16 yıl önce kurulan Ak Parti, ilk yılı hariç 15 yılında tek başına iktidar. Cumhuriyet kurulduktan sonra bu bir ilk. 15yıllık iktidar döneminde, kalkınma ve adalet dedi. 

Gücünü milletten alarak iktidar oldular. Milletle samimi bir şekilde teke tek ilişki kurdular. Görev verilen kişilerde, sadakat, liyakat ve vefayı dikkate aldılar.

Recep Tayip Erdoğan’ın yeniden partinin genel başkanı olduğu günden beri 2013 yılında başlattığı sorgulamayı yapıyor. Bu sorgulamada; parti hangi noktalarda zayıf düştüğünün tespitlerini yapıyor ve uyarılarda bulunuyor. Buna bağlı olarak da yeni yol haritasıyla hedeflerini belirliyor.

Tayip Erdoğan’ın konuşmalarından bazı notları yine bu yazımda sizlerle paylaşarak, değişimin en üst seviye tarafından istendiğini ve bunu söylemeye açık olmamız gerektiğini vurgulamak istiyorum. Erdoğan şunları diyor:

“Biz hiçbir zaman halktan kopmadık…
Ak Parti’nin değerlerinden uzaklaşmış olan herkes yorulmuştur, defolu hale gelmiştir. Yorulan, defosu olanlar yerini başkasına bıraksın.
Gurur, kibir bize yakışmaz. Bakanımız, milletvekillerimiz, belediye başkanımız mütevazi olacak.
Aslolan makamı güçlü kılmaktır, makamdan güç almak değil.
Kendi çıkarını, partisinin ve ülkesinin çıkarlarının önünde tutan Ak Parti’de yöneticiliğe talip olamaz.
Ak Parti’nin önceki partilerin akıbetine uğramaması, kişilerin, hiziplerin tasallutuna girmemesi için bu değişimi sağlıklı yönetmemiz gerekir. 
Vefa, bizim için sadece İstanbul’da bir semtin adı değildir. Bugüne kadar birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımızla başka alanlarda birlikte çalışmaya elbette sürdüreceğiz.
16 senedir buralara getirdiysek rabbimin lütfu ile bunu yaptığımız içindir. Ama son zamanlarda gerileme başladıysa bunun sebebi de maalesef bazı yaptığımız yanlışlardır.”

Ak Parti’nin nerelerde zayıf kaldığı tespitlerini yaptıktan sonra en önemli hedefin 2019 yılının zor olacağı fikriyle o tarihe doğru ilerlenmesi. Ve Erdoğan “Metal yorgunluğu” konusunu gündeme getiriyor. Bütün konuşmalarında bu yorgunluğa işaret ediyor.  Bu yorgunluk, yükü taşıyamaz olmaktır. Ve Tayip Erdoğan; “önümüzde çetin bir mücadele var. Partide “Metal yorgunluğu”na uğramış, dolayısıyla bu mücadeleyi taşıyamayacak kadrolar mevcut. Bunların değişmesi lazım” diyor.

Konuştuğum ve gerçekten Ak Partili birçok arkadaşın değişim olmalı dediklerine şahidim. Tayip Erdoğan’ın tekrar partinin genel başkanı olmasının beklentileri çok. Kendisi de bu açıklamalarında kesin ve net değişimin olacağını her toplantıda bahsetmesi beklentinin artmasına sebep oldu.
Tabi kimin kalıp kimin gideceği ve kimlerin geleceği en önemlisi. Birileri gidecek, birileri gelecek ama esas mesele, bu değişimdeki kalitenin nasıl belirleneceği konusu. Ve özellikle bu konuda soru işaretleri çok. Şikayetçi olduğumuz A kişisi gidecek ama, şikayetçi olmayacağımız kişiyi kim ve nasıl belirleyecek. Değişen bir şey olacak mı sorusu.. ilçelerde bu konuşuluyor, sanırım genelde de aynısı var. Metal yorgunu olanları kimler ve nasıl ayırt edip eleyeceğiz sorusu..

Pekiyi Erdoğan’ın söz ettiği “Metal yorgunluğu” nedir sözlükler nasıl açıklıyor: “Adından da anlaşılacağı gibi metal yorgunluğu metallerde yaşanan yapısal bozukluklardır. Titreşim, çekme, basma, sürekli esneme, kimyasala maruz kalma, ani soğuma ve ani ısınma, sürekli yük altında iken yüksüz bırakılma veya tam tersi hiç yük almıyorken yük altında bırakılma gibi durumlarda metalleri oluşturan atomların arasındaki bağlarda oluşan gevşemenin adıdır” şeklinde kelime anlamına sahip olduğunu görüyoruz.

Teşkilatlarda görülen bu yorgunluğun karşılığı, değişim şart. 15 yıl iktidarda kalmanın önemlilerinden biri ki, Erdoğan’ın da konuşmalarında buna benzer ifadeler var; partinin genç kadrolara ve genç milletvekillerine yer vermesi, demokrat, cumhuriyetçi, yerli ve milli, muhafazakar kucaklayıcı olmasıdır.

Esas konu; bu yorgunluk partinin hangi alanlarında var? Bunu aşmak için ne yapmak ve nasıl hareket etmek gerekir? Şahısları görüntü olarak değiştirmek yeter mi? Yetmez ise nasıl olacak ve kimler yapacak? Bu yorgunluğun fiziki yapıdan öte, ahlaki ve siyasi değerler alanlarında varsa ki öyle, partinin işi daha da bir zor. Öyleyse bir söz vardır “Katırları sıkı bağla”, işin sıkı tutulması gerekir. Tepeden bakmayan, menfaati için ilgili ve yetkililerin dibinde olmayan, yağcılıktan uzak, yalanı hilesi olmayan, çalmayan, tevazu sahibi olan ve asla bundan taviz vermeyen kadroların seçimi...

İl ve ilçelerde değişiklik atama ile mi olacak? Yönetim değişikliği kongrelerle olacaksa (büyük ihtimalle öyle) bunu yapacak olan delegelerdir. Delegeleri kim yazdı? Olumsuz özelliklere sahip ve değişimini istediğimiz başkan ya da yönetimi delegeleri belirledi. Kendi olmayacaksa delegeleri aracılığı ile yine kendine benzer birinin seçilmesi söz konusu. Tayip Erdoğan bu duruma nasıl müdahale edebilecek ki. Vatandaş bu konuları konuşuyor. Kök salmış yorgun adamların varlığını herkes biliyor. Zira bana nereden çıkarıyorsun demeyin. Bulunduğum ortamlarda konuşulan buydu; Erdoğan bütün Türkiye’nin duyacağı şekilde değişimi dile getirdi. Ve bu yazdıklarımızı doğruladı. (Değişime devam edeceğiz)
Hoş kalın. Eylül 2017 Anamur. İsmet Kadıoğlu