Türkiye’nin Suriye’deki hedefleri; başlangıçta diplomatik çabalar ve Suriye’de bir rejim değişikliğini amaçlamakla birlikte, günümüzde öncelikli olan husus Türkiye’nin kendi güvenliğini sağlaması. Beka meselesi. Türkiye’nin öncelikli hedefi, PKK ile bağlantılı grupların bölgede ilerleyişini durdurmak. Türkiye’nin şu anda yaptığı üzere, Suriye’deki askeri etkisini büyütmekten geçiyor.  

Barışçı bir dünyada Türkiye, komşu ülke Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak ve yönetiminin, ideolojik açıdan ve uygulanan her türlü yöntemlerinin Türkiye ile uyumlu olmasını istiyor.

Fırat Kalkanı Harekatı ile terör koridoru bertaraf edildi
Suriye’de 2011 yılında başlayan iç savaşın ardından Türkiye’nin sınır güvenliği tehlikeye girdi. Sınır bölgesindeki terör yuvalanmasından Türkiye’ye sızan teröristler ülke içinde birçok kanlı eylem düzenlediler. En son Gaziantep’te bir düğüne yapılan saldırının ardından düğmeye basıldı ve TSK Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattı. Türkiye, 24 Ağustos 2016 şafak vakti Fırat Kalkanı Harekatı ile Suriye’ye girdi. Türkiye Fırat’ın Batısı’nın kırmızı çizgisi olduğunu defalarca hatırlatmasına rağmen, olumlu sonuç alamayınca Fırat Kalkanı Harekatı’nı başlattı.
Fırat Kalkanı Harekatı ile terör örgütleri DEAŞ ve PKK/PYD’den Fırat’ın batısı temizlenmiş oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Özgür Suriye Ordusu ile birlikte 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı Harekatı 30 Mart’ta sona erdi.

Afrin operasyonu (Zeytin Dalı Harekatı)
PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD/YPG’nin Esed rejiminin bölgeden çekilmesiyle birlikte yerleştiği Afrin’de giderek güçlenmesi ve Türkiye’nin ulusal güvenliğini tehdit etmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “terör koridoru diye bir şey kabul edilemez. Afrin temizlenecek” açıklaması sonrasında Zeytin Dalı Harekatı başlatıldı.

Afrin operasyonu ile birlikte Türkiye’nin Suriye sınırında batı bölgesi terör oluşumlarında temizlenerek güvenli bölge oluşturulmuş oldu.
Bu harekat ile birlikte Fırat Kalkanı ve İdlib bölgesi birleşerek ÖSO’nun kontrolüne geçti ve Suriye’de büyük bir alan terörden temizlenmiş oldu.

Artık bu yüzyılda; operasyonlar iki türlü olmakta. Biri askeri, diğeri de diplomasi. Askeri savaşların zorluğu ve maliyeti gereği ülkeler; ilk planda diplomasi savaşını, yani ikna yolunu tercih ediyor. Erdoğan, Amerika’ya karşı ikna yolunu seçti.
 

Fırat Kalkanı Harekatı ve Zeytin Dalı Harekatları ile Fırat’ın Batısı teröristlerden temizlenmiş oldu. Bu harekatlar sonrası teröristlerin çöreklendiği Fırat’ın Doğusu temizlenmeliydi. Ama Fırat’ın Doğusu’nda PKK’yı destekleyen Amerika da vardı. Erdoğan’ın dik durması, doğruları söylemesi, inandırıcılığı ve dünya önünde açık bir şekilde adil oluşuyla Trump’u ikna etti. Erdoğan, Amerika’nın Fırat’ın Doğusu’ndan çekilmesini, diplomasi yolunu seçerek başardı.

Erdoğan Trump’ı nasıl ikna etti?
AP’nin konuyla ilgili iki yetkiliye dayandırdığı haberine göre, ABD’nin Suriye’den çekilme kararı, Erdoğan ve Trump arasında 14 Aralık’ta yapılan telefon görüşmesinde alındı.

Yetkililer, görüşmede, Trump’ın “ABD’nin, Suriye’de bulunma nedeninin DAEŞ’le mücadele olduğu” şeklindeki ifadelerini hatırlatan Erdoğan’ın, DAEŞ’in büyük ölçüde yenilmesine rağmen neden hala orada olduklarını sorduğunu kaydetti.

ABD’li yetkililer, Erdoğan’ın Trump’a “Neden hala oradasınız?” diye sorduğunu ve kalan DAEŞ’lilerle Türkiye’nin baş edebileceğini söylediğini ileri sürdü.

Trump’ın ise Erdoğan ile telefon görüşmesi anında; Erdoğan’ın da duyacağı şekilde, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’a, “Erdoğan’ın söyledikleri doğruysa neden ABD askerlerinin hala Suriye’de olduğunu” sorduğunu aktaran yetkililer, bunun üzerine Bolton’ın, Erdoğan’ın sözlerinin doğru olduğunu teyit ettiğini belirtti.

Bolton’ın, DAEŞ’in büyük ölçüde yenilmesine rağmen, bu konuda zafer ilan etmek için sabırlı olunması gerektiğini dile getirdiğini aktaran yetkililer, Trump’ın buna rağmen fikrinin değişmediğini ve ABD’nin Suriye’den çekileceğini, Erdoğan’a açıkladığını kaydetti.

Telefon görüşmesinin sonunda Trump, Suriye’den çekileceklerini ifade etti. Ve Amerika Suriye’den çekilme kararı aldı ve çekilmeye başladı.

Ankara’nın/Erdoğan’ın izlediği diplomasi, başarıyla sonuçlandı. Trump, askerlerini Suriye’den çekeceğini açıkladı. Dünya medyası, tek ve aynı yorumu yaptı. “Erdoğan’ın Zaferi!”

Dünya medyası ne dedi:
Çekilme süresi içinde Türkiye, operasyonu beklemeye aldı. Ve dünya basını bu verilen ani karar karşısında dünya medyası şunları yazdı:
Foreıgn polıcy( ABD): Türkiye’ye boyun eğen ABD Başkan’ı birliklerini geri çekiyor.
CNN Internatıonl (ABD): Türkiye için büyük bir zafer.
New York Tımes (ABD): Karar Türkiye, Rusya ve İran’ı güçlendirecek.
Le Monde (Fransa):Erdoğan için diplomatik bir zafer.
Frankfurter Allgemeine Zeitung (Almanya): “Trump’ın dünyası” başlığıyla yayımladığı yorumda ABD Başkanı’nın Suriye’den çekilme kararının Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın Suriye’nin kuzeyine müdahale etmesini kolaylaştıracağını belirtiyor.

Kılıçdaroğlu anlamaya başladı
Bir gün Hz. İsa’ya sormuşlar,
“Ölü diriltmekten daha zor ne olabilir?” O da demiş ki;
“Anlamayana, anlatmak..”

Suriye’den çekilme kararı alması ve askerlerini çekmeye başlaması üzerine, hızlı bir dönüş yapıp “Eğer birlikte olabilirsek Türkiye bölgesinde önemli pozisyona gelmiş olur. Türkiye, Orta Doğu’nun tümünü yönetebilecek pozisyondadır. Orta Doğu’ya barışı götürecek ülke Türkiye’dir. Ne Amerika’dır ne Rusya’dır. Akan kanı durduracak tek ülke Türkiye’dir. Bize ve millete kurulan tuzakları boşa çıkarmak zorundayız” şeklinde açıklama yaptı. Buna ne denir “çark etti” denir. Ve en doğrusu Erdoğan’ı ve uygulamalarını “anlamaya” başladı. Güzel şeylerden/hoş yapılanlardan anlamazdı sanıyorduk ama anlamaya başlamış.

Mevla ne demiş: “Bir cümle yeter sözden anlayana, destan yazsak fark etmez laftan anlamaya.”
Birbirimizi anlamaya, dirliğe, birliğe, beraberliğe ihtiyacımız var.
Hoş kalın. 25 Aralık 2018, Anamur. İsmet Kadıoğlu.