Göze çarpmayan ve diğer olaylar arasında kaynayıp giden olaylar var. 
Pek az gazetenin arka sayfalarında, küçük puntolarla yer alan habere göre; 
Silivri adliyesinde, oğlunun duruşmasını izlemek için diğer çocukları 
ile birlikte adliyeye giden 57 yaşındaki bir anne, adliyenin dördüncü katındaki 
duruşma salonunda sırasını beklerken tuvalete gidiyor. Tuvaletin çıkışında iki 
kapı var. Dışarı çıkmak için kapılardan birini açıp adımını atıyor,
Ve... 
Havalandırma boşluğuna açılan kapıdan düşerek hayatını kaybediyor. 
Adliye koridorunda, duruşma salonunda annelerini bekleyen çocuklar, 
evde karısını bekleyen kocası, diğer akrabaları...
Ne oldu şimdi ?
Bu olay da tam bir terör değil mi ?
Adliyede yaşanan ve günlerce manşetten inmeyen terörden daha az mı 
tehlikeli?
Sorumlusu kim?
Müteahhit mi, temizlik görevlisi mi, bekçi mi?
Bize göre doğrudan doğruya ve en azından, Adalet bakanı.
Kamuda yaşanan olaylardan ötürü, o kurumun en üst yetkilisi sorumlu 
tutulmadıkça bu olaylar önlenemez.
Savcı öldürülüyor,
Sorumlusu cübbe.
Sahte belgelerden, uydurma CD’lerden ötürü, insanlar yıllarca hapislerde 
yatıyor, annesinin vefatını, çocuğunun doğumunu göremiyor, ülser, kanser 
oluyor, ölüyor,
Sorumlusu sahte CD.
Devlet memurluğuna girişte yani KPSS’de sınav soruları kaçırılıyor, 
seneler önce kendilerine verilen bilgilerle sınavı kazananlar girdikleri kamu 
görevinde derece, kademe alarak terfi ediyorlar, binlerce gariban öğrenci boş ve 
işsiz geziyor,
Sorumlusu paralel.
Terör kol geziyor.
Bayraklar yakılıyor, büstler kırılıyor, yollar kesiliyor,
Açılım ve demokratikleşme paketi adı altında, farklı dil, farklı bayrak, 
farklı yönetim için “mutabakatlar” imzalanıyor,
Sorumlusu; dördüncü kattan havalandırma boşluğuna düşen anne.
Av.A.Erdem Akyüz