Mersin Büyükşehir Belediyesi, kentte tarımsal ve hayvansal üretimi arttırmak, üreticiye destek olmak adına makine ekipman, fide-fidan, sulama borusu ve hayvan dağıtımlarını sürdürüyor. Uzun vadeli projelerle hayata geçirilen desteklerin yeni sahipleri Akdeniz, Erdemli ve Toroslar’daki üreticiler oldu.

Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’in katılımıyla Toroslar ilçesi Dalakderesi Mahallesinde “Destek Büyükşehir’den Üretim Çiftçiden” mottosuyla ‘sulama borusu, kaz ve makine-ekipman dağıtım töreni’ düzenlendi. Düzenlenen törende, Akdeniz’e 3 bin 604 metre, Erdemli’ye 4 bin metre ve Toroslar’a da 5 bin 12 metre olmak üzere toplamda 12 bin 616 metre boru desteği yapıldı.

Erdemli Ziraat Odası’na 1 adet taş kırma makinesi, Toroslar ilçesi Ayvagediği Sulama Kooperatifi’ne 1 adet ceviz soyma makinesi ve Akdeniz Ziraat Odası’na 1 adet bitkisel atık kıyma makinesi dağıtıldı. Kadınların yükünü hafifletecek hamur yoğurma makineleri de muhtarlıklara teslim edildi. Toroslar’a 7, Akdeniz’e 6, Erdemli’ye de 2 olmak üzere toplam 15 adet hamur yoğurma makinası verildi. Bu yıl 35’i kadın olmak üzere 50 yetiştiriciye 100’er adet kaz dağıtımı yapılacak. 5 üreticiye de biner adet kaz verilecek. Ayrıca her yetiştiriciye, 600 kilogramlık yemler de teslim edilecek.

“İnadına üretim, inadına çalışacağız çiftçi olarak”

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Milli ekonominin temeli ziraattır” sözünü anımsatarak konuşmasına başlayan Başkan Seçer, pandemi süreci ve Ukrayna’da yaşanan savaşın, tarımın değerini ortaya koyan son dönemlerin en önemli iki örneği olduğunu vurguladı. Seçer, "Cebinizde paranız da olsa size mal satan yoksa aç kalırsınız. Halkınızı da aç bırakırsınız. Ukrayna savaşı var. Cebimizde dolar var. Rusya buğday ihracatını durdurdu. Türkiye önemli bir miktarda o bölgeden buğday, ayçiçeği alıyor. Şimdi nasıl olacak? Aç mı kalacağız? Aç kalmamak için üretmemiz lazım. Kimseye mahkum olmamak için, muhtaç olmamak için çalışmamız lazım, üretmemiz lazım, kanaat etmemiz lazım. Sadakatle, sabırla üretmek, üretmek, üretmek. Bu hak indinde olması gereken. Ama kanaatle, sabırla, sebatla üreten yurttaşlarına da biz yönetenler, onlara onların layık olduğu desteği vermek zorundayız. Hayat pahalı, enflasyon çok yüksek. Bugün sattığın ürünün parasını alıp cebine koyuyorsun, gelecek yıl üreteceğin ürünün tohumunu, gübresini, mazotunu alamazsın. Üretim olur mu? Olmaz. Bunun bir dengede olması lazım. Dünyanın neresine giderseniz gidin, her devlet, her hükümet üreticisini desteklemek zorundadır. Yoksa üretim olmaz, yoksa millet aç kalır. Çiftçinin yanında olacağız, çiftçiyi destekleyeceğiz. Mazot desteği vereceğiz, gübre desteği vereceğiz, ürünün alımlarında alım destekleri vereceğiz. Çiftçinin ayakta kalmasını sağlayacağız. Çiftçi deyip, çiftçilik deyip geçmeyin, köy deyip, köylülük deyip geçmeyin, küçümsemeyin ha sakın. Tarım dediğiniz; Türkiye’de 20 milyon hektar işlenen tarım alanı var. Az verimli, orta verimli, çok verimli. Bu üretimi yapan insanların toplam nüfustaki oranı her 4 kişiden biri, en az yüzde 25’i. Siz tarımı bitirdiğiniz zaman çiftçinin, köylünün çocuğu belediyenin kapısına dayanır. İş ister, sokakta işsiz gezer, aç gezer. O zaman siz bu milleti durduramazsınız. Sosyal problemlere neden olursunuz. Evet, inadına üretim, inadına çalışacağız çiftçi olarak" diye konuştu.

“İnadına, ‘Ben doğru yapıyorum’ demememiz lazım”

Çiftçiliğin büyük emek gerektirdiğini ifade eden Seçer, “Çiftçinin kazandığı para anasının ak sütü gibi helaldir. Yağmur demez, çamur demez, fırtına demez, boran demez, çocuğum hasta demez. Çocuğuna ilaç almaz, gider ağacına atmak için ilacını alır. ‘Çocuğuma daha sonra alırım. Hele şimdi idare edeyim’ der. Şimdi böyle bir helal kazanç. Biz ne yapıyoruz Büyükşehir Belediyesi olarak? Hükümet olsaydık Vahap Seçer olarak farklı konuşurdum. Derdim ki, ‘Tarım politikaları şu şekilde olmalı, bu şekilde olmalı’. Hükümetimi de uyarırdım, bakanı da uyarırdım. Ben tarım komisyonunda görev yapmış bir parlamenterim. Plan bütçe komisyonunda görev yapmış bir parlamenterim. Tarımı da, tarımda üretimin ne olduğunu da, tarım desteklerini de pekâlâ bilirim. Gidişat doğru mu? Tartışılır. Vatandaş, çiftçi, üretici, ‘Çok şükür, bereket versin’ diyorsa söyleyecek hiçbir lafımız yok. Ama az önce söylediğim gibi, ‘Sattığım üründen aldığım parayla, bir dahaki yılın üretimini yapamıyorum, evimin geçimini sağlayamıyorum’ dediği noktada kafamızı önümüze eğip bir düşünmemiz lazım. İnadına, ‘Ben doğru yapıyorum’ demememiz lazım. Ben Mersin Büyükşehir Belediye Başkanıyım” şeklinde konuştu.

“Mersin önemli tarım topraklarına ve imkanlarına sahip bir ilimizdir”

Üreticilere Büyükşehir Belediye Meclisi’ni takip etmeleri çağrısı yapan Seçer, “Meclisi canlı izleyin. İzliyor musunuz? İzlemiyorsanız hata yapıyorsunuz. Verdiğiniz oya saygısızlık yapıyorsunuz. Verdiğiniz oya saygı göstermek için, verdiğiniz oy karşılığında Meclise gönderdiğiniz Meclis üyelerini, verdiğiniz oy karşılığında seçtiğiniz belediye başkanının ne yaptığını denetlemeniz lazım. Cumhurbaşkanının ne yaptığını, hükümetin ne yaptığını denetlemeniz lazım. Bizlerin de sizlere hesap vermesi lazım. Hep söylüyorum, Türkiye kimsenin babasının çiftliği değil. Mahkeme kadıya mülk değil. Bu koltuk benim babamın malı değil, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğu. Görevimi yaptığım sürece, insanların teşekkürünü, hayır duasını aldığım sürece, onları mutlu ettiğim sürece o koltuk için bana destek olur. Ama hata yaparsam, belediyeyi zarara uğratırsam, israf edersem, size getirdiğim 10 liralık hizmeti bin liraya yaparsam, belediyeyi çökertirsem, ülkeyi batırırsam o koltukta bir daha bir saniye kalmamam lazım. Zaten bunun kararını verecek olan da halktır, sandıktır. Sizin o koltukta bizleri bir saniye dahi oturtturmamanız lazım. Demokrasi böyle bir şeydir” ifadelerini kullandı.

“Kadınlarımız evin direğidir. Ülkenin de direği kadınlarımızdır”

Projelerde kadınlara pozitif ayrımcı bir anlayışla yaklaştıklarını ve belediye kademelerinde de aynı anlayışı yürüttüklerini ifade eden Seçer, “Neden biliyor musunuz? Kadınlarımız evin direğidir. Ülkenin de direği kadınlarımızdır. Ulusal kurtuluş savaşında Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ulusal kurtuluş mücadelesini sürdürürken ona el veren, destek veren kadınlarımızdı. Kadınlarımız düşmanla göğüs göğüse mücadele etti. Şimdi de bakıyorum tarlada, ahırda çalışan kadınlarımız. Onun için onların emeklerine sağlık, yüreklerine sağlık” dedi.

Akdeniz, Erdemli ve Toroslar ilçelerine verilen destekler hakkında bilgiler paylaşan Seçer, “Bugün burada Toroslar, Erdemli ve Akdeniz ilçelerimizin üreticilerine sulama borusu ile bazı alet ekipmanlar vereceğiz. Nedir bunlar? Ceviz soyma, taş kırma ve hamur yoğurma makinesi. Bunlardan en önemlisi bence hamur yoğurma makinesi. Kadınların işlerini kolaylaştırıyor. Böylece sabahın kör karanlığında kalkma derdi de ortadan kalkıyor. Bir de geçen yıl başladığımız, hani bu sadece Kars’ta kaz yetişir diyorlar ya sanki başka memlekette kaz yetişmezmiş. Vallahi biz üreticilerimizle geçen yıl yetiştirdik ve Türkiye’nin en büyük, en önemli zincir marketlerinde de gayet güzel ‘Mersinden’ markasıyla satıldı. Yiyenlere afiyet, şeker olsun. Üreticilerimiz için de Allah bereket versin. Demek ki çalışınca her yerde oluyor” diye konuştu.

Üreticiyi destekleyen hizmetlerde ayrımcılığa asla izin vermediklerini vurgulayan Seçer, "Altını karakalemle çiziyorum. Hiçbir ayrım yapmadan, bu senin partilin, bu benim partilim, hepimiz bu al bayrak altında yaşıyoruz. Bizim bölgemiz, etnik kökenimiz, mezhebimiz, meşrebimiz, siyasi görüşümüz ne olursa olsun hepimiz kardeşiz. Biz ayrımcılık yapamayız. Biz asla ayrımcılık yapmayacağız, yapamayız” şeklinde konuştu.

“Daha birçok köyü örnek köy haline getireceğiz”

Örnek köylere örnek işler yapıldığını da kaydeden Seçer, “Bir örnek proje çalıştık. Darısekisi Örnek Köyü. Bu bölgeye de örnek olacak. Ama bunla kalmayacak. Daha birçok köyü örnek köy haline getireceğiz. Üretim olsun. Orada gelenekler, görenekler yaşasın. İnsanlar gelenekleri, görenekleriyle yaşar. Yoksa makine gibi olur. İnsanın maneviyatı, geleneği, geçmişi, tarihi olur. Bunları unutmaz, unutturmaz. Çocuklarına yansıtır. Bu örnek köylerin böyle bir özelliği var. Örnek köy deyip geçmeyin. Sokağı, binaları boyadılar. İnsanların gelip oturacağı sıkma-börek yiyeceği, ayran içeceği yer yaptılar değil. Onun ruhu bir başka. Biz istiyoruz ki sadece Türkiye’nin her yerinden değil, dünyanın her yerinden turistler gelsin bu bölgelere. Bu köylerimizi gezsin. Avrupa’da bu böyle. Biz biraz geriden gidiyoruz. Özellikle Mersin, turizmde gelişsin, insanlar gelsin, tanısın. Kentimin güzelliklerini görsün. Bizlerin güzelliklerini görsün. Bu insanların kalbinin temizliğini görsün. Bütün kültürlerin burada nasıl bir arada kardeşçe yaşadığını görsün. Bizim arzumuz, isteğimiz, çabamız bu yönde" ifadelerini kullandı.