Sevgili okuyucularım bu haftaki yazımda birazcık biz kadınları eleştirmek istiyorum. Geçen hafta İstanbul’a gelen Human Rights Watch’ın(İnsan Hakları İzleme Örgütü) heyetine ev sahipliği yaptı. Bu heyetin önemli kişisi; Kadın Hakları Bölüm Başkanı Liesl Gerntholtz idi. Bireysel tarihine bakınca tam bir savaşçı. Türkiye’deki karşılayıcısı ise Vuslat Doğan Sabancı’ydı. İnsanlığın büyükanneleri ve büyük babaları var. Dünyaların büyükanneler izlemesi, fetihlere ayarlanmış büyük babaları izlemesinden daha önemlidir. Çünkü kadınlar fethe değil keşfe odaklı insanlardır. Öldürmeye değil, doğurmaya odaklı insanlardır. Boğmaya ve boğdurmaya odaklı değil yaşatmaya odaklı insanlardır. Çok garip değişimdir. Hayata ana kuzusu olarak başlayan oğullar, Baba haline gelmeye başlayınca, vahşileşmeye, kırıp dökmeye, Yakıp yıkmaya başlar hale geliyorlar. Kadınların yönetimde olmadığı bir dünya savaşların olduğu, kanın döküldüğü, insanların yok olduğu bir hal alıyor. Kadınlara soruyorum: Siyasi partilerden kota istiyoruz. Neden? Dünyada erkek nüfusu kadar kadın nüfusu da var. Neden kadınlarımız yeterince aday olmuyorlar. Yerel seçimlerde bile bir merkezde 15 adaydan sadece biri veya en fazla ikisi kadın aday. Neden kadınlar biri birilerine oy vermezler. Erkek egemen toplumda Neden talep kâr durumda kalıyoruz? Ha bu arada kadın kotasını en çok kullanan partinin BDP olduğunu biliyor musunuz? Kadınların aktif siyasete daha çok katılıp ağırlıklarını koymalıdırlar. Kadınların başarısı belki de erkekleri de rahatlatmış olacaktır. Nasıl ki kadınların doğurması bir mucize ise, sahneye çıkışları da insanlık için bir mucize olacaktır.