Senede bir defa İstanbul'un fethi'ni anlatarak 562 yılını kutluyor ve bilgi vereceğim.İstanbul’un fethi, 6 Nisan - 29 Mayıs arasında 53 gün süren muhasaradan sonra gerçekleşti. Fâtih Sultan Mehmed Hân otağını, Topkapı-Maltepe’de kurdu. Topkapı-Edirnekapı arasındaki merkez cephesini bizzat idare etti. Fazla  asker ve 20 parça donanmadan müteşekkil ordunun, yeri ve göğü sarsan tekbir ve tehlil sesleri arasında, Sultan, Topkapı’dan şehre girdi.  29 Mayıs tarihini belleklerimizde canlı kalmasına vesile olmanın hoşnutluğunu yaşıyorum. İstanbul fethedilmesiyle ortaçağ kapanmış yeniçağın açılmasına sebep olmuştur. Bu yazımda Türk’ün gücünün ne olduğunu azmin elinden hiçbir şeyin kurtulmayacağını, çalışınca insanların her şeyi başarabileceğini ispatlamış oluyoruz. İstanbul’un fethi Osmanlı İmparatorluğunun , Balkanlar önünde hiçbir engelin kalmadığının en büyük göstergelerinden birisidir. Osmanlı İmparatorluğu artık büyük bir İmparatorluk olmuştur. Önünde engel kalmamıştır. Yazmış olduğumuz bu yazıda Bekir Hocanın bana vermiş olduğu teknik bilgiler doğrultusunda hareket ederek İstanbul’un önemini ve kurulduğu günden bu yana hangi safhalardan geçtiğini , Osmanlı İmparatorluğunun egemenliği altına girmesi neticesinde fetih’te Şahi topların yapılması vede imal edilmesi aynı zamanda da kullanılması kısa zaman içerisinde üretimi yapılan büyük topların yapımı azmin zaferi olmuştur Bu topların bazıları Ortaköy semtinde Dolmabahçe Sarayı önünde sergilenmektedir. , Peygamberimizin söylemiş olduğu sözler askerlerin daha iştahlı daha sefere hazır mücadeleye hazır bir savaş planı ve stratejisi uygulayarak başarıya ulaşmıştır. Biyografisini sizlere şimdi anlatıyorum; İstanbul, Asya ile Avrupa kıtaları arasında yer alan doğal güzellikleriyle ünlü bir kenttir. Tarihi M.Ö. yedinci yüzyıla kadar uzanır. Şehir, M.Ö. 657 yılında Megaralılar tarafından kurulmuştur. Devletin Byzas adlı komutanının adından dolayı şehre, Byzantion adı verilmiştir.. M.Ö. altıncı yüzyılda Perelerin eline geçen Byzantion için, Atinalılar ve Ispartalılar da savaşmış. M.Ö. dördüncü yüzyılda İskender tarafından fethedilen şehir M.Ö. üçüncü yüzyılda Roma İmparatorluğu tarafından alınmış. M.Ö. 330 yılında İmparatorluğun başkenti olan Byzantion'a, bu kez de Konstantinapolis adı verilir. M.Ö. 395 yılında Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca Konstantinapolis, Doğu Roma İmparatorluğu'nun başkenti olur.Stratejik önemi ve tabi güzellikleriyle herkesin dikkatini çeken şehir, Gotlar, Ostrogotlar ve Bulgarlar tarafından defalarca kuşatıldı, fakat alınamadı. Bu yoğun saldırılar üzerine, İmparator Anastasiyanus, Silivri'den başlayarak Karadeniz'e kadar uzayan surları yaptırdı. Buna karşın saldırılar devam etti. M.S. 7. ve 8. yüzyıllarda Araplar tarafından da kuşatıldı. Fakat bu kuşatmalar da sonuçsuz kaldı.1203 yılında Haçlı orduları tarafından zapt edilerek 1261 yılına kadar Haçlıların elinde kaldı. Bu tarihten sonra tekrar Bizanslıların eline geçti.1299 yılında kurulan Osmanlı Devleti, yavaş yavaş büyüyerek gelişti. Anadolu ve Rumeli'de genişlemeye devam etti. Anadolu ve Rumeli'deki topraklarımızın arasında kalan Bizans, mutlaka alınmalıydı. Bu amaçla şehir, Osmanlılar tarafından birkaç defa kuşatıldı. Ama alınamadı.1453 yılında, Padişah II. Mehmet, hocası Akşemsettin'in de teşvikiyle İstanbul'a yeni bir saldırı düzenlemeye karar verdi. Önce, Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılan Anadolu Hisan'nın karşısına Rumelihisan'nı yaptırdı. Edirne'de döktürdüğü balyemez adı verilen büyük toplarla savaşa hazırlandı.6 Nisan 1453 yılında, Osmanlı ordusu Bizans surları önüne geldi. Bizans İmparatoru Konstantin, Haliç'i zincirle kapatarak Osmanlı Ordusu'nun şehre denizden girmesini önledi. 11 Nisan günü kuşatma tamamlandı ve top ateşi başladı. Yirmi gün süren top ateşinden kesin bir sonuç alınamadı. Şehrin denizden de kuşatılması gerektiğini düşünen II. Mehmet, bir gece yetmiş parça gemiyi karadan yürüterek Haliç'e indirdi.Bizanslılar, sabahleyin Osmanlı Donanması'nı Haliç'te görünce büyük bir korkuya ve paniğe kapıldılar. Haliç'ten ve karadan yapılan top atışlarıyla surlarda gedikler açıldı. Bunun üzerine, 29 Mayıs günü bir genel saldırı düzenlenmesine karar verildi. Hocası Akşemsettin II. Mehmet'e cesaret veriyor; Hz. Peygamberin, "Konstantin elbet fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne iyi komutan ve onun askerleri ne güzel askerlerdir" sözüyle müjdelenen komutanın kendisi olduğunu söylüyordu. Bu inançla 29 Mayıs günü son taarruz başladı. Çok kanlı ve zorlu bir savaştan sonra birçok şehit verildi. Bu şehitler arasında, Bizans surlarına Türk bayrağını diken Ulubatlı Hasan da vardı. Nihayet, Mayıs 1453 Salı günü, İstanbul fethedildi.İstanbul'un fethi, hem Türk tarihi için hem de dünya tarihi için önemli bir olaydır. Türk tarihi için önemi İstanbul'un fethiyle, Osmanlıların, Balkanlardaki ilerlemelerine engel olacak hiçbir gücün kalmamasıdır. Avrupa'da ilerleyişini sürdüren Osmanlı Devleti, büyük bir imparatorluk haline gelmiştir. Dünya tarihi bakımından ise, İstanbul'un fethi, Orta Çağ'ın kapanıp Yeni Çağ'ın açılmasına sebep olmasındandır. İstanbul, 29 Mayıs 1453 tarihinden 23 Nisan 1920 tarihine kadar Osmanlı Devleti'nin başkenti olmuştur. Bu nedenle Türk ve Dünya tarihinin Orta çağın bitmesine ve yeni çağın başlaması neticesinde Osmanlı imparatorluğunun artık tamamen ilerleme safhasına girdiğini bazı Afrika ve Avrupa , Asya kıtalarından kendilerini göstereceklerini İstanbul’un Fethiyle de önlerinde hiçbir engelin kalmadığını göstermiş olacaklardır. ARAŞTIRMACI YAZAR MEHMET EMİN FAKIOĞLU