Mehmet Necati GÜNGÖR


Şehit analarının da, babalarının da yüreği yanık olur.

Öyle bir yangındır ki, alevi ateşten bir kordur; hem kendini yakar, hem koca bir milleti.

Çünkü onlar hepimizin çocuklarıdır.

Anadolu yollarına çıktığınızda her mezarlıkta en az bir bayrak.

Burada bir şehidin yattığını haber verir bizlere.

Yüce Yaratan'ın ayetiyle diriliğine inandığımız yaralı yüreklerdir onlar.

Kefensiz yatarlar nur gölünde.

Her an bir nöbetçi vardır yanıbaşlarında.

Ana babası, yari yareni yoksa melekler...

Fatihalar eksik olmaz üstlerinden.

Allah'ın engin rahmetiyle kuşanmışlardır.

Bayrağın görüldüğü her mezarda bir çift el açılır Allah'a.

Şehidine dua okuyan eller... Öpülesi eller...

Kahpe ellerini bu ülkenin geleceğine ve çocuklarına yönelten ihanet, binlerce vatan evladını kanlı gömlekleriyle toprağa verdi.

Ağıtlar yakıldı mezar başlarında.

Evlatlarının resimlerini bağırlarına basıp ağlaşanlar;

Bizim insanlarımız...

Onlar, hepimizin baş tacıdır.

İstedikleri tek şey saygı görmek, teselli edilmektir.

Bunu hem devlet yapacak, hem millet.

Ne yazık ki bir yanı eksik gidiyor son yıllarda.

“Devlet nerede?” sorusuyla birlikte...

Yüreği yanık şehit babası iki çift acılı laf etti diye mahkemelerde süründürülüyor,

Tazminatlara, hapis cezalarına mahkûm ediliyor.

“Açılım da açılım” diye tutturan siyasi muhterislerin ikballeri adına...

Son davalı Şehit Aileleri Federasyonu'nun başkanı.

Adı Mehmet Gencer.

Oğlunu ve yeğenini şehit vermiş acılı bir yürek.

Şivan'la kucaklaşmayı kınadı diye hakkında dava açılmış. Mahkeme kapısını mekân tutturmuşlar kendisine.

Bir başkası, oğlunun şehit olmasından dolayı aynı kişiyi sorumlu tutmaktan 11 ay hapis cezasına mahkûm edilmiş.

Vatan uğruna yok oluşun geride kalanlarda bıraktığı acılı öykülerdir bunlar.

Şehit ailesi olmanın fıtratında da bunlar yazıyor olmalı.

Açılım, işte böyle bir açılım!