ESKİYİ ÖZLEMEK VE BAYRAM

Abone Ol

Geçmiş yaşanmış ve bitmiştir. Geçmişteki güzel günler, ağzımızda buruk, ama hoş bir tat bırakmıştır. İnsan gelecekte öyle günleri yaşayacağı kesin olmadığından, burukluğa rağmen içindeki özlemi söndüremez. Geçmişteki kötü günlerimizin bitmesine şükreder ve aklımızda hoş olan iyi günlerimiz kalmasından dolayı da o günleri özleriz. İşte geçmişteki günlerimiz hafızalarımızdadır, unutulmaz. Gelecek ise hafızalarda değildir. O bir ümittir.
Bu anlamda sadece geçmişin tekrar gelmeyeceğini düşündüğümüz için değil, daha organik duygularımızı orda bıraktığımız için özlüyoruz eskiyi.
Önceden zevk alarak yaptığımız şeyler saf tertemiz ve o durumun özlenmesi vardır insanda. Ama yeni de rahattır, ondan da vazgeçemeyiz bir türlü. Bu yüzden sürekli bir Eskinin doğallığı mı yeninin rahatlığı mı diye. Kimi zaman eskinin doğallığı ağır basar. Keşke köyde olsam dağlarda, bayırlarda, kuşlar, böcekler falan vardı deriz. Ama köy yaşamı çok kolay da değildi, zordu. Her işini kendin yapman gerekirdi. Oysa modern hayatta neredeyse her işini makineler yapmaktadır. İnsan rahattır ama yine de mutlu olmayabiliyor. Eskiden açgözlülük yapar geleceği özler ve isterdik. Şimdi eskiye dönsek memnun olacağımızı sanırız. Ama değil insanoğlu ne istediğini bilmiyor.
Bence, sorumlulukların daha az olduğu zamanı özlüyoruz. Eskiyi özlemek, kıymetini bilemediğiniz her gün için keşke demektir. Sanki o geçmiş zaman dilimi başka bir hayatmış gibi gelir insana. Geri dönüşün imkansızlığı, sorumluluğu daha az olan geçmişin özlemi, insana nerde o eski günler ve bayramlar dedirtiyor. Her şey değiştiği için insanda oluşan özlem duygusu, nerde o eski sohbetler, nerde o eski düzen, nerde o eski bayramlar dedirtir. Bundan yeni bayram günlerinin daha kötü olduğu anlamına gelmez. “İyi ki” bu günlere geldik, Allah’ıma bin şükürler olsun demeliyiz.