Bilindiği üzere etkileri hala devam eden kabile ve kabilecilik, Araplar için çok 
önemlidir. Kabileler, hatta kabile kolları arasında mücadeleler Arap dünyasında geçmişten 
günümüze hep süregelmiştir. 
Efendimizin(sav), peygamberliğinin kabulünde bile kabile ve kabile kolları arasında 
mücadele belirleyici olmuştur. 
Peygamberimizin mensup olduğu Haşimoğulları kolu ile Ümeyyeoğulları kolu 
arasında geçmişten gelen derin bir mücadele vardır.
Mekke’nin fethine kadar uzun süre müşriklerin liderliğini yapan Ebu Süfyan 
Peygamber Efendimizin kabile kolu ile mücadele eden Ümeyyeoğulları kolundandı. Kıvrak 
zekaya sahip olan Ebu Süfyan, müslümanlara karşı koyamayacağını çok iyi görmüş ve çaresiz 
Efendimizle(sav) görüşme yolunu seçmişti. Çok uzun zaman sonra ancak hakikati görebilmiş 
ve bu görüşme esnasında müslüman olmuştu. Ancak Ebu Süfyan, kabile damarından dolayı 
hep Peygamber Efendimize nasıl galebe geleceğini düşünmüştür. Savaşta bir gözünü 
kaybettiğinde onu eline alıp ‘bugüne kadar hakikati görmeyen sana yazıklar olsun’ diyecek 
derecede imana ermekle birlikte yönetimden hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Kendi ailesinden 
insanların önemli yerlere gelmesinde etkili olduğu söylenir. 
Eşi Hind, zeki ve dirayetli bir kadındı. Peygamber Efendimizle aile mücadelesi 
hissiyatı ile bileylenmişken Bedir’de baba, amca ve kardeşini kaybetmesi onu Efendimiz ve 
ailesine karşı kin, nefret ve hınçla doldurmuştu. Bu öç, kin ve hınç ona Uhud’da Hz. 
Hamza’yı tuttuğu bir suikastçıyla şehit ettirmiş; bu bile ona yetmemiş ve Efendimizin(sav) 
amcasının ciğerlerini dişleyip, kulak ve parmaklarını keserek gerdanlık yapmıştır. Bu 
gerdanlığın çocuklarına tevarüs ettiği söylenir. 
İhtiras sahibi bu kadın Mekke’nin fethinde Efendimizin(sav) huzurunda bazı şeyleri 
sorgulayarak müslüman olmuştur. Efendimizin(sav) hırsızlık yapmamaları üzerine biat 
davetine  "Ebû Süfyan cimri bir adamdır. Yani ben onun malından bazı şeyleri alsam?" diye 
karşılık verir. Zina yapmayacaksınız çağrısına "Hür kadın da zina eder mi?" cevabını verir. 
Çocuklarını öldürmemeleri davetine "Biz çocuklarımızı küçükken terbiye ettik. Büyüyünce 
siz de onları öldürdünüz. Siz ve onlar daha iyi biliyorsunuz." şeklinde karşılık verir. İftira 
etmemeleri çağrısına  "Vallahi iftira çirkin bir şeydir” yanıtını verir. Meşru olan şeylerde 
isyan etmemeleri davetine "Vallahi! İçimizde sana isyan etme duygusu olduğu halde bu 
meclise gelmedik." manalı cevabını verir. Bu cevaplarda onun algı anlayış ve zekasının 
derinliğini görürüz. Eve geldiğinde evdeki putları kırmış ve senin yüzünden yıllarca 
aldanmışız” demiştir. 
Oğul Muaviye anne ve babası gibi Mekke’nin fethinde müslüman olmuştur. 
Peygamber Efendimizin yanında bulunup vahiy katipliği de yapan Muaviye, zeka ve 
kabiliyetiyle kısa sürede yükselmiş ve sonuçta onu halifeliğe götürecek Hz. Ömer zamanında 
Suriye valiliğine atanmıştı. Hz Ömer onun bazı aykırı işlerini fark etmiş; onunla görüşüp 
sorgulamış ancak Muaviye O’nu ikna etmiştir. Bu, iman abidesi ve adil Hz. Ömer’in farkında 
olmadan sebep olduğu yönetimsel ilk kırılmaydı. Şayet Hz. Ömer onu görevden alsaydı 
Emeviler, saltanatlarını birkaç nesil daha bekleyeceklerdi. 
Muaviye, çok uzun süren Suriye valiliğinde  adım adım yönetimde aile hakimiyetini 
sistem ve kurumsal olarak kurmaya başlamıştı. Halifeliği elde etmesiyle birlikte 
Ümeyyeoğullları saltanatını da başlatıyor. Bunun içinde oğul Yezid alternatifsiz halife 
olmalıydı. Ömrünün sonunda Muaviye, bunu sağlamak için elinden gelen her şeyi yaptı. 
Yezid, kabilecilik anlayışı üzere sistemleştirilmiş müthiş, güçlü bir yönetimin başına 
geçmişti. Elbette ki böyle bir sistemli güç, daha işin başında hiçbir güç tanımayacak ve 
tahammülde edemeyecekti. 
Hind’in ihtiraslı dişlerle Hz.Hamza’nın kalp ve ciğerlerini ısıran kin, öfke, nefret ve 
hıncı evlatlarına, aile efradına tevarüs ederek Ebu Süfyan’ın gayretlerini Muaviye’nin ihtiraslı 
yükseliş ve Suriye’de uzun yıllar içinde sistemli kabile oluşumunu ve bunun doğal sonucu 
olarak Yezid şahsında Emevilerin karşı konulamaz yönetimsel gücünü bugünkü ifadeyle 
iktidarını sonuç verecekti. Bu kontrolsüz iktidar, iktidarı adına elbette karşısına 
Hz.Peygamber’in torunu bile çıksa hiç düşünmeden ezip geçecekti.