İkinci Atatürk?

            Var mı böyle biri?

            Asrının dehası?

            Cephelerin yenilmez kahramanı?

            Karakteri bağımsızlık olan?

            Yedi düvele kafa tutan?

            Yeri göğü titreten?

            Milleti ırkına inancına bakmadan kucaklayan?

            Vizyon çizen?

            Mazlum milletlere yol gösteren?

            Her yönüyle muhteşem Türk!

            +++

            Demekle, istemekle olunmuyor Atatürk.

            Mangal gibi yürek ister.

            Asalet ister.

            Doğruluk, dürüstlük ister

            Azim, kararlılık ister

            Bilgi, basiret ister.

            O dediğinizde bunların hiç birisi yok.

            Değil 3 bin kitabın altını çizerek okumak,

            Özetlenmiş üç paragrafı bile okumamış.

            Başkalarının yazdıklarıyla

            Belagat satar, cehlini gizler, o kadar!

            +++

            Aslında Atatürk’e düşmandırlar.

            Onun kurduğu Cumhuriyete,

            Eserlerine,

            Ürettiği değerlere düşmandırlar.

            Heykellerinden intikam alırlar.

            Ama, benzetmeye, benzetilmeye gelince

            İmrendikleri tek karakter O’dur.

            Sevmezler, hatta nefret ederler.

            Eserlerinin bir bir yıkılışına

            Diktiği bayrağın yakılışına

            Sessiz ve duyarsız kalmaları

            Ondandır!

            +++

            Dirisinin önünde titrediler,

            Şimdi ölüsünden korkuyorlar.

            Bir de  tembihlenmiş gençliğinden.

            Ne demişti?:

“İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.

Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.

Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.

Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr-ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!

Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!”