AÇIK OY, BİZ BİZE SAYIM
          7 Haziran’da, Doğu ve Güneydoğu’da köylerden gelen sandık sonuçlarında tek iptal yok, tek fire yok, korkudan sandık kuruluna, gelmeyen başkanların oyu dahil, bazen ölenler, bazen o köyde olmayanlar dahil bütün oylar HDP’ye çıkmış. Stalin, Mübarek gibi diktatörlerin ülkelerinde bile olmayan şey Şırnak’ın, Diyarbakır’ın, Van’ın köylerinde olmuş. Anlaşılır gibi değil.
          Bu seçimde HDP, özel bir koruma ve destek görmüş olmaktadır. Hükümet bu durumdan sanki sorumlu değil. Hükümetin şu anda en azından, yeni bir seçimde, Doğu ve Güneydoğu’da vatandaşın özgür biçimde oy kullanabilme imkanını nasıl sağlayacakları konusunda kafa yorması gerekiyor. Muhalefetin de sesi çıkmıyor bu acayip listeler karşısında. En ilginç olanı da, YSK’ndan en küçük bir hamlenin gelmemesi.
          YSK, o skandal listeleri çok normal mi görmektedir acaba? YSK’nın görevi vatandaşın oyunu özgürce kullanmasını sağlamak değil midir?  Bu listeler vatandaşın özgürce oylarını kullandığını mı gösteriyor acaba?
          1946 yılında “açık oy gizli sayım” esasına göre seçim yapılmıştı. CHP, o seçimde iktidar olmanın gücünü kullanarak kendi çalıp kendi oynamıştı. 7 Haziran tarihinde seçimde de Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde, bir kişi oy sandığına tüm oyları atıp belki de saymadan seçmen listesindeki sayıyı seçim sonuç listesi olarak tutanağa yazdılar. “Açık oy, biz bize sayım” şeklinde bir seçim, ne güzel. 
          Bir köye inen silahlı militanlar, köyün ileri gelenlerini cenaze evinde toplayıp şunu söylüyorlar: “Bu köyde AKP’ye kaç oy çıkarsa o kadar kişi öldürülecek. Her oy karşılığında rastgele bir kişi öldürülecek. Buna göre hareket edin.”
          Ak Partili bir aday: “Seçim sürecinde HDP, muhtarları ve kanaat önderlerini de uyararak kendi tabanlarından, köylerinden veya mahallelerinden sorumlu oldukları hatırlatması yaptı. HDP öte yandan belediye hizmetleri üzerinden köy ve mahallelere tehditler göndererek Ak Parti’ye oy çıkan köy ve mahallelere hiçbir şekilde hizmet götürülmeyeceği mesajını verdi. Bu tür tehditlerin sonucunda birçok muhtar bizimle aynı karede görünmekten kaçındı. Köy ziyaretlerimizi duyan muhtarların bir kısmı biz gitmeden önce köyünü terk ederek başka bir yere gitti veya bir bahane ileri sürerek bizimle görüşmekten kaçındı. Bazı muhtarlar bize açıkça şunları söyledi: “Köye gelmeseniz daha iyi edersiniz. Siz geldikten sonra görüştüğünüz kişilerle HDP’liler gelip görüşüyor ve onlardan tehditle kendilerine oy vereceklerine dair namus sözü alıyorlar.” Gerçekten bu durumdan dolayı Ak Partili olan bazı köylere gitmekten imtina etmek zorunda kaldık” diyor.
          Bakın aynı aday ne diyor: “Köylerin yüzde yetmişini aşkın bir kısmında, oylar açık kullanıldı. Yaptığımız tespitlere göre Erciş’in 83 köyünden 37’sinde oylar tek bir kişi tarafından kullanılarak sandıklara atıldı. Bu köylerde katılım %100 olarak gerçekleştirildi. Seçim sürecinde ölenlerin, seçim esnasında hastanelerde olanların, inşaatlarda çalışan gençlerin, değişik nedenlerden dolayı köyün dışında olanların da yerine oy kullanıldı.
          Kadınların yerine sandık başındaki görevliler mührü HDP’ye basıp oyları sandıklara attılar. Seçim sonrasında bir kadın gözyaşları içinde bu durumu şahsıma şöyle anlattı: “Tayyip Erdoğan’ı çok seviyorum. Oyumu ondan başkasına vermek istemiyordum. Ancak sandık başına gittiğimde benim yerime başkası oy kullandı. Lütfen bunu Erdoğan’a iletin.”
         
Bunun gibi baskı ve zulümler sonucu, 7 Haziran Genel Seçim sonuçları kadar ilginç sonuçlar, hiçbir seçimde görülmedi. Şöyle ki:
          Ülke genelinde 11 ilin 33 ilçesinin 135 köyünde hiç geçersiz oy çıkmadı. Ve bu oyların tamamını HDP aldı. İlginç bulmayan var mı acaba? Ve diğer sayısal örneklere bir göz atalım.

         
Diyarbakır’ın Kocaköy ilçesinde kayıtlı 9 bin 296 seçmenden 9 bin 182’si (resmi tutanaklara göre) sandık başına gitti. Yani bu seçmenlerden hiç kimse şehre inmedi, kimse taşınmadı, kimse hasta olmadı, kimse ölmedi, kimse “benim canım oy vermek istemiyor ya da o zahmete katlanmaya değmez, hem işim de var veya kararsızım” filan demedi.
          Bozbağlar mahallesinde ise çok daha ilginç bir sonuç ortaya çıktı: Kayıtlı seçmen 391, HDP çıkan oy sayısı 394. Tabi bu en ilginç olanı.
          Mardin’in Derik ilçesi Kavaklı Mahallesi; kullanılan toplam oy 370, HDP 370.
          Hakkari’nin Yüksekova ilçesine bağlı Vezirli Köyü; kullanılan toplam oy 318, HDP 318.
          Kars Kağızman Yukarı Karagüney Köyü, kullanılan toplam oy 204, HDP 204.
          Bingöl Karlıova Serpmekaya Köyü, kullanılan toplam oy201, HDP 201.
          Erzurum Tekman Körsu Mahallesi, kullanılan toplam oy 129, HDP 129.
          Evet, bütün bunlar içinde bulunduğumuz durum gereği, gündeme yeterince gelmedi, getirilmedi. Seçim iptaline ilişkin Cumhuriyet savcıları, YSK, Devlet Denetleme Kurulları dahil kimseden bir ses çıkmadı.

         
Psikolojik ve maddi baskılar, öldürmeler oldu. Örnek mi: Siirt Valisinin Bağgöze köyüne yaptığı ziyaret sonrası, hemen ertesi gün, kendilerini ağırlayan muhtarın ölü bulunması ve benzeri olaylar.
         
Peki seçim yenilenirse, bu tabloda vatandaşın öz iradesi seçim sonuçlarına yansıyacak mı? Sandık güvenliği için bir çözüm var mı? 
         
Sandık güvenliği değil, oy kullanabilme ve kullanırken özgür iradene bağlı olarak istediğin partiye oy kullanmak önemli. Kullanılmış oyların korunması var ama o kurtarmıyor. 7 Haziran’da bu görüldü. Sandık güvenliği denilen şey ancak budur. Sadece, seçimler sırasında olay çıkmaması, verilen oyların kolluk kuvvetlerince sandık başında korunması, YSK’ya bildirilmesi, taşınması filan değil. Bütün oylar tehditle HDP’ye gittikten sonra sandıkları, çuvalları muhafaza etsen ne olacak, etmesen ne olacak?”
          
7 Haziran seçiminden koalisyon çıktı. Ancak şimdilik koalisyon hükümetini kurmak uzak bir ihtimal gibi görünüyor. Partilerin ilk günden beri yaptıkları açıklamalardan bu anlaşılıyor. Kurulsa da uzun vadeli olacağını sanmıyorum. Yakında bir seçim var. Bana göre, Ak Parti her şeyi göze alarak barış sürecinde yapması gerekeni yapmıştır. Artık Ak Parti çözüm sürecine yapmam gerekeni yaptım, bundan sonrası HDP’ye aittir demelidir. Ve buna bağlı olarak da MHP ile birlikte, çözüm süreci tamamlanmıştır deyip koalisyon kurmalıdır. Aksi takdirde seçim yenilenecektir.
         
Bazı anket sonuçlarına göre, seçimin yenilenmesi durumunda sonucun değişmeyeceği görülebiliyor. Sandıklar aynı yerlere kurulur ve Doğu ve Güneydoğu’daki her seçmenin oy kullanma iradesini baskı, tehdit ve ölüm korkusundan uzaklaştırılmazsa seçim sonucu değişmeyecektir. Gerçek bir seçimin olması için, seçmenin özgür iradesini kullanabilmesi için, YSK ve Devletin olması gereken tedbirleri alması gerekir.  

Hoş kalın. Temmuz 2015, Antalya, İsmet Kadıoğlu.