İnsanlık tarihinde geçmişteki yaşamlar, düşünceler, inançlar; ya yazılı kaynaklardan, ya da arkeolojik bulgulardaki mağara resimlerinden, duvar yazıtlarından öğreniliyor.

 

Üstün güç yaratıcıya inanmak veya inanmamak birlikte devam etmiştir. İnanılan Tanrı’nın tek mi, çok mu olduğu da farklı yaklaşımlar doğurmuştur.

 

Ama bir gerçek var ki o da; ister tek tanrıcı, ister çok tanrıcı, isterse tanrıtanımazlık olsun,

altın ve servete odaklı insanların varlığıdır. Bunlar ezen sömüren, sömürdükçe semirenlerdir.

 

Bilinen yazılı tarih; kutsal dini kitaplarda yer alır. Bunlardan biri Musevilerin Tevrat’ı, diğeri ise Müslümanların kutsal kitabı Kur’an’dır.

 

Konu edilen altından buzağı yapıp tapınma’dır.

Museviliğin Kutsal kitabı Tevrat’a göre;

Musa, Sina Dağı'na On Emir'i almaya gittiğinde (Çıkış 19:20) İsrailoğullarını kırk gün kırk gece yalnız başlarına bıraktı (Çıkış 24:18). İsrailoğulları Musa'nın geri dönmeyeceği endişesiyle Harun'dan İsrail'in Tanrısını resmeden bir put yapmasını istedi. Başta karşı çıkmasına rağmen halkın artan baskın şikayetleri üzerine Harun onların altınlarını toplattı. Topladığı altınları eritip bir buzağı heykeli yaptı. Bir de altar yapan Harun "İsrail, sizi Mısır'dan çıkaran tanrılarınız bunlardır" dedi. Ertesi gün, İsrailoğulları adaklar sunup Altın Buzağı'yı şenliklerle kutladılar. Dağa Musa ile çıkan Yeşu halkın sesini duyunca Musa'ya haber verdi. Musa dağdan inip buzağıyı görünce sinirlendi ve Tanrı'nın ona verdiği üzerinde On Emir yazan taş tabletleri kırdı. Emirleri tekrar geri almak için dağa çıkan Musa, Tanrı'nın halkı bozulmuş olarak görmesi nedeniyle onları yok etmek istemesi üzerine ona yalvardı (Çıkış 32:11) ve Tanrı'nın fikrini değiştirtti. Musa geri döndüğünde Altın Buzağı'yı yaktı, toz etti, suya attı ve İsrailoğullarını suyu içmeleri için zorladı. Musa, Tevrat'a bağlı kalmak isteyenleri kendisiyle gelmesi için çağırdı, onla gelmek istemeyen 3000 kişinin katledilmesi için ise Levileri gönderdi. Leviler Musa'nın buyruğunu yerine getirdiler ve halktan 3000'e yakın insan öldürüldü. Ve Musa kendisine inananlarla oradan ayrıldı.

 

Harun-Samiri yolunda gidenler; altın biriktirme, servet edinme tutkusu olanlar yeryüzüne dağıldılar. Her gittikleri yerde Musevi görüntülü yaşamlarında altını, serveti inanç ve düşüncenin temeli kıldılar.

İlahi mesaj odaklı Musa’nın yolunda gidenler ise; bilim-sanat ve teknolojide insanlığı aydınlatma yolunda gittiler.

 

Müslümanların Kutsal Kitabı Kur’an'a göre Altın Buzağı

İsrail ve Altın Buzağı olayı Kur’an' (Taha Suresi 90-94) yer alır. Kur’an’a göre putu yapan kişi Harun değil Samiri isimli biridir. Samiri Musa'nın yok olduğunu ve İsrailoğullarının yeni bir tanrı bulması gerektiğini söyler, Mısır'dan getirilen altın mücevherlerden Altın Buzağı yapar. Musa'nın yokluğunda halkın lideri olan Harun buna karşı çıkmaya çalışır fakat başarısız olur. Musa geri döndüğünde pagan ayinleri ve Harun'un bunu engelleyemediğini görünce sinirlenir, Harun'un sakalına yapışır. Ardından Musa, Samiri'yi sürgüne gönderir, Altın Buzağı'yı yakar ve küllerini denize atar.

 

Müslümanlar da aynen Museviler ve Hıristiyanlar gibi tercihlerini yaptılar.

Harun-Samiri yolunda gidenler; altın biriktirme, servet edinme tutkusu içinde oldular. Müslüman görüntülü yaşamlarında altını, serveti inanç ve düşüncenin temeli kıldılar.

İlahi mesaj odaklı gidenler ise; insanlığı aydınlatma yolunda gittiler.

 

Musa’nın, İsa’nın, Muhammed’in, Buda’nın, Konfüçyus’un, Tao’nun yolundan gidenler; altın mal biriktirmezler, ezmezler, sömürmezler, insanlar arasında ayrımcılık yapmazlar, yalan söylemezler, aldatmazlar, tuzak kurmazlar. Onlar paylaşımcıdırlar.

 

Paylaşmayanlar, ayrımcılık yapanlar, ötekileştirenler, sömürenler, ezenler, servet tutkunu olanlar kimdir, kimlerin torunudur?

 

Biliniz ki şeytan; hırslı ve zaafları olan insanları esir alır ve her yaptığını kendisine güzel gösterir kendisine tabi kılar.

Şeytanın emrine giren insanlar; gurur, kibir, riya, yalan, gösteriş, şatafatla okumamış cahil halk yığınlarını kendine tapındırır.

Onlar ki; şeytan’ın kuklalarıdır da onlara inananlar bunun farkında değildirler.

Onların dilinde; din, iman, kitap, yardımseverlik vardır.

Onlar ki; kalplerinde ve beyinlerinde yerleşmiş şeytanın emirlerini yerine getirmek için zehirlerini tatlı dillerle insanlara sunarlar.

Aldananlar aldatanları, anlamaz bilemez. Zira onların gözleri kör, kulakları sağırdır.

Gerçekleri anlayan bilenlerdir ki; insanları aydınlatmaya çalışırlar.

 

Günün Sözü: İnsanın neye önem verdiğine dikkat et. Bu o insanın ruhunun yansımasıdır.