha verimli ve işler kılınması gerekir. Küçük 
alınganlıklarla, dar politik hesaplarla kente hizmet aksatılmamalıdır. 
Yeni Büyükşehir yönetiminin politik hesapların çok ötesinde bir 
hizmet vizyonuna sahip olduğunu görüyorum, biliyorum. Öyleyse 
Mersin için çaba gösteren hepimizin, elbette eleştirel bir ahlakın 
sınırları içinde kalarak, bu çabaları desteklemesi ve bilinçli katkılarda 
bulunması gerekir. 
HARUN ARSLAN