Zayıflama üzerine bugüne kadar söylenilen, duyduğunuz her şeyi unutun, bu  makaleyi sonuna kadar okuyun ve burada okuduğunuz cümleleri tek tek akıl süzgecinizden geçirin, sorun, sorgulayın, lütfen tartışın. Bugüne kadar kilo almanızın, obezite probleminizin çözüm bulmayışının tek sebebi  sorgulamadığınızdandır.

        Bir sorunun çözümünüde en önemli aşama, sorunun tanımlanmasının doğru yapılmasıdır. Size ulaşan bilgi ilk duyduğunuzda size doğru gelebilir, ancak unutmayın ki baktığnız pencere size bilgiyi ulaştıran, önermeyi yapan kişinin penceresidir. Bilginin kaynağı AKADEMİSYEN de olsa, doğruyu bulmak için sorgulayacaksınız.
       Konuya ışık tutması anlamında sizlere ülkemizin değerli akedemisyenlerince sunulmuş bazı bilgilerin yanlışlığına dikkat çekmek istiyorum ve bunları maddeler halinde sunacağım.
       Tereyağı yemenin obeziteye neden olduğu yıllarca bu ülkenin otoritelerince savunulmadı mı?
       Yumurta yemenin kollestrolü arttırdığı yıllarca değerli akademisyenlerimizce işlenmedi mi?
       Zeytinyağının besleyici özelliği olmadığı yıllarca savunulmadı mı?
       Günümüzün en popüler açıklaması bir mantar türü, hemen her derde deva!
       Sözüm ona bir hadisi şerif ‘’Çörekotunun ölümden gayrı her derde deva’’ olduğu söylenmedi mi? ( Bu ifade kesinlikle bir Peygamber Efendimiz (S.A)in hadisi değildir. Çörek otu içeriğinde 18 değişik protein içerir, ananasın içeriğindeki enzim sayısı 37’dir.
      Düne kadar probiyotik ihtiyacımız için  en değerli besinin kefir ve yoğurt olduğunu savunuyordu Sayın Prof. Dr. Canan Karatay bu akşam haberlerde soğan ve sarmısağı ön plana çıkarttı.
       Uzunca bir süredir zayıflama çayları gündemde! İddiayla söylüyorum ZAYIFLAMA ÇAYLARININ insan vücuduna mineral desteğinden başkaca faydası olamaz.  Çünkü 70C- 74C sıcaklıkta tüm bitki ya da besinler yapısal değişime uğrar. Bitkinin yapısındaki enzimler, vitaminler bozulmaya uğrar. BİTKİ ÇAYLARININ  mineral ve enerji desteği dışında FAYDASI yoktur. Bu destek de her insanın metabolitik alt yapısı farklı olduğu için herkeste farklı  bir sonuç olarak ortaya çıkar.
        İçeriğinde kimyasal koruyucular bulunan, gündelik yaşamda çok tükettiğimiz bir besinin  uygun koşulları hazırladığım halde 2014 Aralık ayından 2015 Haziran ayına kadar bozulmadığını gördüm. Bunun anlamı kullanılan koruyucu bakterileri yok ediyor! (Bu ayrıntı çok önemli)
       İnsan vücudunda gerçekleşen sindirim olaylarının %70’den daha fazlası vücudumuzda bulunan faydalı bakterilerce (probiyotiklerce) gerçekleştiriliyor.
      Her besin maddesini parçalayan, metabolizmaya katılmasını sağlayan bakteri dizini farklı farklıdır.
      Besinlerin raf ömrünü uzatmak için kullanılan Mono Sodyum Glukomat, Sodyum Benzoat, Aspartan, v.b. Yumurtaların kabuğunu beyazlatmak için kullanılan Klor gazı, İncir, üzüm gibi besinlerin işlenmesinde kullanılan peroksitler, meyve sebzeleri ilaçlarken üzerinde kalan pestisitler, insectisitler faydalı bakterileri ya ÖLDÜRÜRLER, ya da MUTASYONA uğratırlar…
          Bakteriler öldüğünde metabolizma faaliyetleri sonlanamaz. Yarı işlem görmüş besin maddeleri karaciğerda basit bir işlemden geçtikten sonra, uygun koşulları hazırlandığında (faydalı bakterileri oluştuğunda) metaboizmaya katılmak üzere vücutta biriktirilirler. Obezitenin temel sebebi budur.
          Obezite, başta kalp damar rahatsızlığı olmak üzere  pek çok sorunun da sebebidir.
          Fazla kilolardan kurtulmak için DİYET yapıldığında bağırsaklardaki faydalı bakteriler hızla azalır, metabolizma faaliyetleri hepten durur. Besin sınırlanmasıyla mineral ihtiyacı artar, beklenmedik hastalıklar ortaya çıkar.
         Kilo vermek için MİDE KÜÇÜLTÜLMESİ başka bir yanlıştır.
 
         KİLO sorunu nasıl ÇÖZÜLÜR?
·         Öncelikle beyninizi kilo vermeye güdülenmeli. Başaramamanız durumunda  bir uzmandan destek almalısınız.
·         Bağırsak florası zenginleştirilmelidir. Bunun için de mümkün olduğunca doğal gıdalar tüketilmelidir.
·         BESLENME KALEMLERİ OLABİLDİĞİNCE ÇOĞALTILMALIDIR.
·         Öğün süresi en az 20 dakika olmalıdır.
·         Bağırsak florasına katkısı en fazla olan salatadır. Salata ve meyve tüketimi arttırılmalıdır.
·         Raf ömrü uzatılmış gıdalardan uzak durulmalıdır.
·         Kaygı, tasa keder gibi duygulardan uzak olunmalıdır. Yaşama olumlu yanından bakmalısınız…
·         Besinler mümkün olduğunca bütün tüketilmelidir.
·         Konsantre besinlerden uzak durulmalıdır.
·         Nitelikli uyunmalıdır
·         Günde en az yarım saat toprağa basın ya da çıplak ayakla kalorifer borusuna yarım saat ayağınızı dokundurun.
·         Günlük yarım saat kadar yürüyün...
·         SİMBİYOTİK içerek metabolizmanızı verimli hale getirebilir, vücut direncinizi arttırır, bağışıklık sisteminizi güçlendirebilir, sağlıklı kalabilirsiniz…
AMA LÜTFEN KARAR VERİRKEN OKUDUKLARINIZI, BİLDİKLERİNİZİ, DUYDUKLARINIZI SORGULAYIN!
Saygılarımla…