UMMAK
Ummak; olması istenilen bir şeyin olacağını beklemek. Bir şeyin olabileceğini sanmak. Ummaktan doğan, güven duygusu. Bu duyguyu veren şey ‘umut’tur. Ummak ise TDK sözlüğünde; “bir şeyin olmasını istemek, beklemek" veya "Sanmak, tahmin etmek" olarak tanımlanmış.

Fakirde de zenginde de var olan, belki de tek duygu ‘umut’tur. Belki de anne karnında başlayan, en anlamlı duygu ‘umut’tur. İnsanlar umudu uğruna, parasından, kariyerinden ve buna benzer birçok şeylerini risk etmekten çekinmezler. Genelde kaybedilmeyen iki şeyden biri umut diğeri azimdir. Azim umuda dayalı bir duygudur.

Umut; hasta için iyileşme, bekar için evlenme, okuyan için okul bitirip işe başlama, çocuk için ailesinin isteği bir oyuncağı alması, öğrenci için yüz almasıdır. Umut her insanda farklı olabilir. Zaman zaman da kaybolabilir. Umut genellikle iyi bir şeyin olabileceğinden doğan güven veya inanma, sanma duygusu olarak da tanımlanabilir.

Umutla ilgili atasözleri; “Allah’tan umut kesilmez.” “Çıkmadık canda umut vardır veya çıkmadık candan umut kesilmez.” Umut, fakirin ekmeğidir.”gibi.

NEDEN KÜSÜLÜR?
Küsmede dürüstlük vardır, yani küsme dürüstlüktür. Küsmek çocukça, ama saflık, yalansızlık demektir; bu özelliktekiler küser. Sevenler sevdiklerine küser, ama asla vazgeçmez. Sokaktaki hiç tanımadığın insana küsülmez. Küsersin ama onu asla yolda yalnız bırakmazsın. Küsmek nazlanmaktır. Kendine yakın olana küsersin ondan vazgeçmezsin. Ben sana küsüyorum ama sen benim için değerlisin demektir.

Bir konuşmacı şöyle diyor; bir saat konuştum, anlattım ve konumu bitirdim. Beni izleyen bir köylü kadını elini kaldırdı. Ona söz verdim “Hocam ummak küsmektir değil mi” dedi. Benim bir saatte anlattığımı iki kelimeyle anlattı dedi. Yani uman insan küser.

BEKLENTİ
İnsanın bazen çok beklentileri oluyor. Bu büyük beklentilerin sonucunda; düğünüm oldu az kişi geldi, hasta oldum az kişi aradı, doğum günüm oldu kutlayan ve hediye getiren az kişiydi, çok çalıştım çok az para kazandım gibi serzenişlerde bulunuruz. Çok olmasını umut edip, azla karşılaşmak. Umutlar insanı küstürebilir. Çok beklenti içinde olmamak gerekir. Gelmeyene gitmek, aramayanı aramak, sormayanı sormak ve beklentilere girmeyip küsmemek…
Beklenti, ummak; beraberinde küsmeyi getirir. Küsmek, kopmak, soğukluk ve yerine göre kin demektir. Küsmek, kalbe yüktür, negatifliliktir, vücuda hastalıktır. Küstüğünle; beraberliğin, yardımlaşma ve dayanışmanın bitmesi demektir. Mümkün olduğu kadar ummayı hayatımızdan çıkarmalıyız. Çağrılmayı ummuyorum, çağrıldığımda da katılmaya özen gösteririm diyebilmeliyiz. Ummak küsmekse, çıkarmalıyız umduklarımızı kafamızdan. Sevgi, saygı, dostluk hakimiyeti için umduklarınızı rafa kaldıranlardan olmalıyız.

Beklenti, herhangi bir konuda olması istenilen veya umulan her türlü olaylar ve düşünceler içeren duygudur. "Beklenti" ile "umut" aynı gibi görünse de; beklenti, umut edilmesi zorunlu olmayan durumlarda da var olabilir.

Referandumdan sonra da her şey düzelecek beklentisinde olmayalım. 17 Nisan’da işler hemen düzelmeyecek. Ama özellikle katılım yüksek olup, ‘evet’e destek %60’ın üstünde olursa, PKK ve FETÖ ile mücadelede hız kazanılacak beklentisi var.
Beklentilerin boşa çıkması hayal kırıklığına sebep olur. Hayal kırıklığı, insan beklentilerinin boşa çıkması halinde ortaya çıkan bir duygudur. Hayal kırıklığı, kişinin kendi davranışına bağlı değildir. Kişinin kontrolü dışında gelişen bir sonuçla ilgilidir. Bir spor karşılaşmasını kaybeden oyuncuların genellikle, kazanmak için ne gerekiyorsa yaptıklarına inanarak, kayıptan dolayı, kendileri dışındaki unsurları sorumlu tutmaları. Hissettikleri duygu hayal kırıklığıdır.  Bu duygu genelde geçicidir.

Beklentilerin yüksek tutulması… Hayal kırıklığına uğramak. İnsanda yüksek beklenti sonunda hayal kırıklığı olur. Yüksek beklenti kişinin kendi düzeyini bilmemesi sonucunda oluşabilir. Kişinin kendisini olduğundan fazla sanması… Beklentiler karşılanmazsa hayal kırıklığı olur. Doğrusu beklemiyordum, bu sonuç beni hayal kırıklına uğrattı… Beklentiyi yüksek tutmak, büyük hayallere sahip olmakla da ilgilidir.

16 Nisan’da evet çıkarsa, hayır diyenlerce, hayır çıkarsa da evet diyenlerce; bu sonucu beklemiyordum demesi ve kesin gözüyle yani büyük beklentiyle kendi sonucu çıkacak beklentisi hayal kırıklığına sebep olacaktır. 16 Nisan’da ‘evet’ çıkması halinde Türkiye düzelecek beklentisi… ‘Hayır’ çıkması halinde Türkiye bölünecek beklentisi veya tersi düşünce… ‘Evet’ çıkması halinde bürokratların içerisindeki, fetöcülerin tamamının hemen temizleneceği beklentisi… Atanamayan bürokratların hemen atanacağı beklentisi… ‘Evet’ çıkması halinde parti teşkilatlarının değiştirileceği beklentisi… ‘Evet’ çıkarsa fatöcü milletvekillerinin ihraç edileceği beklentisi… ‘Evet’ çıkarsa, 18 yaşında onlarca kişi aday olacak seçilecek meclise girecek beklentisi… Gerçekte üç beş 18 yaş vekil ya olacak ya olmayacak… ‘Evet’ çıkarsa 17 Nisan sabahı ekonomi düzelecek beklentisi…’Evet’ çıkarsa terör bitecek beklentisi… Doğru ama terörün bitmesi anlık mesele değil. Uzun vadeli bir süreç. Bu süreç iyi yönetilerek terörün bitirilmesi hızlandırılacak, beklentisi doğru bir beklenti…  3 dönüm muz serasında bir sezonda 70 bin TL alırım beklentisi…
Bakmayın bazılarının ‘hayır’ çıkarsa hiçbir şey değişmeyecek demelerine. 16 Nisan’da ‘hayır’ çıkarsa hemen ertesi gün, “referandum kaybetmiş bir Cumhurbaşkanı ve hükümet meşru değildir, güven kaybetmiştir” demeye başlayacaklardır. Bu beklentinin karşısında ‘evet’ çıkarsa ve ‘hayır’ diyenler büyük olasılıkla hayal kırıklığına uğrayacaklardır.

‘Hayır’ çıkarsa hayır, sihirli sopasını, ‘evet’ çıkarsa da evet, sihirli sopasını uzatacağız, parlamenter sistemden dolayı iyi gitmeyen konular varsa, hemen düzelecek beklentisi… Böyle bir dünya yok.. Büyük beklenti ve umut, hayal kırıklıkları ve ummaktan küsmek. Kim kime küsecek? Ak Parti teşkilatlarında ve parlamentodaki sevilmeyenlerin değiştirileceği beklentisi olanların, ‘evet’ dedi ama 2019’da oy vermemek üzere küsenler olacak. ‘Hayır’ çıkarsa güven oyu alamamış bir Cumhurbaşkanı istifa etmelidir diyenler olacak. Tabi böyle bir şeyin olmadığını göreceklerin, beklentisi ve küsmesi… “Cumhurbaşkanı bir sabah kalkıp muhtarlıkları, kıdem tazminatını kaldıracak, Meclis’i feshedecek” beklentisi… Öyle olmadığını gören vatandaşın bu sözü söyleyenlere küsmeyecek mi? Bizi kandırdınız demeyecek mi? Ortamın karışacağına inanmak ve olmadığını görünce küsmek var… 16 Nisan beklentisindeki yazdıklarımı çok değişik kişilerden hem dinledim hem de tartıştım. Ama hayat devam ediyor, dünya dönüyor. Bana göre bu olumlu beklentilerin bir çoğu olacak ama yavaş yavaş. Değişim hızlı olmaz, ona bir süreç lazım…

Unutmayalım, sevginin ne anlama geldiği meselesinde, kendimizi gerçekleştirmenin koşullarının ne olması gerektiği bahsinde, ya da hangi erdemlerin önemli veya değerli olduğu konusunda, ya da devlet yönetiminde hangi sistemin daha iyi yaşama koşullarını garanti edeceği konusunda, herkes aynı düşüncede olmayabilir. İşte bu düşünceler bize ‘evet’ ya da ‘hayır’ dememiz konusunu karşımıza getirir ve biz de oyumuzu ona göre veririz. 
Çift başlılıktan kurtularak daha seri ve hızlı kararlarla bana kendimi daha iyi yaşatacağını düşünerek değişikliği en azından bir deneyelim diyorum. Eğer ki kötü olursa tekrar oylarımızla öbür sisteme döneriz. Ona da ben, sen, o, biz (halk) karar verecek. Sevgili Mithat kardeşimizin dediği gibi; memleketim için ‘evet’ de, ‘hayır’ da hayırlı olsun.
Hoş kalın. Nisan 2017 Antalya. İsmet Kadıoğlu.