Çocukluğumda Mersin’de Ramazandan hatırladığım, bol susamlı sıcak 
pide almak için kuyruğa girilen fırınlar, yalnızca Ramazanda yapılan 
kerebiç tatlısı, iftar saatinde atılan top ve sahur öncesi mahalle 
arasında dolaşan davulculardır…
Son yarım asırda çok fazla değişiklik olmadı; pide kuyrukları yok, 
kerebiç de artık bir Ramazan tatlısı değil her mevsim var ve artık top 
sesi duymuyoruz.
Şimdilerde Ramazan’ı yalnızca çeşitli oluşumların verdikleri bazen de 
israf haline gelen, çoğu gereksiz ve anlamsız iftar yemekleri ile 
hatırlıyoruz. Bir de Belediyelerin muhtaç ya da değil, herkese verdiği 
iftar yemekleri var. Ramazan sonunda da “şu kadar kişiye iftar yemeği 
verdik” diye bir propaganda yapacaklardır. 
(Halbuki bunun yerine tüm yıl yalnızca ihtiyaçlı aç insanların karnı 
doyurulsa çok daha yüce amaçlı bir hayır işlenmiş olur.)
Tarihimizde eski Ramazanlarda geleneksel birçok eğlenceli etkinlik 
yapılırdı. Bugünkü bazı illerde Ramazanlarda devam eden bu 
etkinlikleri biz Mersinliler şimdiye kadar ancak televizyonlarda 
Yeni Büyükşehir Belediyesi birinci yılında, Mersin’de birçok şey gibi 
eksik olan Ramazan eğlencelerini ilk kez yapmayı denedi. Maalesef 
başarılı olamadı. Halkın da çok fazla katılımı ve ilgisi görülmedi.
Şimdi ise, Büyükşehir Belediyesinde kültür ve sanat konuşunda 
deneyimli yeni profesyonel bir kadro kuruldu ve ikincisi yapılan 
etkinlikler son derece başarılı bir şekilde sürüyor. Başından beri takip 
ediyorum. Günlük tahminen 10 bin kişinin ziyaret ettiği etkinlik 
alanında her gün Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği ya da Tasavvuf 
Müziği sanatçısı ve topluluğunun bulunduğu bir program var. 
Ayrıca Orta Oyunu, Hacivat Karagöz, Kantolar gibi birçok Ramazan 
eğlencesi gece geç saatlere kadar sürüyor. Kurulan birçok stantta da 
çeşitli ürünlerin satışı yapılıyor.
Bir aylık programı incelediğim zaman; Ahmet Özhan, Elif Güreşçi gibi 
sanat müziği, Musa Eroğlu, Yıldız Çam gibi halk müziği ve Sami Özer, 
Halil Necipoğlu gibi tasavvuf müziği sanatçılarının çok iyi bir dağılımla 
programlanmış olduklarını görüyoruz. 
Mersin Devlet Klasik Türk Müziği Korosu etkinliklere tüm kadrosuyla 
Yıllarca kentimizde yapılan etkinliklerde Mersin’deki kendi müzik 
topluluklarımızdan yararlanmamız gerektiği fikrimi tekrarlayıp 
Nihayet artık bugüne kadar özellikle Belediye bünyesindeki atıl müzik 
oluşumları yeni yapılanmayla bu tür etkinliklerde yer alıyor, 
Belediye bünyesinde Türk Sanat Müziği, Türk Halk Müziği, Türk 
Tasavvuf Müziği, Halk Oyunları  toplulukları ve Kent Orkestrası başarı 
ile bu etkinliklere katkı veriyor.
Bu arada Mersin’de Büyükşehir Belediyesi’nin çok fazla etkinlik 
yaptığı konusunda bazı eleştiriler yapılıyor.
Ben de bugüne kadar bu tür eleştirilere katıldım, astronomik 
ücretlerle getirilen sanatçılarla yapılan konserlere karşı çıktım. Önemli 
olan Belediyenin yani halkın parasının doğru harcanması ve bundan 
mümkün olduğunca fazla kentlinin katılarak yararlanması idi.
30 gün boyunca yapılacak Ramazan Programının Belediyeye ne kadar 
maliyet getireceğinin bilgilerini aldım. Çok fazla rakamlarla kafa 
karışıklığına yol açmadan şöyle bir kıyaslama yapmak istiyorum;
30 gün sürecek ve yukarıda saydığım tanınmış sanatçıların 
konserlerini de içeren çalışmalarda tutar, eski Belediye döneminde 
“Türk Sanat Müziği Festivali” adı altında yapılan ve üç gün süren 
etkinlikle aynı bedelde.
Yine eski Belediye döneminde getirilen pop sanatçıların 2 konserine 
harcanan para ile 30 gün Mersin’deki etkinlikler ve ayrıca 13 ilçede 
birer etkinlik yapılıyor.
Burada eski dönemin bir kez daha sorgulanması ve yeni 
yapılanlarında eleştirilmesinde daha insaflı olunması gerekiyor.
50 yıl sonra Mersin’e Ramazanın gelmesini anlamlı ve sevindirici 
buluyorum. Bu tür etkinlikleri bugüne kadar canlı olarak görmemiş 
olanlar mutlaka bir akşam Barış Meydanı’ndaki etkinlik alanını ziyaret 
etmeliler. Mersinliler Mersin’e Ramazanın geldiğini fark edeceklerdir.
HARUN ARSLAN