şark kurnazı kasaba politikacısı artık tarihin çöplüğündedir, çağdaş siyaset, hâlâ bu çöplükte gezinenler için bitmiştir

Yerel seçimler ve sonuçları henüz tam olarak irdelenmeden ve etkileri  geçmeden Cumhurbaşkanlığı seçimini yaşadık.

Son yerel seçimlerde aklımızda kalan iki başarısız eski yönetici var:
Birisi Büyükşehir Belediye Başkanı Özcan, diğeri Ak Parti İl Başkanı Salt.
Normalde başarısız olan siyasiler istifa ederler, sonra da ortada çok fazla görünmezler, kendilerini ve daha doğrusu başarısızlıklarını unutturmaya çalışırlar.
Bu unutturma politikasını Özcan başarılı bir şekilde sürdürüyor. Seçimden sonra Belediyedeki devir teslim törenine bile katılmadı, hiçbir yerde görünmedi ve kendini bir şekilde toplumdan, basından uzak tuttu. 
Eh; bir başarısızlık sonrasında belki de bir iç hesaplaşma yapabilme açısından akıllı bir tercihtir.

Seçimin ikinci başarısız yöneticisi Salt ise daha seçim yenilgisindeki çok açık payı,  yeterli sürede seçim itirazlarını yapmadaki ilgisizliği ve daha başka sert suçlamalar sürerken o adeta hiçbir şey olmamış gibi parti etkinliklerine katıldı, bayramlaşmada boy gösterdi, parti yöneticilerinin karşılama törenlerinde bulundu.
İstifa etmekte onca direnmesine karşılık, sonunda çaresizce istifa etmiş olmasını hiç sorun yapmadan, yeni İl Yönetiminin bile önüne çıkma çabası dikkat çekti. 

Yetinmedi; bir büyük seçim yenilgisinde payı olan ve “ Ben ancak beni bu göreve çağıran Sn. Başbakan isterse istifa ederim!” diye haftalarca kamuoyunu gereksizce işgal ettikten sonra istifa etmek zorunda kalan kendisi değilmiş gibi, büyük bir pişkinlikle yine sahne aldı, ortalardan hiç eksik olmadı, hiçbir özeleştiri yapmadan sırtındaki başarısız yönetici damgasıyla kendince güç gösterisi yapmayı sürdürdü… 
Bu durum, Salt zamanında onun yetersiz tutumundan dolayı partiden uzaklaşmış kesimi rahatsız etti. Partiye dönmek ve çalışmak isteyen kişiler de bu şekilde engellenmiş oldu.
Yeni yönetimin yanında ya da arkasında durduğu görüntüsü vermesini partililer hoş karşılamadı.

Şimdi; burada çok ince bir kasaba kurnazı politikaya dikkat çekmek istiyorum.
Salt ve eski yönetimi, Taşpınar İl Başkanı olduğu andan itibaren, yerel seçim sonuçlarıyla Cumhurbaşkanı seçimi sonuçları arasında bir mukayese yapılacağını; bunun da aslında kendi yönetimiyle Taşpınar yönetiminin farkını ortaya koyacağını biliyorlardı. Öyleyse; Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde parlak bir oranın önlenmesi, en azından bu yolda bir çalışmaya girilmemesi yönünde bir negatif çizgide karar kıldılar. 
Sonuçta, Yerel seçimler sırasında Büyükşehir Adayı yerine Salt’ın resimlerini sitelerine koyan medya bölümüyle, aynı günde Tepeköy’le Huzurkent arasında zamanın çoğu yolda geçen programlar yapan seçim program bölümünün çalışmalarının hala o dönemin etkisiyle   Cumhurbaşkanlığı seçiminde de bir şekilde sürdüğü görüldü.

Yönetim değişmişti; ama gerekli özeleştiri yapılmadığı, gerekli politik cezalar verilmediği için aynı başarısız çizgide ısrar edildi.

Genelde Ak Parti’nin zaten kuvvetli olduğu yerlere ve Ak Parti sempatizanı oluşumlara yapılan ziyaret programları oy arttırma açısından çok da yararlı olamadı.
Bir basit örnek: Seçim çalışmaları için Mersin’e gelen ve Mersin’de Ak Parti’ye oy vermeyen kesime en çok hitap edebilecek yöneticilerden biri olan Süleyman Soylu ile Mersinli STK yöneticilerini bir araya getirip bir salon toplantısı düzenlenemedi;  Mersin’in projeleri ve Mersin’in gelişmesi üzerine konuşması gereken Süleyman Soylu Ak Parti’nin zaten güçlü olduğu dağ köylerine götürüldü; oralarda soluksuz toplantılarla zaman kaybedildi. Oysa dinamik, doğrudan Ak Parti’nin Mersin’e dönük çok başarılı hizmetlerinin gelecekte de süreceğine ikna edici, Mersin’in Ak Parti’nin büyük Türkiye vizyonu içindeki büyük rolünü vurgulamak üzere doğrudan STK’larla temas yoluyla onların kamuoyuna açıklama yapmaları ihmal edildi.
Hiç yapılmaması gereken MHP aleyhindeki konuşmalar, özellikle MHP’ den gelebilecek oyları etkiledi.

Halbuki genç, dinamik, bilgili, yeni İl Başkanı ve iyi seçilmiş yönetimi Ak Partiye oy vermeyen kesimlere, özellikle STK’ lara gitse, orada kendilerini anlatsalar, Mersin’in yarım kalan ve devam eden projeleri için verebilecekleri katkıyı ve uğraşı aktarsa, yeni bir ümit ve farklılık verse daha başarılı olurlar ve Mersin’de de bir ilki başarırlardı. 

Maalesef Ak Parti hala Mersin’i okuyamıyor ve Türkiye ortalamasının çok altında en başarısız illerden biri olarak bulunuyor. Bunu saçma tıkanıklığı aşmak üzere dinamik, cesur, çağdaş, vizyoner bir dille ve Mersin’de artık bıkkınlık veren ve ülke bütününde zaten çökmüş olan eski Türkiye özlemiyle dolu muhalefet politikasını bir kader olmaktan çıkaran yepyeni bir yapılanmayı sağlamak için çok akıllı olmak gerekiyor. Neyin yapılmaması gerektiği, bunların hangi ilkel kasaba politikaları sonunda il çalışmalarını tıkadığı en azından iki seçimdir artık anlaşıldı! Ülke çapındaki Ak Parti başarıları hangi seçim vizyonuyla, hangi yepyeni değerler üzerine, hangi örgütlenme modeli ve özellikle medya çalışmaları sayesindedir, yeterince görülüyor. Bugün bütün bir muhalefet bile bu konuya odaklanmaya çalışıyor. 

Konuyu genişleterek bir yorum yapmayı sürdürelim:

CHP liler kim ne derse desin çoğunluk olarak sandığa gitmişler ve oylarını partilerine vermişlerdir. Yerel seçimde de her türlü aday üzerindeki olumsuzluklara rağmen yine de ideolojik sebeplerden partilerine oylarını verdiklerini gördük. İdeolojik fikirler Mersin’de her zaman kenti geliştirecek projelerin, büyük yatırımların önüne geçmiştir. Bu elbette Mersin’in hayrına olmuyor, olmayacaktır…
İl Başkanı’nın hala istifa etmemiş olması az da olsa bir oy kaybına sebep olmuştur.
Her gün Belediyedeki yeni usulsüzlüklerin çıktığı bu günlerde eğer Özcan tekrar sahnede olsa, büyük bir olasılıkla CHP li seçmenin bir kısmı sandığa gitmeyecekti.

Seçmen her kim olursa kaybeden siyasileri sevmiyor, en azından uzun  bir süre onları görmek istemiyor.
Halk, yeni bir seçim döneminde onların yeniden bir yer kapma telaşıyla şimdiden yatırım yaptıklarını anlıyor. Bu ise genel olarak çirkin, profesyonel bir politikacı tipini yaratıyor ve partiye zarar veriyor.

MHP seçmeni ise hem adayı benimseyemedi, hem de CHP ile bir arada olmalarında doku uyuşmazlığı olduğundan birlikte verimli bir çalışma yapamadılar
Hem çatı adayı, hem de Genel Başkanlar geldiğinde bir miting dahi yapılamadı. İki küçük salon toplantısı ve bir şarkıcılı açık hava toplantısı ile seçim çalışmasını sonlandırdılar.
CHP ve MHP ciddi bir çalışma yapsa ve adaylarını sahiplense o zaman Ak Parti’nin oyu Mersin’de % 30 unda altına inebilirdi.

Önümüzdeki genel seçimlerde CHP ve MHP mutlaka oy kaybedecektir. 
Kocamaz’ın Belediyecilikteki başarısı partisinin Mersin’de ki oylarında etkili olabilir.
Ak Parti rahatlıkla seçim öncesi iddia ettiği % 40 oy oranına sahip olabilirdi; fakat eski alışkanlıklarda, eski başarısız programlarda ısrar ve eski yenilgilerden sorumla figürlerin hep sahnede gözükmeleri bu fırsatı kaçırdı.
Genel seçime kadar kalan sürede, Ak Parti yönetimi sonunda Mersin’i doğru okuyabilir ve eski hatalardan ders alırsa bu güne kadar elde edemediği başarıyı elde edecektir ve bunun içinde gerekli, uygun ortam mevcuttur. 
Ya da aynı yöntemlerle devam edip Mersin’de Türkiye ortalamasının 20 puan altında Erdoğan’ın her zaman mevcut sabit oyunun üzerinde uyuklayarak çalışmayla yetineceklerdir.

Ak Parti ülke çapında en beklenmedik illerde bile şaşkınlık verici dönüşümler sağlarken; Mersin örgütü bütün bunlardan habersiz kendi içinde al gülüm ver gülüm çekişmeleriyle ömür tüketecektir.
Dünya değişiyor, Türkiye dönüşüyor ama Mersin Ak Parti örgütü bu dönüşümü ısrarla elden kaçırıyor. Umarız bu son olur ve önümüzdeki seçimler için hemen bugünden buna uygun altyapı ve medya çalışmaları işlemeye başlar.
Tarih ve hayat, onu hak edenler içindir ve politika bu hakkın inşâ edileceği değerleri ve yapıları en küçük düzeyde oluşturma sanatıdır. Kişisel fayda gözetmeyle tıkalı şark kurnazı kasaba politikacısı artık tarihin çöplüğündedir. Çağdaş siyaset, hâlâ bu çöplükte gezinenler için bitmiştir ve umarım herkes bu basit gerçeği kendine ve partisine, kentine ve ülkesine çok zarar vermeden görebilir. 
Yoksa hayat zaten kendi yolunda, kendi bildiğince yürüyor ve yürüyecektir; sadece başka dürüst emeklere, kaybedilen umutlara ve zamana yazık olacaktır. 

HARUN ARSLAN