O’nun bunun inancından sana ne?

            Elinde “iman ölçer” diye bir alet,

            Önüne gelenin imanını sorguluyorsun.

            Yüce Yaratıcı sana vekâlet mi verdi

            “Sor ve cezasını tayin et!” diye…

            Allah’ın Peygamberine vermediği yetkiyi

            Sen mi kullanacaksın bre münafık?

            İman… iman… deyip duruyorsun.

            İyi de…

            Göğsünde iman var,

            Elinin şirazesi yok.

            Elin hepimizin cebinde.

            Beyt’ül mal’den aşırıyorsun!

            Bilmiyorsun ki, İslâm’ın muazzez Peygamberi

            Beyt’ül mal’den hırka çaldı diye

            Hırsızın cenaze namazını kıldırmadı.

            Senin böyle bir sorunun yok nasılsa.

            Yalaka sarıklın ne güne duruyor, sorgulamadan kılar da, kıldırır da…

            Sen, İslâm adını kullanırken,

            İslâm’ın yüce değerlerini aşındırıyorsun, ucuz adam!

            Kadını tepeden tırnağa giydiriyorsun ama,

            Emrindeki sekreteri “saçının teline kurban olayım” serenatıyla kandırıp,

            Nikâhlı kocasından ayartıyorsun.

            Sonra da “ikinci kadın” olarak nüfusuna geçiriyorsun.

            Tipin bozuk ama, makamın büyük. Onunla iş beceriyorsun.

            Ama, “iyi Müslüman”sın!

            Sen, bir önceki partinin

            Nesi var, nesi yok, cebine indiren!

            Ama burada pişkinlikle ahlâk satıyorsun.

            Ve sen!

            “Kahkaha atmayın!” diyen adam.

            Kadın gülüşünden orgazm olacak kadar hafifsin;

            Ama özgül ağırlığın var!

            Sen, kırmızı koltukta oturup, ara sıra parmak kaldıran adam,

            Orada kalmak için adamına dizdiğin methiyeler şirk kokuyor,

            Ama “iman” satıyorsun.

            İşportaya koyduğunuz değerler sizi yakacak.

            Şimdilik dünya malıyla idare edin.

            Nasıl olsa el uzun; vergi, sual yok!

            Ama mahkeme-i Kübra var!