(Gerçek Mağdur Diye Bhsettiğim kişi Zeynep Şahan Hoca Hanım'dır)
Başta Ak Parti olmak üzere her yerde FETÖ’cü bırakmamak gerekir. Ama arada mazlumların ahını almamak için de dikkatli olunmalı. Mücadele adil ve vicdani ölçüler içinde olmalıdır. Bu çalışmalarda mağdurlar oluşturmak FETÖ’cülerin işine yarayacaktır. Mağdurların çoğaltılması kullanılacaktır.

Zira bu konuda Başbakan Binali Yıldırım valiler toplantısında, “Kılı kırk yarın, kriz masaları kurun, kimseyi mağdur etmeyin” demiştir. Mağduriyetlerin olması olayların sulandırılmasına sebep olacaktır. FETÖ soruşturmasında, kurulan  komisyonların ve yargıya intikal ettiğinde yargıçların dikkatli olması gerekir.

FETÖ’cülerle hiçbir ilgisi olmadığı halde işinden el çektirilmiş, görevden uzaklaştırılmış, işinden gücünden olmuş işsiz güçsüz mağdurlar olduğunu çevremizde ve basında görmekteyiz. İşinden gücünden olmanın yanında FETÖ’cü damgası yemek en kötüsü. Çamur at izi kalsın. Bu çalışmalar itinalı yapılıyor dense de hatasız yapılıyor demek mümkün değildir. Bu konudaki çalışmalarda İstismar konusu olduğunu çevre ve basından izlemekteyiz.

Asıl mağdurlar yerine kumpasçılar mağdur rolü oynamaktalar. FETÖ’cüler de bu tür yapılan istismarın şarlatanlığını yaparak ortamı karıştırmaya çalışmaktalar. Örneğin, Olağanüstü Hal’i kaldırma gayretleri içerisinde oluyorlar.

Bu mağduriyetlerin asıl kaynağı OHAL uygulaması olduğu iddiası ve kaldırılması isteği art niyetli olmaktır. Çünkü Olağanüstü Hal vatandaşa karşı yapılan bir uygulama değil, tam tersine vatandaşın güvenliği içindir.

15 Temmuz’da darbe kalkışmasında bulunan FETÖ ve taraflarının hesabı vardı ama Allah’ın hesabı da vardı. Kalkışmacılar halkın sokaklara çıkacağını, tankların üstüne çıkıp, şerefsizlerin mermilerinin önünde şerefli bir şekilde dimdik duracağının hesabını yapamadılar. Ve Başkomutanın sokaklara çıkın konuşmasının yanında, Devlet Bahçeli’nin MHP olarak, bu kalkışma karşısında “Hükümetin yanındayız” demesi etkili olmuştur. Ancak CHP’nin son anlardaki davranışları hiçte iyi olmamaktadır.

15 Temmuz’dan sonra partilerin daha farklı yapılanacağına ve taraftara sahip olabileceğini sanıyorum. Ama CHP’nin birlik ve beraberlikten uzak durması, 15 Temmuz’un şekillendireceği yapıda CHP’nin bir etkisinin olabileceğini sanmıyorum.

15 Temmuz darbe girişimine tepki gösteren CHP’nin mağduriyet edebiyatı üzerinden FETÖ’cüleri savunmaya başlaması ilginçtir. Zira Yenikapı birlik ve beraberlik ruhundan uzaklaştığı gözlemleniyor. Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz kalkışmasının faturasını Cumhurbaşkanına ve hükümete kesmeye çalışmaktadır. Bahçeli ne diyor; “CHP’nin su kaynattığını ve kayış yaktığını görüyoruz.”


Bu arada 15 Temmuz, MHP içindeki muhalif hareketini de bitirmiştir. MHP yönetim olarak milli meselelerde olumlu davranmıştır. Milletin geleceğine, vatanın bölünmezliğine, devletin adil işlemesine yönelmektedir ve bunu hedeflemiştir. Bir köşe yazısında bir yazan “MHP, Türkiye için büyük bir şanstır…” demiş. Ben de katılıyorum. Ancak bu sözün tam doğrulanması için yeni Anayasa’nın Ak Parti ile beraber olup hazırlanmasıyla tamamlanacağını düşünüyorum.


Geçen yıl mecliste ziyaret ettiğim Anamurlu milletvekilimiz Ayşe Doğan ile görüşmemde, konuşmalardan anladığım şu idi; (mealen yazıyorum) at binicisine göre “kişner”, yeni Anayasa hazırlanmadığı sürece birçok özgürlükler (Örnek örtü konusu, üniversite girişteki katsayı meselesi vb.) tekrar eski konumunda uygulanır. Öyleyse CHP, MHP ve Ak parti beraberliğinde yeni Anayasa hazırlanmalıdır. Eğer CHP girmiyorsa diğer iki parti bunu sağlamalıdır. 


Kalkışmada, devletin emanet ettiği silahı darbeciler, devlete karşı kullandı. Başarılmış ve teşebbüs halinde kalmış hiçbir ihtilalda devletin silahı vatandaşa, TBMM’ne, Genel Kurmaya, Cumhurbaşkanlığı külliyesine kullanılmamıştır.  Mağdur oluşturmadan gerçek FETÖ’cüler bulunup cezası verilmelidir.


Bu bilgileri yeniden gündeme getirmemin sebebi var tabi. Bunlardan birincisi şu: Antalya Hurma mahallesinden otobüs garajına gidişimde, firmanın servis şoförü 45 yaşlarında, iri kıyım bir adamdı. Serviste yalnız bendim. Kısa sürede ihtilal kalkışmasından bahsettik. Şoför doğduğu günden beri MHP’li olduğunu söylüyor. Ama “Türkiye’nin Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan, eşi, damadı (Üstelik bakan), Kızı ve torunlarını 15 dakika önce kaldığı otelden ayrılıp İstanbul’a ve helikopterin ışıkları karartılarak hava alanına inmeseydi yani otelde olsaydı öldüreceklerdi. Peki Türkiye o şartlarda kurtulacak mıydı. Çok daha kötü olacaktık. Bunun üzerine ben de meydanlara indim” demesi .


İkinci olay mağduriyetler konusu ile ilgili. Antalya’dan Anamur’a gittim. Cumartesi Pazarı’nda pazara çıktım. Zeynep Hoca Hanım’la karşılaştım. Hoca Hanım, yakından tanıdığım çalışkan, dersini iyi veren takdir ettiğim birileri. Zira 3 yıl bir lisede çalışmışlığımız var. Benden sonra kendisi Anamur Milli Eğitimi bünyesinde bir liseye Müdür Yardımcısı olarak atandı. Daha önce Eskişehir’de çalışmış. Yanlış hatırlamıyorsam Eskişehir’de Eğitim Bir Sen üyesi ve onların bünyesinde şahsen çalışmış. Abisi bir başka partiden üst görevi olan birisi. 15 Temmuz’dan sonra abisi FETÖ sorgulaması çerçevesinde sorgulandı ama görevine devam ediyor. Zeynep Hanım bu paralelde kesin bir suç isnat edilmeden, Milli Eğitim Müdürlüğü içerisinde, sorgulanmak üzere görevden uzaklaştırılıyor (İnşallah, abisinin konumuna dayalı ve siyasi bir kişisel tavır sonucu olmaz. Böyle ise ve Hoca Hanım’ın FETÖ ilgisi yoksa gerçek mağdurdur. Böyleyse de kısa zamanda bu mağduriyet giderilmelidir.) Bildiğim kadarıyla,  Bank Asya ile ve FETÖ’nün sendikasıyla ilgisi yok. Sanırım FETÖ’cü ihbarıyla sorgulama aşamasında görevden uzaklaştırılmış. Tahminim; kendisinin bana anlattıkları ve bildiklerime göre, çamur at izi kalsın, FETÖ’cüdür suçlamasıyla, İlçe Milli Eğitim’den birilerinin ya da bir başkasının ifadesiyle görevden uzaklaştırılmış. Tabi kendisinin inancı; beni bir şekilde karşılarında sorgulamaya alırlarsa, o tarafta bir ilgimin olmadığını anlayacaklar ve görevime döneceğim diyor. İnşallah haklı mağdurlardan olup görevinize dönersiniz Zeynep Hanım. Belki mağduriyetin belirlenmesi zor ama… Dikkat! Gerçek mağdur olabilir…


Hoş kalın. Ekim 2016, Antalya. İsmet Kadıoğlu.

NOT:
Yazımda; FETÖ belası ve onun belalı taraftarlarının cezalandırılmasındaki hassasiyetleri, özellikle Başbakan’ın dikkat çekmesi üzerine değinmek istedim. Buna bağlı olarak ikinci husus da, FETÖ yüzünden gerçekten mağdur olanların varlığından bahsetmek istedim. Anamur’da da gerçek mağdurların olduğunu gördüm. Önceden açık isim yazmak istememiştim. İsim ifşa etmiş olmamak için açıkça Zeynep Şahan’ı kast ediyorum dememiştim. Ancak aldığım geri dönüşümlere göre ismen yazmam gerektiğini düşündüm. Onun içinde yazımın başlığına ikinci hususta bahsettiğim isim Zeynep Şahan’dır notunu düştüm. Tüm yazdıklarım Zeynep Hoca Hanım’ın suçsuz olduğu; FETÖ taraftarı olmadığı kabulüne göredir. Aksi doğru ise, sorgulansın, yazdıklarımız elbette geçersizdir.(İ. K.)