Fransa Ankara Büyükelçisi Herve Magro ve MESKİ’nin üç önemli projesi için 39 milyon 15 bin euro finansal destek sağlayacak Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) Türkiye Direktörü Tanguy Denieul ile 9 kişilik ekonomi heyeti, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer’i ziyaret etti.

Başkan Seçer, heyeti ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti dile getirirken, “Gördüğünüz gibi Mersin coğrafyası da, Akdeniz’e kıyısı olan bir ülke olduğu için, Akdeniz’de sahili olan kentlerinizi aratmıyor, çok benzeşiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kurulduğu tarihlerden önce Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Fransa ile çok yakın ilişkileri olan bir milletiz. Mutlaka 2 ülkenin de tarihe dönük bazı anıları vardır hafızalarda. Mutlaka tarih kitaplarında yer alan Türk tarihçilerin, Fransız tarihçilerin kendi bakış açılarına göre tarih yazarak oluşturdukları süreçler vardır. Beni ilgilendiren tarafı tabi ki bugünün dünyasında, bugünün Türkiyesi’nde ve Fransası’nda şu anda Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Fransa ile Fransız Halkı ile Fransa Devleti ile ülkemin ve kentimin ilişkileridir. Tarihi de kendi zamanında, kendi mecrasında, kendi akışında değerlendirmenin daha doğru olduğunu düşünüyorum. Hep beraber geleceğe bakmanın daha yararlı olacağını düşünüyorum” dedi.

Dünyanın, ülkenin ve bölgenin çok önemli sorunlarla boğuştuğundan söz eden Seçer, “Bunun üzerine kafa yormanın, beraber işbirliğinin, dostluk bağları, kültürel ve ekonomik bağlar kurmanın daha önemli olduğunu düşünüyorum. Mutlaka şu anda Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak bizlerin de hem Avrupa Birliği ile hem Fransa ile özelinde bazı kurumlarla, başta Fransız Kalkınma Ajansı olmak üzere önemli ilişkilerimiz var. Bunların üzerinde kafa yormak, geriye dönük hatalarımızı, eksiklerimizi konuşmak, geleceğe dönük projeksiyonlar yapmanın bizler açısından faydalı olacağını düşünüyorum” diye konuştu.

“Türkiye’nin birçok ilinde olmayan bir avantajı taşıyoruz”

Sorumluluk alanı olan ve Belediye Başkanlığı yaptığı Mersin hakkında da konuşan Seçer, heyetin dün yaptığı Adana ziyaretini de anımsatarak, Mersin ile Adana’nın demografik, kültürel ve ekonomik yapıları, kent sorunları ile birbirine benzeyen komşu kentler olduğunu vurguladı. Mersin özelinde de değerlendirmelerde bulunan Seçer, “Mersin bir ticaret kenti. Çünkü Mersin liman kenti. Bu liman, Doğu Akdeniz’in en önemli limanı, Türkiye’nin en önemli limanı, büyük bir kapasiteye sahip liman. Bu liman hem Türkiye’nin Doğu Akdeniz çanağında dünyaya açılan kapısı, hem de Türkiye’nin karayolu koridorundan bağlantı kurduğu, başta Orta Doğu ülkeleri, Kafkaslar olmak üzere yoğun transit ticarete konu olan bir liman. Türkiye’nin birçok ilinde olmayan bir avantajı taşıyoruz, çok sektörlü bir kentiz. Ticaretin yanında muazzam tarım topraklarımız var, çok katma değeri yüksek ürünler üretiyoruz ve ihracata konu ürünler. Tarih birikimimiz çok, muazzam bir tarih var. Eski medeniyetler, imparatorluklar, bu topraklar onlara ev sahipliği yapmış. Diğer taraftan sanayi gelişiyor, lokasyon olarak çok uygun. Yeni enerji yatırımları var, buna karşı olmama rağmen, karşı olduğumu da bildirmek istiyorum, bir nükleer santral yapımı var. Yani burada yok yok, onların oluşturduğu bir de lojistik sektörü var. Yani bu kadar üretim var, ticaret var, bunların transferi için de bir de lojistik sektörü kendiliğinden zaten. Lojistik sektörünün Türkiye’nin en büyük filolarından bir tanesi İstanbul’dan sonra Mersin’de. Mesela böyle muazzam bir kent. Vergi ödemede Türkiye’nin ilk 7 kenti arasındayız” ifadelerini kullandı.

“Projeksiyonlar 1.9 milyona göre ama bu kent 2.3 milyon insanın yükünü çekiyor”

Mersin’in kent olarak var olan avantajlarının yanında dezavantajlarının da olduğunu ifade eden Seçer, “Göçle büyüyen bir kent. Önce iç göçe maruz kalmışız. Yerli nüfusumuz 1.9 milyon. Ama 2011’den sonra yoğun bir sığınmacı göçü ile de yüzleşen bir kentiz. Şu anda yerli, sığınmacı, farklı unsurların toplam nüfusu 2.3 milyon civarında. Yani projeksiyonlar 1.9 milyona göre, bütçeniz, planlamanız, her şeyiniz, ama bu kent 2.3 milyon insanın yükünü çekiyor. Ama olumlu olumsuz yanları, çok çeşitliliği, popülasyon ya da nüfus olarak, demografi olarak her şeyle bütününde çok huzurlu bir kent. Burada mutlaka kenti yöneten aktörlerin her birinin farklı rolü var. Bu huzur ortamının oluşmasına en büyük katkıyı yapacak aktörün Büyükşehir Belediye başkanı olduğunun farkındayım. 3 yıllık görev süremde dünya görüşümden kaynaklı yani ideolojik, siyasi görüşümden kaynaklı, vicdanımdan kaynaklı ve karakterimden kaynaklı olarak zaten bu tarz bir yönetim sergiledim” dedi.

“Şimdi geleceğe bakmamız gerekiyor”

Fransa Ankara Büyükelçisi Herve Magro ise Mersin’in önemli bir şehir olduğunun vurgusunu yaparak, “Çok uzun bir tarihimiz var. 12 sene sonra 500. yılı kutlayacağız. 500 yıllık bir tarih çok uzun, çok derin ve çok zengin bir tarih. Daha çok iyi yanlar var bu 500 yılda. Tabi zor anlar da var biz bunu biliyoruz, onu da yaşadık birlikte. Ama tam dediğiniz gibi bu tarihi unutmamakla birlikte daha çok şimdi geleceğe bakmamız gerekiyor. Ben bu konuları bir pozitif ajandaya dönüştürmek istiyorum” şeklinde konuştu.

Tarımın da bölge için çok önemli bir konu olduğuna değinen Magro, iklim değişikliği konusuna da dikkat çekti. Magro, “İklim konuları bakımından geleceğe bakarsak hepimiz maalesef bu konu ile gelecek 10 yıllarda ilgileneceğiz. Onun için Türkiye ve sizlerle çalışmamız gerekiyor. Çünkü bu iklim konusu hepimizin konusu. Tek başına biz kendi ülkemizde bununla karşı karşıya gelemeyiz. Hepimizin çabaları lazım. Onu biliyoruz ve onun için Türkiye ile bu konuda çalışmak istiyoruz ve aynı zamanda dediğim gibi bir pozitif ajandaya dönüştürmek istiyoruz. Onun için burada bazı müsteşarlar bu konu ile ilgileniyorlar. Tabi sürdürülebilir şehircilik çok önemli bir konu. İklimden bahsettik, ulaşımdan konuşabiliriz, atık sular gibi” diye konuştu.

Fransız Kalkınma Ajansı’nın çalışmalarından da söz eden Magro, “Bunu da biraz konuşacağız. Benim için en önemli şeylerden birisi tam dediğiniz gibi görüşleriniz nedir, zorluklar nedir, iyi tarafları nedir ve nasıl bu projeleri birlikte yürütebiliriz? Onun için bugün Kalkınma Ajansı’nın müdürü burada. Şimdi kendisi çok önemli bir şey yaptı, İstanbul’dan Ankara’ya geldiler. Çünkü müdürlük İstanbul’daydı, şimdi Ankara’da. Bu önemli bir şey, benim için çok önemli. Çünkü bana yakın, ama aynı zamanda böyle tüm makamlarla daha rahat çalışabilir. Fransız Kalkınma Ajansı’nın çok büyük bir payı var şimdi. Çünkü biliyorsunuz Türkiye Paris Anlaşması’nı onayladıktan sonra 3 milyar 200 milyon dolar bir fon imzaladık Dünya Bankası ve Alman Kalkınma Ajansı ile. Bu 3 milyar 200 milyon dolarlık fonun 800 milyon eurosu Fransa’nın. Ama tabi bunu yapmak için Türk makamlarının bir satıcısı lazım. Bunun üzerinde çalışıyoruz şu anda. Çünkü bu fonlar projeler üzerine verilecek. Ama tabi aynı zamanda Fransız Kalkınma Ajansı ve bizim ticaret müşavirliği de bazı projelere direkt bir yardım yapabilirler. Tabi Avrupa Birliği fonlarıyla burada birkaç proje yürütülüyor aynı zamanda” dedi.