İleriye yolculuk yapmak istiyorum. Yürümek yol almak.. Geride bırakılanlar neydi bilmek gerekir. Neler yaşadık, nasıl yaşadık bilinmeli. Ben yaşadıklarımı biliyorum.. Yaşamayanların ileriye yürümesi için beni bilmesi gerekir diyorum. Türk toplumunun; gelenek, görenek, örf ve adetleri ve inançları var. Bunlar diğer toplumlarda da var. Ancak her toplumun kendine göre farklılıkları var. Bu farklılıklarımızı örf ve adetlerimizi bilip ileri taşımamızda güzellikler var. Bunun için not etmek gerekir; yaşadıklarımızı, yaptıklarımızı ve özellikle zorluklarımızı..

Elbette ileriye yalpalamadan, dümdüz, dost doğru yürümek için geriyi iyi görmek gerekir.
Evimin balkonunda kayınvalidem ve hanımım ile otururken eski günleri yad ettik. Çuldan çuvaldan bahsedip bir çok şeyi gündeme getirdik..

Köylerde aileler hayvancılıkla geçinirlerdi. Bizim köy dağlık bir bölgede olması sebebiyle koyundan çok keçi(davar) beslenirdi. Hemen hemen her evde yük taşımak için eşek veya at ve sütünden yoğurt, tereyağı, ayran elde etmek için aynı zamanda da çift ekmede kullanmak üzere sığır(inek veya öküz) beslenirdi.

Vücudumuz post, tüy, pul gibi özelliklerle kaplı değil. Bunun için güneş, sıcak, soğuk, rüzgar gibi hava koşullarından etkilenmektedir. Bu sebeple de insanlar örme ve dokuma gibi dokunabilir yüzeyler oluşturmuş ve kullanmışlardır. İnsan zamanla ustalaşmış; ihtiyaçları doğrultusunda el aletlerini yapmış ve ihtiyaçlarını karşılamak için aletleri üretimde kullanmıştır. Bunlardan biri ıstar tezgahıdır. “Istar tezgahının Anadolu’da Antikçağ kültüründeki Tanrıça İştar ile olan isim benzerliği de var. Ayrıca İştar’ın Anadolu’da Ana Tanrıça ‘Kibele’ yerine geçen isimlerden olduğu bilinmektedir.”

Keçilerin kılından çul dokunurdu. Çul, evin tabanında sergi olarak kullanılırdı. Keçinin kılı zamanında kırpılır ama çul haline getirmek gerekir. İşte bunun için de ıstar tezgahı yani dokuma tezgahı evlerde olurdu.

Tabana sergi, çul.. Giysi için de ipek ve böceği.. Yalnız çul değil, çuval da var.. Heybe, giyecek çuval, tülüce, azık tuz torbası, un çuvalı, paspas… Hepsi vardı.

İpek kumaşları dokumak ve giyecek dikmek için ipek böceği beslenirdi.
Üretimi çok emek isteyen ipek, ipek böceğinden elde edilir. Bir tırtıl türü olan ipek böceği, dut yapraklarıyla beslenir.

İpek böceklerinin etraflarına ördükleri kozalar ipek liflerinden oluşur. Giysi için kullanılan ipek bu kozalardan elde edilir. Benim çocukluğumda köylerde bazı aileler dutların yaprak açmaya başladığı günlerde ipek böceği beslerlerdi. Ve elde edilen ipeklerle ipek giyecekler ıstarda veya çulfalık denen dokuma tezgahlarında ipek kumaş dokunurdu.

Istar veya çulfalık; evlerin çeleğisi altında dışarıda, duvara dayalı bir şekilde kurulurdu. Bizim evin tahtalık dediğimiz kısmında olduğunu hatırlıyorum.
Istar: Kilim, halı, seccade, heybe, çuval ve çul gibi el dokumalarının yapıldığı tezgahın ismidir. Istarın tezgahı evlerin balkon, boş odası veya avlularında, fazla yer işgal etmeyecek şekilde, duvar diplerine yerleştirilirdi.

Istar genelde ağaçtan yapılırdı. Son zamanlarda, demirden de yapılanlar vardı. Ancak yayla ve sahil arası göçenler için taşınması kolay olması dolayısıyla ağaç tezgahlar tercih edilirdi.

Istar tezgahı, Yörük ve Türkmenlerin kültüründe geliştirilmiş, göç anında sökülerek kolay taşınabilirliğinden dolayı çok kullanılmıştır. Istar tezgahı, Yörük Türkmen halı, kilimleri, karaçadır gibi gerekli dokumalar için kullanılan, Çulfalık da denilen, göçebe kültüründe olan bir tezgahtır. İlk çağdan bugüne kadar Anadolu’da ıstar tezgahı kullanılmıştır. Tezgah, dik ve eğik olarak kurulabilir. Genelde bizim kendi evimizde olduğu gibi Anamur’da dikey olanları kullanılmaktadır.

Çul; Türk dokuma sanatında var olan bir örnektir. Çul dokuma, Orta Asya’dan günümüze kadar gelmiş bir sanattır. Özellikle Akdeniz Bölgesi ve Anamur gibi Yörük yerleşim yerlerinde çul ve dokuması kullanılmaktadır. Çul keçi kılından ıstarlarda/çulfalıkta dokunur. Keçi kılı “Eğirtmeç/Kirmen” adı verilen bir el aletiyle ipe dönüştürülür. Keçi kılından yapılan bu iple de ıstarda çul dokunur.

Bu oluşturulan kıl yumakları “Çark” adı verilen bir tezgah yardımıyla rulo haline getirilir. Ve kıl ıstarda çul dokumaya hazır hale getirilmiş olur. Istarda ipler “Tarak” adı verilen, ağaçtan yapılmış bir aletle dövülerek sıkıştırılır.

Neydi o günler demiyorum. O günün şartları buydu. Bu günün şartlarında yok artık çul/çuval/heğbe. Daha mı iyi? Hayır. Buna zamana ve şartlara uygun yaşama denir. Sağlıklı yaşamak dileğiyle.
Hoşça kalın. Kasım 2022, Anamur. İsmet Kadıoğlu.