Aslında yaşadıklarımız tarihin devamıdır.

            Tarihteki Kürt isyan ve kalkışmalarının başka bir versiyonu.

            Bölücülerin, hainlerin niyet ve emelleri hiç değişmedi.

            Değişen, cemiyetlerinin adıdır.

            Osmanlı’nın yıkılış döneminde “Kürt Teali Cemiyeti” idi,

            Cumhuriyetin yükseliş döneminde adı PKK oldu.

            Lozan’da “bu ülkeyi size bırakmayız” diyenlerin besledikleri ihanet, bu gün bütün çıplaklığı ile önümüzdedir.

            Onlar bu ülkede taşeron ve işbirlikçi bulmakta zorlanmadılar.

            GDO’lu tohumlarla üreyen mahlûklar her zaman yanlarında ve emirlerinde oldu.

            Milletimiz, muhteşem Türk’ün liderliğinde kurtuluş mücadelesini verirken onlar, o yıkıcı taşeronlar ülkenin muhtelif yerlerinde isyanlar çıkarttılar.

            Bünye bir kere zayıf düşmesin, kanser hücreleri baş kaldırmaya hazırdır.

            Aynen böyle oluyor.

            Bölücü ihanetin adı bu gün “kürt” se, yarın bir başkası da olabilir.

            Siz, devlet olup bu çeteleri dışarıdan yönetenlere dur diyemediğiniz müddetçe başınıza gelecek olan budur.

            Önce, Mustafa Kemal’in cehdi gibi bir cehd, Atatürk’ün devleti gibi bir devlet olmak lâzım.

            Maalesef, bölüne bölüne izmihlâle doğru sürükleniyoruz.

            Aklımızı başımıza devşiremediğimiz sürece bu böyle olacak.

            Önce başörtüsünden bölmeye çalıştılar, olmadı. Baktılar ki başörtülü kızlarımızla, başı açık kızlarımız aynı üniversitelerde barış içinde öğretim görüyorlar; bıraktılar.

            Sonra, cami cemaatini bölmeye çalıştılar. Bunda başarılı oldular. Tarikatlar, paralel yapılar bu bölünmelerden çıktı. Şimdi, elleriyle büyüttükleri heyülâ ile mücadele ediyorlar.

            Mezhep ile bölmek istediler. Bir-iki denemede başırılı olmalarına ramak kalmıştı ki sağduyu galip geldi, insanlarımız “ayrılık-gayrılık yol” diyerek bu hain tuzağa da basmadılar

            Yeni moda bölünme, cumhuriyetçilerle saltanatçılar arasındadır.

            Saltanatçılar saltanatı yeniden kurmak istiyorlar, cumhuriyetçiler de Cumhuriyeti korumak için direniyorlar.

            Padişah efendiler saraylar inşa ettiler ama, o saraylarda devleti tükettiler.

            Benzer olaylar yaşıyoruz.

            Kim bilir kaç eve ateş düşmüş, adam halâ mebus hesabında.

            Benim 87 yaşındaki okuması olup, yazması olmayan anam bile bu durumu okumuş da, okuma yazması olanların haberi yok olup bitenlerden.

            Anam Erzurum şivesiyle dedi ki: “Bunlardan uzun kalan olmadı he mi? Bir de karşıdaki partiyi deneseler, onu iş başına getirseler olmaz mı?”

            Anam, bir istiklâl savaşı gazisinin kızı.

            “Çembere almak da ne? Atsınlar bumbayi, hepsini gebertsinler” diyerek isyan ediyor.

            “Şehit sayısı çok da onun için mi açıklamirlar?” sorusunu da okuması olup, yazması olmayan 87 yaşındaki anam soruyor.

            Anam şunu da soruyor:

            “450 bakan (milletvekili demek istiyor)  istir. 450 bakanın olsa ne olacak?”

            Evet, ne olacak?