Akşam Sofrasını Lezzet Patlamasına Çevirecek Menü! Dört Tarif Bir Arada
Akşam Sofrasını Lezzet Patlamasına Çevirecek Menü! Dört Tarif Bir Arada
İçeriği Görüntüle

Misafir Sofrası Telaşı Bitti – Bugün Ne Pişirsem Diyenlere Dolu Dolu Menü

Evde misafir ağırlama fikri güzel de iş “akşama ne pişirsem” noktasına gelince insan bir duruyor. Daha önce de oldu; dolap dolu ama akıl boş. Tam bu noktada kurtarıcı bir menü iyi gider. Ne çok iddialı ne de sıradan. Yiyenin bir tabak daha aldığı, masadan kalkarken tarif sorduğu türden.

Bugün Ne Pişirsem – Sofrayı Toparlayan Menü

Bu menü daha önce kalabalık sofralarda denendi. Düğünde, bayramda, ani misafir gelişinde. Masaya konduğu an sessizlik olur ya, işte o sessizlikten. Çorba içilir, sonra içli köfteye uzanılır, ana yemekle iş ciddiye biner.

Düğün Çorbası – Kaşığı Bıraktırmayan Başlangıç

Soğuk günlerde “bir kase yetmez” dedirten türden. Kemik suyunun verdiği o doluluk hissi var ya, hazır çorbalarda olmaz. Daha önce yapan bilir, misafir gelince ilk biten genelde bu olur.

İçli Köfte – Yapması Dert Yemesi Keyif

Her evde aynı olmaz. Kimi ince sever, kimi bol cevizli. Ama masaya geldi mi herkes bir tane daha ister. Daha önce “ben içli köfte yapamam” diyen çok kişi bu tarifle fikrini değiştirdi.

Çökertme Kebabı – Ana Yemekte Sessizlik Garantili

Patates, yoğurt, et… Üçü bir araya gelince laf kalmaz. Daha önce kalabalık sofralarda denendi, tabaklar silip süpürüldü. Yanına pilav bile aranmıyor çoğu zaman.

Şakşuka – Masada Hep Ortada Kalan

Ne ara biter belli olmaz. Bir çatal derken tabak boşalır. Daha önce “ben sebze yemem” diyenlerin bile ekmek banıp yediği çok görüldü.

Bu Menü Neden Tutuyor?

Çünkü alışıldık tatlar var, sürpriz yok. Kimse yemeğe yabancı kalmıyor. Evde yapılmış hissi veriyor, dışarıdan gelmiş gibi durmuyor. Sofra kuruldu mu sohbet uzuyor, tabaklar dolup dolup gidiyor.

Kısacası misafir gelince panik yok. Bu menü daha önce kurtardı, yine kurtarır.