Mersin Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen 1.Uluslararası Tarsus Festivali, 7’den 77’ye tüm kesimlerin takdirini toplarken, hayatın her alanından içeriklerle dolu gerçekleştirilen festivalin 2. günündeki etkinlikler de festivale katılanların beğenisini aldı.

Tarihi ve kültürel mirasları ile sayısız imparatorlukların başkentliğine ve birçok kültürün oluşmasına ev sahipliği yapan Tarsus, Mersin Büyükşehir Belediyesince başlatılan gelişim, değişim ve atılım hizmetlerinden payını almaya devam ediyor. Bu çerçevede tarımdan ulaşıma, turizmden aile politikalarına kadar birçok hizmette öncü konumda olan Tarsus, önceki gün başlayan 1.Uluslararası Tarsus Festivali ile hak ettiği noktaya doğru oldukça hızlı bir adım daha attı.

“Mersin tarihiyle, toprağıyla çok kıymetli bir yer”

Festival çerçevesinde Tarsus Müzesinde düzenlenen ‘Yerel Kalkınmada Coğrafik İşaretler’ başlıklı söyleşide, Mersin ve ilçelerinin ürettiği coğrafik işaretli ürünler ile bu ürünlerin geliştirilme süreci ele alındı. Söyleşideki konuşmasında, Mersinden Kadın Kooperatifi’nin kuruluş aşamasını ve hangi hedef doğrultusunda hayata geçirildiğini aktaran Kooperatifi Başkanı Meral Seçer, “Buradaki amacımız kadınlara istihdam oluşturmak, onlara sosyal ve etkinlik içeren katkılar sunmaktı. Ama daha çok heyecanlandıran durum ise Mersin’in tanıtımına, ürettiğimiz ürünler ve faaliyetlerle katkı sunmaktı. Çünkü Mersin tarihiyle, toprağıyla çok kıymetli bir yer. Hep Mersin’in, Tarsus’un tanıtılmadığı söylemleri vardı. Biz de ne yapabiliriz dedik ve üretimlerimizin şeklini bu yönde değiştirdik. Öncelikle üretimlerimizde ata tohumu, iyi tarım uygulamaları ve coğrafik işaretli ürünlerle çalışıyoruz. İşaret kente hikaye oluşturuyor. Günümüzde de zaten bir yerin tanıtımı için, bir ürünün değerlenmesi için hikayelerin çok kıymetli olduğunu biliyoruz” dedi.

“Mersin kan portakalının işareti için başvurduk”

Mersin’in coğrafik işaretli 21 tane ürünü olduğunu ve bunların 9 tanesinin Tarsus’tan olduğunu belirten Meral Seçer, “Mersinden Kadın Kooperatifi olarak bu ürünlerdeki çalışma sebebimiz, kentimizin tanıtımını yaparken bunları inovatif hale getirip ulusal pazarlara sunmak. İlk çalışmamız Mut’un kayısısı oldu. Buna tüm Türkiye’de stantlarda yer buldurduk. Bu çok önemliydi. Tüm Türkiye’de yer olması ve bizim markamızla stantlarda yer alması, bilmeyenlerin bilmesi, görmeyenlerin görmesine sebep oluyor. İkinci çalışmamız Mersin kan portakalının işareti için başvurumuz oldu” ifadelerini kullandı.

“Çırçır fabrikalarından birisi müze olsa St. Paul Müzesi’nden fazla turist çeker”

Festivalin 2. gününde katılımcılar, eski Çırçır Fabrikası’nda düzenlenen ‘Tarsus’un Kültürel Geleceği ve Uluslararası Çağdaş Sanatlar Müzesi Üzerine’ başlıklı söyleşiyi dinleme fırsatı da buldular. Söyleşinin yapıldığı taş yapının bile heyecan verici olduğunu söyleyen Prof. Dr.Tansel Türkdoğan, “Tarsus’ta nereye başımı çevirsem beni heyecanlandırıyor. Bu yapıların hepsi potansiyel kültür mekanı. Bu yapıların değerini bilmek lazım. Çırçır fabrikalarından birisi müze olsa, St.Paul Müzesi’nden daha fazla turist çeker” diye konuştu.

“Festivaller artık olmazsa olmaz”

Etkinlikler çerçevesinde Tarsuslularla ‘Mutfakta Sıfır Atık’ başlıklı Talk Show ile bir araya gelen Masterchef Mehmet Yalçınkaya ve tiyatro oyuncusu- çevre aktivisti Doğan Akdoğan ise mutfaktaki yaşamın önemine dikkat çektiler.

Söyleşi sonrası festival hakkında değerlendirmede bulunan Masterchef Mehmet Yalçınkaya ise "Festivaller artık olmazsa olmaz. Şehir tanıtımları, şehir markaları için artık bunlar olmazsa olmaz. Şehire de çok şey kattığını düşünüyoruz” derken, kültür aktarımının her konuda çok önemli olduğuna dikkat çeken tiyatro oyuncusu ve çevre aktivisti Doğan Akdoğan, “Mersin Büyükşehir Belediyesinin yapmış olduğu bu festival, umarız birçok belediyeye örnek olur. Burada edebiyattan, sanattan, tiyatrodan, mutfaktan her şey konuşuluyor. Bu da kültürün nesilden nesile aktarılmasına bir vesile olacaktır” dedi.