O sahne uyku uyutmadı.

Eminim, milyonlarca Türk insanı da bizim gibi büyük infiale kapılmıştır.

Kışe'nak isimli kadından söz ediyorum.

Askeri taş yağmuruna tutanlara yapılan müdahaleye tepki gösteren subayımızla konuşurken "Senin devletin bana söz verdi" cümlesi ağzından saçılıyor.

Subayımız anında karşılık veriyor:

''Burası benim devletimse, benim toprağımsa çıkın dışarı!"

Aklı evvel bir gazeteci de adı “Ulusal” olan kanalda ahkâm kesiyor.

“Kadının yaptığı yanlışmış; ama, askerinki de hataymış!”

Bu cümleyi neresinden okursunuz?

Adam tersinden okumuş olmalı ki, kadınınkini görmüyor, askerinki gözüne batıyor.

O askeri alnından öpüyorum!

Bizim aydınlarımızın ulusalcısı bile böyle oluyor demek ki.

Açılım diye diye bölücü taifeyi başımıza belâ ettiler, şımarttıkça şımarttılar.

Devlete kafa tutuyorlar, askerine, polisine çalım atıyorlar.

Vergi topluyorlar, bayrak yakıyorlar, heykel dikiyorlar, heykellerimizi yıkıyorlar.

Bütün bunlar hükümran olduğumuz vatan toprağı üzerinde cereyan ediyor.

Sanki orada ayrı bir devlet var.

“Sanki”si fazla, resmen devletlerini inşa etmişler.

Aslında “paralel” orada kurulmuş, burada paralelcilik oynuyorlar.

Öte yandan kandil parmak sallıyor.

“Süreç bitmiştir!”

“Muhatabınız Apo'dur!”

O ise ininden bağırıyor:

“Hani müzakereye başlayacaktık? Devlet bizi oyalıyor. Bu böyle gitmez!”

Demeye getiriyor ki elin teröristi ile müzakere ediyorsun da bizi niye görmüyorsun.

Bu işin adını koyalım artık.

“İhanet” diyenler, yapılan ihaneti yüreklice ortaya koyup gereğini yapsınlar. (Burada sözümüz salı pazarı çığırtkanlarına.)

“Süreç, barış” diyenler de neyin barışı olduğuna bizi inandırsınlar.

Nasıl olsa her şeye inandırıyorlar, buna da inandırsınlar da boşuna sinirlerimiz ayağa kalkmasın.

Tapelerin montaj olduğuna nasıl inandırdılarsa.

Hayırsever iş adamını nasıl sevdirmeye çalıştılarsa.

Hırsız kovalamanın darbe olduğunu nasıl yutturdularsa...

Şimdi de;

Küçük yaştaki kızların başlarını örterek “devrim” yaptıklarına inandırıyorlar toplumu.

Bazılarının ağzı kulaklarında: “Allah'a şükür, bu günleri de gördük” diye tweetler atıyorlar.

Ülke elden gidiyor, umurlarında değil.

Ortaokul çocuklarının da iffetini kurtardık ya, mesele kalmadı.

Hırsız, çalmaya devam ediyor.

“Hırsız kovaladık” diyenler ise teker teker avlanıyor.

Namazla, başörtüyle kandırmaya devam.

Götüren, kendine göre fetvasını da bulmuş:

“Namaz boynumun borcu, çalmak evimin harcı.”

Sadece ülkeyi değil, mukaddes dinimizi de perişan ettiler.