Yaz aylarının gelmesiyle birlikte sokak köşelerinde, dükkan vitrinlerinde ve sahil yürüyüşlerinde sıkça karşımıza çıkan dondurma, sadece bir tatlıdan ibaret değil. Binlerce yıllık geçmişi olan bu lezzet, bugün kültürler arası bir köprü haline gelmiş durumda. Antik Çin'de karla karıştırılmış meyve suyuyla başlayan serinletici tatlı serüveni, Roma İmparatorluğu’nda balla tatlandırılan karla devam etti. Modern dondurmanın temelleriyse 17. yüzyılda Avrupa’da atıldı. Günümüzde ise her coğrafyanın kendine has bir dondurma kültürü var. Türkiye’nin Maraş dondurması da bu zenginliğin en dikkat çekici örneklerinden biri. Maraş dondurması, keçi sütü ve salep ile yapılan, bıçakla kesilecek kadar yoğun yapısıyla dünya çapında ün kazandı. Sadece lezzetiyle değil, dondurmayı sunan ustaların teatral sunumlarıyla da turistlerin ilgisini çekiyor. Bir sokak sanatı haline gelen bu sunumlar,
Türkiye’ye özgü dondurma deneyimini benzersiz kılıyor. Ancak dondurma yalnızca geleneksel tatlarla sınırlı değil. Gıda teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde artık vegan, şekersiz ve glütensiz çeşitleriyle her kesime hitap ediyor. Özellikle son yıllarda yükselen sağlıklı beslenme trendi, dondurma sektörünü de dönüştürüyor. Bitki bazlı sütlerle üretilen dondurmalar raflarda yerini alırken, yerel meyvelerle yapılan doğal içerikli tarifler yeniden popülerlik kazanıyor. Ekonomik açıdan da dondurma sektörü yaz sezonunda önemli bir canlılık sağlıyor. Yalnızca büyük markalar değil, butik üreticiler de bölgesel tatlarla pazarda yer buluyor. Sosyal medyanın etkisiyle özgün sunumlar ve sıra dışı aromalar, genç kuşak tüketicileri cezbetmeyi başarıyor. Dondurma, basit bir tatlı olmanın ötesinde; geçmişi, geleneği, yeniliği ve ekonomiyi bir arada taşıyor. Her lokmasında hem serinlik hem de bir hikâye barındırıyor.