Ara sıra Hacı Bayram-ı Veli'ye giderim.

Burası, hem tarih açısından, hem manevi açıdan vazgeçemediğim bir mekân.

Araya yaz mevsimi girdi, gidemedim.

Dönüşte bambaşka bir Hacı Bayram'la karşılaştım.

Eski Ankara, yeni ve pırıl pırıl şekliyle karşımda.

Hacı Bayram'daki çevre düzenlemesi beni mutlu ediyor.

Buradaki hizmetleri vicdanımda tartarak ve eleştiri haklarımı da saklı tutarak hiç barışık olmadığım Melih beye teşekkür ediyorum içimden.

Hacı Bayram civarı ve Kaleiçi aslına uygun olarak yeniden düzenlenmiş.
Her şey pırıl pırıl. İnsan, buradan kopmak istemiyor.

Hacı Bayram, bütün maneviyatıyla ve güzelliğiyle insanı içine çekiyor.

Önce dar sokaklarını arşınlıyorum.

Eski köhne dükkânlar yıkılıp, aslına uygun olarak yeniden yapılmış.

Tespihçilerden, kebapçılara, çaycılara kadar bir sürü esnaf burayı ziyarete gelenlere hizmet veriyor.

Hacıbayram'daki hareketlilik bitmiyor.

İnsanlar oluk oluk buraya akıyor.

Uhrevi hayatın kıyısında gezinmek gibi bir şey.

Yasinler, fatihalar, dağıtılan şekerler, burada yatan Ulu Zatın hayrına.

“Eller, burada yatan Hacı Bayram Veli'nin hatırına” diye açılıyor Yüce Yaratıcı'ya.

Hacı Bayram derken, bir anekdotu aktarmalıyım.

Buranın bildik, bilmedik müdavimleri var.

Bunlardan biri de 9. Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'miş.

Bunu kadim arkadaşından öğreniyorum.

Eski MSP Milletvekili Emin Acar. .

Aynı zamanda ruh hekimi.

Haftanın Cumartesi günleri, buradaki kabul yerinde hastalarını muayene ediyor. Düşük bir ücretle.

Sevimli, nurlu bir insan.

Haftanın diğer günlerinde ise gelip-gidenleriyle meşgul oluyor.

Kendisiyle, bir dost vasıtasıyla tanıştırıldım.

Bana, “Senin ağan çok değerli bir adamdır. İyi bir mü'mindir. Buraya da hizmeti vardır.” diye söze başladı.

Sonra anlattı:

“Cumhurbaşkanı iken, Başbakan iken, zaman zaman sabah namazlarına buraya gelirdi. Karşılaşırdık.”

“Öyle alâ-yı valâ ile gelmezdi. Yanında şoförü ve korumasıyla kimseye hissettirmeden, sade bir vatandaş gibi gelir, namazını kılar ve giderdi. Çok gördüm burada. Zaman zaman birlikte kıldık sabah namazlarını.”

O'ndan öğreniyoruz ki Hacı Bayram düzenlemesine Demirel'in büyük katkısı olmuş.

“Cumhurbaşkanlığı'nın son günleriydi. Beni çağırdı. Dedi ki; 'Hacıbayram düzenlemesi için 3 trilyon lira tahsis ettirdim. Burada yapılacak çalışmalara sen de nezaret edersen memnun olurum.”

“Yani, anlayacağın, buranın tertiplenmesine senin ağan öncülük etti ve büyük para ayırdı.”

“Etrafındakilere dönerek: 'Bazılarının sözlerine bakmayın, Demirel hem büyük adam, hem iyi bir müslümandır. Memlekete çok iyi hizmetleri olmuştur. Allah kendisinden razı olsun.”

Yanından feyiz alarak ayrıldım.

Ve Hacı Bayram'da herkes gibi ben de vecd içinde, ruhumu dinlendirerek dolaşıp durdum.

Kendim için, ailem için, milletim için, hasta dostlarıma şifa için dualar ettim.

Hacı Bayram, Ankara'nın ruh kökü.

Cumhuriyet burada kuruldu, merhum Akif, istiklâl marşımızı Ulus'un öteki yakasındaki Tacettin Dergâhında yazdı.

Altındağ Belediyesi de buradaki Ankara evlerini aslına uygun olarak dizayn etmiş.

Eski Ankara yeniden hayat bulmuş buralarda.

Yapanların, yaptıranların eline, gönlüne sağlık.